Suriye´nin Kuzeyinde barış koridoru (güvenli bölge) oluşturulması hususunda ABD ile mutabakat sağlanmış. Sağlanan söz konusu mutabakatın bölgemizde, özellikle de barışa zemin hazırlamasını yürekten isterim. Ancak, bugüne kadar ABD barış götürmek adına hangi ülkeye yönelmiş, orada etkinlik kazanmış ise o ülke ya tam bir kan gölüne ve bataklığa dönmüş ya da bölünmüştür. Bu bakımdan, ?ABD´nin bastığı yerde ot bitmez? diyorum. Olaylar bunu gösteriyor. Söz konusu ülkelerde yaşayanlar geldikleri noktada ABD´ye, ?Gölge etme başka ihsan istemeyiz? deme noktasına gelmişlerdir. Çünkü nerede barış ve özgürlüklerin temini için ABD varlığı ortaya çıkmış ise o ülkelerin insanları eski hallerini arar duruma gelmişlerdir. Söz gelimi yıllarca Vietnam´ı komünizmin yayılmacılığından kurtarmak için asker gönderdiğini ileri süren ABD adı geçen ülkede yüzbinlerce babasız çocuk bırakmış, bunca zaman geçmiş olmasına rağmen insanlar tam bir sefalet içinde yaşamaya mahkûm edilmiş durumdalar. Afganistan´da barışı sağlamak adına devreye giren ABD, Afganistan´ı terör ve çatışmalar ülkesi haline getirmiş, Müslümanlar birbirlerini kırmaya devam ederken ABD varlığı ve sömürüsü giderek bu ülkede yerleşmektedir. Irak´ı Saddam zulmünden kurtarmak için işgal etmişler ama insanlar bugün Saddam´ı arar hale gelmişlerdir. Libya böyle, korkarım Sudan da benzer duruma düşecektir.
Netice itibariyle demek istediğim o ki, ABD´ye güvenerek barışı sağlamak için nerede yola çıkılmış ise barış eskiye göre çok daha hayal olmuştur. Bu bakımdan Suriye´de ABD ile barış koridoru oluşturulacağı söylemlerine ihtiyatlı yaklaşmak gerekiyor. Kaldı ki, bu tespit sadece bizim ABD´nin sicil dosyasına bakarak ulaştığımız bir sonuç değildir. Dünkü tüm gazetelerde, ?Güvenli bölge için ABD ile mutabakat? başlığı altında yer alan haberlerin hemen yanı başında, ?ABD´den teröre destek itirafı? ya da, ?Çekiç Güç gibi olmasın?, ?Sınıra 6 bin DEAŞ´lı planı? veya ?ABD, Suriye´deki ortaklarını büyütüyor? başlığı altında haberler birlikte yer alıyordu. Özellikle ABD´nin ikiyüzlülüğüne temas eden haberlerde ABD´nin bir yandan Türkiye´nin barış koridoru çağrısına olumlu karşılık verdiği ön plana çıkartılırken diğer haberlerde ABD´ye güvenilemeyeceği, özellikle terör örgütleri ile ortaklığını kesmeyeceği ABD kaynaklarına dayanılarak dile getiriliyordu. Bu bakımdan sanıyorum başlığa çıktığım, ?ABD´nin bastığı yerde ot bitmez? nitelendirmem hususunda yalnız değilim.
Bu arada bazı gazetelerin ABD ile mutabakatı, ?Müşterek barış koridoru? , ?Güvenli bölgede ortak merkez mutabakatı? başlığı altında vermiş olmaları da bir başka endişenin ifadesi olarak yansıyordu. Çünkü ister ?Müşterek barış koridoru? ister, ?Güvenli bölgede ortak merkez mutabakatı? şeklinde nitelendirilmiş olsun dikkatli olmamız gerektiği, ABD´ye güvenerek barış sağlamanın mümkün olmayacağına vurgu yapılıyordu. Kaldı ki, uzunca bir zamandan beri Türkiye oluşturulacak güvenli bölgede kontrolün kendisinde olması gerektiğini dile getiriyor. Ancak gelinen noktada görülüyor ki yapılan pazarlık sonunda bölgede müşterek kontrol benimsenmiş. Yani, ABD kendisinin de bu bölgede etkin ve söz sahibi olmasında ısrar etmiş. Hâlbuki söz konusu bölgede ABD´nin varlığını haklı gösterecek hiçbir sebep yok. Eğer terör söz konusu ise bu durum Türkiye´yi ilgilendiriyor. ABD orada sadece işgalci ve terör sevici, terör örgütleri destekçisi olarak bulunuyor. Sonuç olarak diyebiliriz ki, yeryüzünde ABD ile barış sağlanamaz, bunun için yeni bir dünya düzenine ihtiyaç var. Aksi halde sömürgeci emperyalistler barış ve özgürlük şarkıları söyleyerek sömürülerini sürdürmeye devam edeceklerdir.