ABD´nin Türkiye ile vardığı ve PYD/PKK terör örgütünün Suriye Menbiç´ten çıkarılması ve sınır hattında güvenli bölge oluşturulmasını öngören mutabakata rağmen, Washington oyalama taktiğini sürdürüyor. Sözcü´ye konuşan Genelkurmay İç Güvenlik eski Şube Müdürü ve 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Araştırma Merkezi Başkanı emekli Kurmay Albay Ünal Atabay, Türkiye ile ABD´nin güvenli bölgeye farklı baktıklarının altını çizdi. Atabay, şunları kaydetti:
ORTAK NOKTA YOK: Güvenli bölge konusunu ilk defa başbakanlığı döneminde, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan gündeme getirdi. Söz konusu dönemde Erdoğan tarafından gündeme getirilen güvenli bölge, IŞİD teröründen arındırılan bölgeye muhalif unsurları yerleştirmek ve iç savaştan kaçanları bu alanda bloke etmek amacı taşıyordu. Türkiye´nin o günlerde gündeme getirdiği ile halen gündemde olan güvenli bölge konusuna, Türkiye-ABD, tamamen farklı baktıkları için anlaşamıyor.
PKK´YA ZIRH: Güvenli bölge konusunda Türkiye´nin amacı; terörden arındırılmış bir bölge oluşturmak, terör örgütünü sınır boyunca tutunduğu zeminden uzaklaştırmak ve burada yaşayan tüm bileşenleri içeren bir istikrar koridoru oluşturmak. ABD´nin güvenli bölge anlayışında PYD/PKK terör örgütünün mutlak korunması vardır. Niyet, PKK´ya coğrafi zırh giydirmektir. ABD´nin güvenli bölge hedefinin arkasında, sözde Suriye Kürdistanı yatmaktadır.
PKK´NIN HEDEFİ: Güvenli bölgeyi, kendi kriterlerine göre PYD/PKK da istemektedir. Örgütün bundan beklentisi ise terör koridorunu uçuşa yasak bölge haline getirtmek ve ABD´nin ya da koalisyon güçlerinin koruma şemsiyesi altına girmektir. Güvenli bölge bir seri tuzaklar içeriyor. Her türlü şekli ve yapısı, Körfez Savaşı sonrası Kuzey Irak´ta 36´ncı paralelin üstünde ilan edilen uçuşa yasak bölge uygulaması gibi bir tehdide açık. Türkiye´yi ikna etmeye çalışacaklardır.
PLAN BOZULUR: Bir güvenli bölge tesis edilmesi durumunda; ABD, güvenli bölge dışında da uçuşa yasak bölge ilan edilmesine çalışacak. Süreç içerisinde de Türkiye´nin alan dışına çıkarılmasını isteyecek. ABD´nin Türkiye´yi tekrar oyalama sürecine sokması halinde Fırat´ın doğusu ve güneyinde bazı bölgelerde çok uluslu bir güç oluşturmaya girişecek. Türkiye´nin zaman kaybetmesine gerek yoktur. Şu anda hazır olan yığınağını harekete geçirerek, Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekâtında olduğu gibi açacağı yeni bir cephe ile koridorun parçalanması tamamlanmalıdır. Böyle bir harekât, hiç şüphesiz ABD planını en az 10-15 yıl geciktirecek ve Ortadoğu´daki dengeleri kökten değiştirecek.