ABD seçimleri 4 Kasım 20020’de yapıldı. Aradan 20 güne yakın zaman geçmiş olmasına rağmen, halen resmi sonuçlar açıklanmış değil. Görünen o ki mahkeme süreci de daha bir zaman devam edecek.
ABD seçimlerinin demokratlığının tartışma gündemine gelmesi ve yarattığı kaos… Şu bir gerçek ki, ABD seçimlerinden sonra bir kaos ortaya çıktı. Bu dünyayı şaşırttı. Ama değişen dünya koşullarında dünya çapında egemen olan ABD’nin içinde yeni dünyaya uygun değişimlerin, bu kaosa yol açması kaçınılmazdı.
ABD seçimlerini sonuçları ve gelişmeler, demokrasinin beşiği sayılan Anglosakson ülkesinde seçim sisteminin hiç de güvenilir ve demokratik olmadığını da sergilemiş oldu. Başkanın doğrudan halk tarafından seçilmediği bir sistem olarak, değişen dünya koşullarında bir krize yol açması da kaçınılmazdı. Bilindiği gibi ABD’de Seçkinler Kurulu denilen ve 540 delegeden oluşan bir kurul var. Halk bunları seçiyor. Onlar da başkanı seçiyor. Eğer bu Seçkinler Kurulu istemezse çok oy alan başkan adayı, başkan olmayabilir.
ABD seçiminde eyaletlerde 1 oy bile fazla alan başkan adayı o eyaletin bütün delegelerini kazanıyor. Bunun da halkı temsil etmeyen, demokratik katılımcı ve temsil ilkesine aykırı olduğu açıktır. Oysa oylara göre eyaletlerin delege çıkarması gerekmez mi? Ya da halk doğrudan başkanı seçmemeli mi?
Öyle görünüyor ki, özellikle statü tanımayan Trump’ın ve Cumhuriyetçilerin muhalefeti ve çabalarıyla bu sorunlar ABD’de tartışılmaya devam edecek.
ABD SEÇİMLERİ VE DÜNYA
ABD, süper bir devlet ve emperyalist bir güç olarak bütün dünyayı ilgilendirmektedir. ABD’deki değişiklikler doğrudan dünyayı etkileme gücüne sahiptir. Bu bağlamda ABD seçimleri de bütün dünyayı ilgilendiren, etkileyen bir olaydır. Bundan dolayı, ABD seçimlerinden aylar öncesinden dünyada başlayan bir tartışma vardı. Bu tartışma, genel anlamda ABD politikaları üzerinde sürdürülmüş olsa da esas olarak başkan adayları Trump ve Biden üzerinden sürdürüldü.
Bütün dünya devletleri ve milletleri kendi çıkarlarına göre açık ve gizli, ihtiyatlı ve ihtiyatsız tercihte bulundular. Bunun da anlaşılırlığı vardır. Çünkü her devlet ve millet ABD’nin yeni başkanının kendileri hakkında ne yapacağı ve nasıl yaklaşım göstereceğini önemsemek zorundadır. Çünkü ABD’nin karşı aldığı devletler ve milletler eskisi gibi olmazsa bile büyük zarar görüyorlar. Ambargolarla karşı karşıya kalabiliyorlar. Ama bütün bunların üstünde olan bir gerçek var: Devletlerin ve milletlerin ABD’ye karşı tutumu ne olursa olsun, ABD kendi devlet ve emperyalist çıkarlarına göre hareket eder. Strateji ve politikalarını ona göre tayin eder.
Zaten genel ispatlanmış bir doğru var: Devletlerin ve milletlerin ilişkilerinde çıkar ilişkileri tayin edici ölçü ve kriterdir. Onun için devletler arasında sonsuza kadar dostluk ve sonsuza kadar düşmanlık olmaz. Düşman devletlerin, çıkarları istediği zaman nasıl dost olduklarına çok şahit olduk.
BIDEN VE TRUMP
ABD başkan adaylarına bakarak en genel bir durum tespiti yapalım.
Trump, statü karşıtı, entelektüel olmayan, iş adamı refleksine sahip, ne yapacağı, nerede ne söyleyeceği belli olmayan bir insandı. 4 yıllık başkanlığı döneminde bu tavrına çok sefer dünya ve bizler şahitlik ettik. Trump’tan iş dünyasının genel anlamda memnun olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Biden, siyasette yeni sayılmaz. Uzun bir siyaset geçmişi var. Entelektüel bir siyasetçi. ABD’nin müesses nizamının siyasetçisi.
Joe Biden olarak bilinen Joseph Robinette Biden Jr. 2009'dan 2017'ye kadar Birleşik Devletler'in 47. Başkan Yardımcısı olarak görev yapmış olan Amerikalı politikacı ve eski avukattır. Demokrat Parti üyesi Biden, 1973'ten 2009'a kadar Delaware Senatörü olarak görev yaptı. 2020'de Demokratların başkan adayı olarak, Donald Trump'a, ABD Başkanlık Seçimlerinde rakip oldu. 23 Ağustos 2008 tarihinde Demokratik Parti’nin başkan adayı Barack Obama tarafından Başkan Yardımcılığına aday gösterildi. 4 Kasım 2008 tarihinde yapılan başkanlık seçimlerini Demokratik Parti kazandı. 20 Ocak 2009 tarihinde devlet başkanlığına seçilen Obama'nın yanında ABD Başkan yardımcısı olarak göreve başladı.
Biden’in bu yapısından dolayı yapacağı çok yeni şeylerin olmadığı ortada. Başka bir ifade ile Obama dönemini devam ettiren başkan olacaktır.
ABD SEÇİMLERİ VE KÜRTLER
Haklı olarak da Kürtler de ABD seçimlerini yakından izlediler, tartıştılar. Taleplerinin ve isteklerinin yeni başkanın kulağına gitmesi için çaba sarf ettiler. Açık ki, Kürtlerin genel eğilimi Biden’dan yana ağırlık taşıdı. Bunun nedeni de Biden’in Kürdistan’da Kürdistan Başkanı Mesud Barzani ile görüşmesinde “Ömrümüz Kürdistan devletini görmeye yetecek”, “Ortadoğu’da barışın sağlanması için Kürtlerin devlet olması gerekir” sözleriydi.
Şu da bir gerçek ki, Kürdistan Bölgesi Hükümeti ve Başkanı haklı olarak bu konuda ihtiyatlı oldular. Çünkü Trump’ın seçilme ihtimalini de göz önünde bulundurdular. Kim olursa olsun ABD başkanlarıyla çalışmak zorundaydılar.
Ben de ihtiyatlı olunmasını savunanlardan biriydim. Çünkü halkımızın bütün parçalarda, Mehabad Kürdistan Cumhuriyeti, Kürdistan Otonomisi (11 Mart 1970), Kürdistan’da yakın tarihteki Bağımsızlık Referandumu (2017) tecrübesi, devletlerle ilişkilerde ihtiyatlı olmayı bize öğretmiş olmalıdır.
Kürdistan Bağımsızlık Referandumu ve Kerkük’ün işgaline ABD göz yumduğu zaman, Trump başkandı. Ama asıl sahada işi yürütenler Obama’nın bürokratları ve Biden’in arkadaşlarıydı. Bu nedenle, nasıl ki devletler kendi çıkarlarına uygun ilişkiler ve ittifaklar kuruyorlarsa, biz Kürtler de ulusal çıkarlarımıza ve bulunduğumuz aşamada özellikle Kürdistan Bölgesi’nin çıkarlarına uygun olarak devletlerle ilişkileri düşünmeliyiz.
Biz Kürtler ne hiçbir devleti mutlak anlamda dost, ne de mutlak anlamda düşman kabul etmeliyiz.
*kurdistan24.net/tr’de yayımlanan yazılar, yazarların görüşlerini yansıtmaktadır. Yazılar k24 medya’nın kurumsal bakışıyla örtüşmeyebilir. Yazıların tüm hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir.