İbrahim Güçlü yazdı;
6 Aralık 2021 tarihi ABD için yeni bir milat oldu. ABD’de 207 yıl sonra bir kez daha Senato işgal edildi. ABD’de de Senato daha önce bağımsızlıktan 36 yıl ve İngiliz işgalinden sonra işgal edilmiş.
ABD’de Senato’nun, Başkan Biden’ın başkanlığının onaylandığı sırada işgal edilmesi, Amerikalılar için bir şok yarattı. ABD, süper emperyalist devlet olarak tüm insanlığı, milletleri, devletleri yakından ilgilendirdiği için, dünyayı da şaşkınlığa uğrattı.
Bununla ilgili dünyanın devlet başkanları, hükümetleri, hükümet başkanları, dışişleri bakanları farklı görüşler, değerlendirmeler, tespitler ve yorumlar yaptılar. En uç değerlendirme, İran Cumhurbaşkanı’ndan geldi. İran Cumhur Başkanı, İran’ın demokrasiyle, kedisinin demokrasiyle hiç alakası olmamasına rağmen, Batı’da ve ABD’de demokrasinin zayıf ve güçsüz olduğunu ifade etti. Kurdistan24 televizyonunda da ifade ettiğim gibi, bu değerlendirme İran’ın boyunu çok çok aşan bir değerlendirmeydi. Türk devleti değerlendirmelerinde daha ihtiyatlı davrandı. Gelecek günlerde yeni Başkan Biden ile olan ilişkilerini hesaba kattı. Zaten ABD ile ambargoya da başı belada olduğu için rasyonel ve kendi devlet çıkarlarına uygun değerlendirme yaptı.
ABD’de şokla birlikte bir güvenlik krizi ortaya çıktı. Polisler, Senato’nun işgalini engelleyemedi. Pentagon müdahale edemeyeceğini ifade etti. Pentagon’un bu açıklaması, krizin derinleştirilmek istenmesi olarak yorumlandı. Kurumlar arasındaki iletişimsizlik tam anlamıyla açığa çıktı. Bu da haklı olarak sistem tartışmasını gündeme getirdi.
Senato’nun işgali, ABD Başkanı Trump’ın, seçimlerde hile ve hırsızlık yapıldığını anlatmak, teşhir etmek için on binlerce Amerikalı ve taraftarı ile miting yapmasından sonrasında gerçekleşti. Doğal olarak Senato’nun işgalinden Trump’ın sorumlu olduğu görüşü haklılık kazanmaya başladı.
Trump’ın Senato’nun işgalinden sonra bir dönem sesiz kalması, bu görüşlerin perçinlenmesine yol açtı. Trump, ancak Biden’ın açıklamalarından sonra bir video ile görüşlerini açıkladı. Bu görüşlerinde, Senato’nun işgalinin suç, yanlış, demokrasiye aykırı olduğunu açıklamadı. Senato’yu işgal edenleri bir anlamda onore etti. Haklı olduklarını ama Senato’da çekilmeleri gerektiğini söyledi. Bu da yaraya merhem olmadı. Trump’ın durumdan sorumlu olduğu hâkim görüşünü ortadan kaldırmadı. İşgalciler Trump’ın açıklamasından sonra Senato’dan çıkmadılar. Polis ve Ulusal Muhafız Güçleri tarafından zorla Senato’dan çıkarıldılar. Bu olaylar sonrasına Senato’da bir kadın olmak üzere 5 kişi öldürüldü.
Durum sarpa sarınca, azledilmesi konusu güçlü bir şekilde ifade edilmeye başlanınca Trump, Senato’yu işgal edenlerin suç işlediklerini ifade etti.
Trump’ın, Senato işgaline sebep olmasından dolayı azledilmesi gündemdeki sıcaklığını koruyor. 20 Ocak’a kadar bu azil işleminin yapılıp yapılamayacağı teknik ve yasa açısından tartışılıyor. Ağırlık görüş Trump’ın azledilmesinin 20 Ocak’a kadar mümkün olmadığı yönündedir. Gelişmeleri izleyip görmek gerekir.
Ama açık olan bir şey var ki, Trump’ın 20 Ocak’tan sonra dokunulmazlığı kalkacağı için, onu ciddi yargılamalar bekliyor. Çünkü Demokratlar, hem Temsilciler Meclisi’nde ve hem de Senato’da çoğunluk oluşturuyorlar. Trump’la ilgili karar almaları oldukça kolaylaşmış durumda. Trump bu yargılamanın önüne geçmek için anayasanın başkanlar giderayak tanıdıkları “özel af” yetkisini kendisi için kullanacağı ileri sürülüyor. Bunun da onur kırıcı olduğu da gözden uzak tutulmuyor. Teknik ve yasal açından Trump’ın kendisi hakkında “özel af” yetkisini kullanması da zor olarak tanımlanıyor.
Senatonun işgalinden sonra bu hayati gelişme, hem içerde ve hem de dışarıda tanımlanmaya başlandı. İçerden yapılan tanımlamalarda Senato işgali, “halk darbesi”, “demokrasiye karşı eylem”, “yerli terörizm” olarak ifade edildiler.
ABD açısından bu kavramlar üzerinde durmak önemli olacaktır. Bunlara benim eklediğim iki-üç tanımlama da, “sistem krizi”, “ABD demokrasisinin özellikle seçim sistemi açısından zaafı”, “siyasetin kurumların dışına görünür şekilde çıkması”, “darbe ve terörizmin ABD açısından yeni bir tanıma kavuştuğudur.”
*Senato’nun işgalini “darbe” olarak nitelendiren ABD, darbelerin kötü olduğu, acıtıcı ve demokrasiye karşı oluğunu haklı olarak anlatıyor. Sadece askerlerini değil halkın da darbe yapabileceğini ileri sürüyor. O zaman ABD’nin soğuk savaş döneminde, soğuk savaş sonrasında birçok ülkede, Türkiye’de 27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980, 15 Temmuz 2017 darbelerini, son zamanlarda özellikle Mısır’da organize ettiği ve desteklediği darbeler konusunda bir muhasebe yapacak mı? Dünyadan af dileyecek mi? Bundan böyle darbelere destek olmayacağı konusunda güvence verecek mi?
*Soğuk Savaş sırasından dünya iki kutupluydu. Soğuk Savaş sonrası tek kutuplu hale geldi. Şimdilerde dünya çok kutupludur. ABD’nin soğuk savaş sonrası ve şimdilerde sisteminde bir yenilenmeye gitmediği gerçeği ortada. Bunun bir krize yol açacağı yorumları vardı. Bana göre Senato işgali, ABD sisteminin bir sistemsel krizidir. Bundan dolayı ABD, bir dönem daha çok kendi iç yapılanması ve değişimi ile uğraşmak durumunda kalacak. Uluslararası olaylara uzak duracak.
*ABD’de siyaset başkan adaylıkları ve seçimlerde gün yüzüne çıkan bir olgudur. Ondan sonra siyaset geri çekilerek kurumların içine hapsedilen bir olgu haline gelir. Bana göre bundan sonra, ABD’de siyaset yeni bir tarz kazanacak, siyaset Senato ve Temsilciler Meclisi’nin dışına çıkarak, sokaklarda güncel hale gelecek.
Yakın gelecekte ABD yeni gelişmelere ve olaylara gebe görünmektedir.
*ABD’de seçimlerde, demokrasinin zaafı ortaya çıktı. Bu zaaf tartışılmaya devam edecek. Yeni bir düzenleme gündeme gelip gelmeyeceğini bekleyerek ve izleyerek görmek lazım. Bu bağlamda, son Başkanlık seçimleri üzerindeki leke devam edecek, seçimde hile ve hırsızlık yapıldığı hep konuşulacak. Çünkü ABD’lilerde önemli bir çoğunluk bu görüşünü muhafaza etmeye devam edecek.
*Yeni ABD Başkanı terörizmin tanımı daha genişletti. Senato işgalini “yerel terörizm”, işgal edenleri “yerel terörist” olarak tanımlandı. Bu tanım, Biden’ın başkanlığı döneminde başına bela olacak. ABD’nin PKK/PYD ilişkileri konusunda Türk devletinin elini güçlendirecek bir tanımlama olarak gündeme gelebilir.
*kurdistan24.net/tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar k24 medya’nın kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir.