12 Eylül darbesini CIA’nin Türkiye Şefi olan Paul Henze, ABD Başkanı Jimmy Carter’a “bizim çocuklar başardı” diye haber vermişti. 40 yıl sonra “bizim çocuklar başardı”nın belgeleri de yayımlandı.
BBC Türkçe, 2011 yılında Bilgi Edinme Yasası kapsamında yapılan bir başvuru üzerine gizliliği kaldırılan ABD Dışişleri Bakanlığı belgelerine ulaştı.
12 Eylül 1980 askeri darbesi sırasında ABD'nin Ankara Büyükelçisi olan James Spain, darbeden birkaç saat sonra ABD'ye gönderdiği diplomatik notta askeri lideri iyi tanıdıklarını ve Türkiye'nin gerek dış politika gerekse de savunma politikalarının değişeceği yönünde endişe yaratacak bir neden olmadığını söylüyor.
BBC Türkçe'nin ulaştığı belgeler arasında 12 Eylül 1980 ile 5 Kasım 1980 tarihleri arasında ABD'nin Ankara, İstanbul ve İzmir'deki diplomatik temsilciliklerinden Washington'daki Dışişleri Bakanlığı ile diğer ülkelerdeki temsilciliklerine gönderilmiş 10 adet yazışma yer alıyor.
İlk kez kamuoyuyla paylaşılan bu yazışmalardan biri gizlilik sıralamasında en yüksek ikinci derece olan "Gizli" ibaresini; yedi tanesi üçüncü gizlilik derecesi olan "Özel" ibaresini taşıyor. İki yazışma da kamuya açık bilgiler taşıdığı için "Tasnif Dışı" olarak sınıflandırılıyor.
Yazışmaların ilkinin tarihi 12 Eylül 1980 günü. Darbeden kısa bir süre sonra yazıldığı anlaşılan ve dönemin Ankara Büyükelçisi Spain imzasını taşıyan bu yazışma, "Gizli" ibaresine sahip. Dışişleri Bakanlığı'nın bu belgeyi paylaşmadan önce bazı kısımlarını çıkarttığı görülüyor.
"Ordunun (yönetime) el koymasının ardından ABD-Türkiye ilişkileri" başlıklı yazışmada Spain, darbenin hemen ertesinde şu değerlendirmeleri yapıyor:
"Mevcut askeri liderlerin tamamını iyi tanıyoruz ve özellikle de NATO üyeliği başta olmak üzere Türkiye'nin güvenlik ya da dış politikasında değişim yaşanacağı yönünde bir endişe taşımamıza da gerek yok.
"Buradaki esas mesele, bu çıkarları etkin ve hızlı bir şekilde yeniden tesis edilen demokratik ortamda da korumak olacak. Ancak bunun olmayacağına inanmak için de herhangi bir neden bulunmuyor.
"Bu ilk günlerde daha da önemli olan ise bizim kamuoyu önündeki tutumumuz. ABD devleti adına konuşan sözcülere, durumu yakından takip ettiklerini söylemelerini ve yorumlarını Türkiye'nin NATO üyeliği gibi dış politika yaklaşımlarında herhangi bir değişim görmeyi beklemedikleri yönündeki ifadelerle sınırlı tutmalarını öneriyoruz."
"Türkiye'de yaşanan Latin Amerika cunta darbesi değil"
Spain'in darbe günü gönderdiği yazıda, Türkiye'de ordunun yönetime el koymasının diğer birçok demokratik ülkenin aksine "daha köklü ve daha kabul edilir" bir durum olduğu ifade ediliyor.
Yazışmada, "Kısacası, bu bir Latin Amerika cunta darbesi değil… El koymayla ilgili yapılan açıklamada da ifade edildiği gibi terör ve kamu düzeni alanında yaşanan son gelişmeler, her ne kadar gönülsüz de olsa Türk ordusu üzerinde harekete geçme baskısı yarattı" ifadeleri kullanılıyor ve şu değerlendirmeler yapılıyor:
"Hükümetlerle değil, devletlerle ilişki kurma temeline dayanan olağan politikamıza uygun olarak, bu durumda (askeri yönetimi) tanıma gibi bir sorunun ortaya çıkmadığını düşünüyorum.
"Bunun ötesinde, mevcut durumla ilgili ABD'nin iki önemli ulusal çıkarı söz konusu. Bunlardan ilki Türkiye'nin uzun vadede demokratik bir ülke olarak korunması. Diğeri de savunma ve ekonomik işbirliği anlaşmasının uygulanmaya devam etmesi de dahil olmak üzere güvenlik alanındaki ilişkilerimizin sürmesi."