Tarih: 20.12.2017 13:07

ABD´nin ´yeni´ Ulusal Güvenlik Stratejisi: Terör, ekonomi ve korku

Facebook Twitter Linked-in

ABD Başkanı Donald Trump´ın, görevinin ilk yılında yenilediği Ulusal Güvenlik Stratejisi belgesinde seçim çalışmalarında sıkça kullandığı ?korku? söylemini öne çıkarması dikkati çekti.

Yeni strateji belgesinde Rusya ve Çin´i askeri bakımdan tehdit, Çin´i ekonomik açıdan rakip, özellikle Ortadoğu´daki terör örgütlerini ABD çıkarlarına karşı tehlike olarak kodlayan Trump, ABD´nin ekonomik ve askeri olarak daha da güçlenmemesi durumunda tehdit ve korkularla dolu bir dünyada pozisyonunu koruyamayacağını vurguladı.

Trump, başkanlık koltuğuna oturduktan yaklaşık bir yıl sonra, 1986´dan bu yana hazırlanan ve her başkanın dört yıllık görev süresince bir kere sunduğu Ulusal Güvenlik Stratejisi´ni adeta bir seçim kampanyasında konuşma yapar gibi kamuya duyurdu.

55 sayfalık belgeyi basın toplantısıyla açıklayan ilk ABD Başkanı olan Trump´ın, "yeni" stratejisini, kampanyasında da ısrarla vurguladığı ?Önce Amerika? ilkesi üzerine kurduğu dikkati çekti.

Trump´ın stratejisi, ?Ana kara, Amerikan halkı ve Amerikan tarzı yaşam biçimini koru", "ABD´nin gelişimini destekle", "Güçle barışı koru" ve son olarak da "Amerikan etkisini geliştir" olarak dört temel sütun üzerinde kuruldu. Beyaz Saray da Trump´ın stratejisindeki bu dört temel sütunu ?ilkeli gerçekçilik? olarak tanımlıyor.

Güvenlik ve ekonomi kavramlarının birbirleriyle doğrudan ilişkili bir biçimde kullanılması, Trump´ın stratejisinde dikkati çeken ilk unsur. Trump da konuşmasında güvenlik ve ekonomi arasındaki ilişkiye dikkati çekerek özellikle Çin ve Rusya gibi ülkelerin ABD´ye karşı ?ekonomik agresiflik? içinde olduğunu ve bunun ulusal güvenlik için önemli bir sorun teşkil ettiğini vurguladı.

Trump, ?Rusya ve Çin gibi rakip güçlerle karşı karşıyayız. Bu güçler, ABD etkisine, değerlerine ve zenginliğine karşı durmaya çalışıyorlar. Biz bu ülkelerle ve diğer ülkelerle çok yakın ilişkiler kurmayı deneyeceğiz fakat önceliğimiz kendi ülkemizin çıkarları olacak." diye konuştu.

Belgede de ?Bir ulusun sınırlarının olmaması durumunda ulus olamayacağı? ifadelerine yer verilerek ancak sınırları içinde ekonomik olarak güçlü bir ABD´nin uluslararası platformda çıkarlarını koruyabilecek güce sahip olacağı kaydedildi.

Trump´ın stratejisindeki ?Önce Amerika? söylemine ilk tepkiler, Çin ve Rusya´dan geldi. Çin´in Washington Büyükelçiliğinden yapılan yazılı açıklamada, ?Ortak çıkarlar yerine kendi çıkarlarını ön plana çıkarırsan yalnız kalırsın.? uyarısı yapılırken Rusya, Trump´ın stratejisini ?emperyalist? olarak nitelendirdi.

Trump´ın Ortadoğu stratejisi: ?Terörizm tehlikesi? 

Trump´ın strateji planında ekonomi vurgusunun yanı sıra öne çıkan diğer konu ?terörizm tehlikesi?. ABD´de 11 Eylül saldırılarından sonra hazırlanan bütün Ulusal Güvenlik Stratejileri gibi Trump´ın yol haritasında da defalarca vurgulanan bu tanımlama, 55 sayfalık belgede 58 kez kullanıldı.

?ABD inanılmaz derecede tehlikeli bir dünyayla karşı karşıya? ifadelerine yer verilen belgede, ?radikal grupların arttığı" ve ?teröristlerin Ortadoğu´nun dikkat çekici derecede büyük bir bölümünü? kontrolleri altına aldığı değerlendirmesinde bulunuldu.

Bu tehlikenin sadece Ortadoğu´ya hapsolmadığına işaret edilen belgede, ABD sınırlarının ?tehlike altında" olduğu uyarısı yapıldı.

ABD´nin 2016 başkanlık seçimleri sonrasında Ortadoğu´daki dostluklarını yenilediği vurgulanan belgede, ?bölgesel liderlerle? özellikle terörist ve ?aşırıcı? grupların püskürtülmeye çalışıldığına değinilerek bu grupların finansal kaynaklarının ve ideolojilerinin sona erdirilmesi gerektiği kaydedildi.

Belgede, Trump´ın seçim kampanyasında ve basın açıklamalarında da sıkça kullandığı ?haydut devletler? vurgusuyla İran ve Kuzey Kore hedef alınıyor. Trump´ın başkanlık koltuğunu devralmasından önce bu haydut devletlerin ABD´yi tehdit eden nükleer çalışmalar içinde olduğu ve terör gruplarını finansal ve askeri olarak destekledikleri belirtilen belgede, Trump´ın girişimleri sonrasında ?Bazı ciddi tehditlerin devam ettiği fakat bu tehlikelere karşı yeni bir sayfa açıldığı? vurgusu yapıldı.

Strateji planında Filistin-İsrail meselesine de yer verildi. ABD´nin, yapılan uyarılara rağmen, ülkedeki Yahudi lobilerine ve Evanjelik gruplara peşkeş çektiği Kudüs konusunun hiçe sayıldığı metinde, ABD´nin Filistin ve İsrail arasında ?iki ülkenin çıkarlarını da gözeten kalıcı ve geniş bir barış anlaşması? için çalıştığı iddiasına yer verildi. İsrail´in ?bölgedeki sorunların kaynağı? olmadığına işaret edilen belgede, sorunların sebebinin terör grupları olduğu kaydedildi.

NATO ülkelerine uyarılar

Trump´ın seçim kampanyasında sıkça dile getirdiği ?NATO ülkelerinin daha fazla sorumluluk alması gerektiği? ifadesi, strateji planında da yer buldu. ?NATO müttefikliği daha da güçlenecek ve üye ülkeler daha büyük sorumluluklar alarak ortak çıkarları koruyacaklar? ifadelerine yer verilen belgede, ABD´nin savunma sorumluluklarını yerine getirdiği fakat diğer ülkelerin ?gerekli? seviyede olmadığı vurgulandı.

Metinde, Avrupalı müttefiklerin savunma harcamalarını 2024 yılından itibaren artırmaları gerektiği savunuldu.

Bir Trump söylemi olarak "dışarıdaki tehlike"

ABD´de çok sayıda analist, Trump´ı iktidara getirenin, özellikle seçimlerde kullandığı korku söylemi olduğunu ileri sürüyor.

Seçim sırasında Trump, seçmenlerine sık sık "tecavüzcü Meksikalıların" güney sınırlarından ülkeyi istila etmeye çalıştığı, her an ?terörist bir saldırı? planlayan Müslümanların ABD´ye sızmaya uğraştığı ve Kuzey Kore´nin her an nükleer füze düğmesine basabileceği mesajını veriyordu. Trump´ın seçimde kullandığı korku jargonuna yeni strateji planında da yer verdiği görülüyor.

Trump´ın Ortadoğu ile ilgili bölümlerde defalarca terör kelimesini kullanarak uyarılarda bulunduğu metinde, ABD´nin reel sorunlarına değinilmemesi dikkati çekti. Sadece 2016 yılında uyuşturucu kullanımından ölenlerin sayısının 50 bini geçtiği ABD´de, neredeyse her gün bir silahlı saldırının yaşanmasına da Ulusal Güvenlik Stratejisi´nde yer verilmedi.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —