Son günlerde Türkiye’nin en prestijli üniversitelerinden biri olan Şehir Üniversitesi’nin yaşadığı sıkıntıların, akademi dünyasında ve özellikle de muhafazakâr camiada derin bir üzüntü kaynağı oluşturduğunu hepimiz biliyoruz.
Türkiye’nin fikri ve bilimsel alanda en temel meselelerinden birinin hiç kuşkusuz eğitimde kalitenin artması olduğu muhakkak. Zira eğitimde dünya ile yarışabilecek standartlara ulaşmadan, bilimsel anlamda akademik çalışmaların sayısını artırmadan bir ülkenin ekonomik kalkınmasını sağlamak da, demokrasisinin kalitesini yükseltmek de mümkün değildir.
Hal böyleyken, eğitim kalitesi bakımından belli standartları yakalamış bulunan Şehir Üniversitesi’nin yaşadığı sıkıntıları izah etmek ne yazık ki mümkün değildir. Oysa iktidarların asıl görevi kalitenin daha da arttırılması için öncülük etmektir, sorunlar konusunda çözümler üretmektir.
Epey bir süredir Şehir Üniversitesi konusunda yazılanları, yapılan açıklamaları dikkatle izliyorum. Bu konuda ana muhalefet lideri Kemal Kılıçdaroğlu’ndan Saadet Partisi lideri Temel Karamollaoğlu’na ve Ahmet Davutoğlu’na kadar pek çok isim açıklamalar yaptı, değerlendirmelerde bulundu.
Bu süreçte 11’inci Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün suskun kalması dikkat çekiciydi. Zira biliyorum ki Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül ve Ahmet Davutoğlu Şehir Üniversitesi’nin açılışını birlikte yapmışlardı. Dolayısıyla Gül’ün suskun kalması düşünülemezdi.
İşte bu yüzden Sayın Gül’ü arayıp bu konudaki görüşünü sordum. Bilindiği gibi Abdullah Gül belli hassasiyetleri olan birisidir, bu tür açıklamaların üniversiteye zarar verebileceğinden ve de yapılan açıklamanın kişisel PR olarak anlaşılmasından endişe eder.
Sorum üzerine Abdullah Gül, Şehir Üniversitesi konusunda derin üzüntü duyduğunu, geçen perşembe günü Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı telefonla arayarak meseleyi ayrıntılı olarak konuştuğunu söyledi. Gül’ün açıklaması şöyle: “Perşembe günü cumhurbaşkanını telefonla aradım, Şehir Üniversitesi’ni birlikte açtık, sıkıntıları malum bu konuda müdahil olursanız, bir çözüm yolu bulabilirsiniz dedim. Umarım bir yol bulunur ve bu güzide üniversitemiz kaliteli eğitimde yoluna devam eder.”
Bu konudaki ayrıntılar bende kalmak kaydıyla meselenin özeti budur.
Umarım, üniversitenin öğrencilerinden öğretim üyelerine kadar herkesin endişe içinde olduğu, toplumun hassasiyet gösterdiği bu konuda ortak akıl devreye girer ve vicdanları rahatlatacak bir çözüm bulunur.
Eminim ki, üniversitelerin kalitesinin artmasının Türkiye’nin kalkınmasında hayati bir öneme sahip olduğuna inanan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da hakkaniyetli çözüm konusunda üzerine düşeni yapacaktır.