Dostluğun ilk şartı iki kişi ya da iki ülke arasında öncelikli olarak güvene dayalı ilişkilerin kurulmasıdır. Eğer, güven hasıl olmamış ise, dost bilinen kişi ya da ülkenin ne zaman nerede ne yapacağı, verdiği söz ve oluşturduğu görüntüye inanmamak gerekir. Bunun ötesinde güven oluşmamış ise ilişkileri dost ve müttefik tarifinin dışına çekmek gerekmez mi? Dost ilan ettiğimiz ülkenin tavrının ne zaman ve nasıl gelişeceğini bilemiyorsak o ülkenin artık dost ve müttefik olarak nitelendirilmemesi gerekir. Aksi halde yanılmalar ve aldatılmalar sürüp gidecek demektir.
Sözü ABD’ye getirmek istiyorum. Çünkü Perşembe günü Madrid’de gerçekleşen NATO liderler zirvesi öncesi ve sonrası ABD Başkanı Biden öylesine bir görüntü verdi ki, sanırsınız, ABD Türkiye için sadece dost değil, ondan da öte bir tavır sergiliyor. Ülkemize ve Sayın Cumhurbaşkanı’na methiyeler düzdü, espriler ve şakalar yaptı. Bu görüntüler tüm televizyonlara yansıdı. Bu görüntülere bakarsanız ABD sanki Suriye ve Irak’taki askeri varlığını çekmiş, terör örgütleri ile bağını koparmış, Türkiye’ye F-16 uçaklarının satışı ve elimizdekilerin bakımı konusunda uygulandıkları ambargoya son vermişler. Tüm bu gelişmeler elbette insanımızı memnun edecek görüntülerdi. Ancak, ortada bir gelişme olmadığı dünkü Milliyet gazetesinde, “ABD’den milli takıma vize engeli” başlıklı haberi okuyunca Madrid’de sergilen tavır ile haber arasında bir ilişki kurmak mümkün değildi. Çünkü Madrid’de dostluk gülücükleri sergilenirken İstanbul Amerikan Konsolosluğunun tavrı sebebiyle 8-10 Temmuz tarihleri arasında ABD’de yapılacak Dünya Oyunlarına Karate Milli Takımımızın katılması engelleniyordu.
Bu noktada olayla ilgili açıklayıcı bilgiler vermemiz faydalı olabilir. Haberde özetle şöyle deniyordu:
“ABD’nin Birmingham kentinde 8-10 Temmuz tarihleri arasında düzenlenecek Dünya Oyunları gibi önemli bir organizasyona 9 milli karatecimiz kota almasına rağmen katılmayacak. İstanbul Amerikan Konsolosluğunun tarihi skandalının ardından birçok önemli başarıya imza atan sporcularımızın bütün emekleri heba oldu. Gelecek hafta başlayacak oyunlar için Karate Federasyonu, istenilen belgeleri hazırlayıp başvuru yapmasına rağmen ABD İstanbul Konsolosluğu tam bir yıl sonrasına ‘( 2023 Temmuz) randevu verdi.”
Bu noktada Karate Federasyonu Başkanı Aslan Adil Uğuz’un açıklamalarına konunun anlaşılabilmesi için kısaca yer vermekte fayda var:
“Bu tavır federasyona ya da sporculara değil devletimize yapıldı. Yarışmalara en çok oyuncu gönderen ülke olacaktık. Oyuncularımızın emekleri, aldığı dereceler hiçe sayıldı. Kısacası sporcularımızın emekleri çalındı.”
Öncelikli olarak ABD İstanbul Konsolosluğunun bu tavrının ciddi bir izahı olamaz. Alınan bir kararın uygulanması da denemez. Çünkü vize için müracaat edenler uluslararası başarılara imza atmış kimseler. Oyunlar ABD’de yapılacak. Konsolosluk sanıyorum kendi ülkesinin yetkilileri ile bir temas kurmuş olmalı. Çünkü böyle bir müracaatın engellenmesi dünya çapında bir skandaldır, bunun da ötesinde kendi ülkelerinde yapılan yarışmalara katılacak sporcularla ilgilidir. Kaldı ki, böyle bir engelleme, ‘Sizleri ülkemizdeki yarışlarda görmek istemiyoruz’ anlamına gelebilecek bir tavır ülkeler arası ilişkilere zarar verecek niteliktedir. Bu bakımdan olayı sadece ABD Konsolosluğunun kararı olarak nitelendirmek mümkün olmaz. Kaldı ki, bırakın sporcularla ilgili böyle bir uygulamayı sade bir Türk vatandaşının bile vize almak için müracaatına bir yıl sonrası randevu verilmesinin mantıki bir izahı olamaz. Belki gerekli araştırmayı yapmak için 15-20 gün sonraya randevu verilebilir ama bir yıl sonra randevu vermenin izahı yoktur. Olsa olsa olayın arkasında başka bir takım gerekçeler, Türk sporcularını görmek istemeyişin dışa vurumu olabilir.