Ekmeğin hikâyesi başka türlü olmuştur hepimizin hayatında. En çok da alın teri, helal kazanç olarak işlendi zihinlerimize. Ter dökerek elimize geçen aziz kazanç. Hilesiz, hurdasız, haramsız… Şimdi bambaşka anlamlar yüklendi ekmeğe, bambaşka anlamlar yükledik…
Ekmeğe koş. Ekmeği kap, başkasına bırakma. Eve ekmek stokla… Diğerlerini söylemiyorum artık. Derin bir iz olarak kalacak gelecek günlere bugünkü hayata bakışımız…
“Tok ölmek için miydi ölümüne hücum” dedim sonra… Çok üzünç dolu bir koşuşturmaydı olan biten. Çok kuralsız… Bir başkasının hiçe sayıldığı bir telaş…
Günlerce sosyal mesafenin önemi anlatıyor oysa. Evini gidemeyen sağlık çalışanlarının ölesiye mücadelesi… Nedir bu halimiz? Nasıl adlandırmalıyız ki?…
Sorguluyorum birkaç geceden beri. Uyku da tutmuyor hal böyle olunca. Şaşkınlığı hiç bu kadar çözümsüz yaşadığımı hatırlamıyorum.
Büyüklerimiz “yaşa ki neler göreceksin” derdi. O günlere erişimden bir kesit olsa gerek bu. Yaşam içinde insan sadece şehadet için! ölümü göze alır. Bile bile kendi canına, başkalarının canına da okumaz.
Beyin ve kalp insanın insan olmada! Kriterini belirleyenler ise bunların yerine başka birşeyler mi takılmış olmalı çoğunda diye düşünmeden edemiyor insan. Bazıları bile demiyorum çoğunda. “Aç gezerim beyler ile gezerim” diyen babam bunu bizim beynimize kalbimize öyle bir oturtmuştu ki vakt-i evvelce! Yemek mevzuu olmamıştır hayatımızda. Sessiz sedasız kaynayan tencere midemizle beraber gönlümüzü de doyurmuştur.
Hele de içinde birilerinin hakkına girmek varsa yemeğin içeceğin adı sanı okunmazdı orda.
Öyleyse bu bir kültür. Dönüp dönüp! Yine aile yapımıza bakacağız. İş yine aile içinde ki doygunluğa geliyor.
Dünya ve gündem hıphızlı süreçlerden geçerken aile içine çekilme zorunluluğumuz da zorunlu bir terbiyedir kim bilir.
Kalben ve beynen doyumun açlıktan bizi koruduğunu bilmektir esas olan. işte o güzel mekân dediğimiz evlerimizde. Meskenlerimizde ki sıcacık tokluktur sonra yokluğa nokta koyan.
Cehalete kurban giden insanların açlık uzuvları mideden öte kıvrımlı bir yol.
O kıvrımlı yollarda yol almaya çaba gösterecek adımlar yürekler lazım bize.
Açken bizim biz olduğumuzu da bildirecek.
Şimdi siz söyleyin yıllarca münazara yaptığımız konuya binaen:
Yemek için mi yaşamalı yaşamak için mi yemeli!
…