TSK ve ÖSO ?nun Afrin harekatı büyük bir başarı ile devam ediyor. Bu başarıda, Cumhurbaşkanımız Erdoğan´ın koordinesindeki devletin anayasal kurumlarının eşgüdüm içinde devlet ve millet işbirliğini öne alan faaliyetlerinin etkisi şüphesiz çok önemli bir yer tutuyor. Özellikle Erdoğan´ın Afrin harekatından bir hafta önce çeşitli platformlarda yaptığı açıklamalar, harekatın uluslararası hukuk açısından meşruiyetini ortaya koyarken hedefin ulusal güvenlik ve toprak bütünlüğümüzü tehdit eden ve dış bir merkezden idare edilen PKK, YPG-YPJ, DEAŞ ve FETÖ terör örgütleri olduğu gerçeğini açıkça ortaya koyuyor. Erdoğan´ın bir kez daha Suriye´nin toprak bütünlüğünün korunacağı, Türk Ordusu´nun Afrin harekatındaki amacının işgal olmadığı, PKK, YPG/YPJ terör örgütleri tarafından demografik yapıyı değiştirmek amacıyla yurtlarından kovulan Arap ve Türkmen kardeşlerimizin Cerablus´ta olduğu gibi vatanlarına dönmelerinin hedeflendiği açıkça belirtiliyor. Türk milletinin birlik ve beraberlik içinde kahraman ordumuza verdiği destek ve güven şüphesiz ?´moral motivasyon´´ açısından çok önem arzediyor. FETÖ´nün TSK içinde etkisizleştirilmesi, milli ve yerli harp sanayimizin dışa bağımlılıktan kurtarılması amacıyla yerli savunma sanayii üretiminde Milli Tank, Gemi Uçak, Helikopter,SİHA ve uzun menzilli füze savunma sistemleri ile tamamen yerli mühimmat projelerinin hayata geçirilmesiyle ?Türkiye´nin caydırıcı gücünün kat be kat artırılması ? Afrin harekatındaki başarının önemli nedenleri arasında bulunuyor. 2016 yılında gerçekleştirdiğimiz Fırat Kalkanı operasyonunu ile kıyasladığımızda Afrin Harekatı´nda milli ve yerli harp sanayii ve savunma ve harp sistemlerimizin ne kadar ilerlediği açıkça görülebiliyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan; Amerika´da ülkemizdeki 28 Şubat dönemine benzer bir süreç yaşandığını belirterek, kritik kademelerdeki eski grubun, ülke ile ilgili sandıktan çıkan yönetime aykırı olarak bambaşka politika yürüttüğünü ifade etmişti. ABD´de kurumlar içinde açık bir savaş yaşanıyor. Devletin genel güvenliği ile ilgili kararlarda bile çift başlılık kendini gösteriyor. ABD´li analistlere göre Trump, yargı, müesses nizam, PENTAGON ve gizli servisler arasında hiçbir uyum strateji ve koordinasyon yok. Amerikan devleti içindeki askerlerin (PENTAGON) ağırlığı her konuda kendini gösterirken neredeyse tüm politikaları askerlerin belirlediği bir sürecin yaşandığını belirtmek sanırım yanlış olmaz.
ABD´NİN AFRİN AÇIKLAMALARI DOĞRU MU?
ABD´ye göre harekatın hedefi Afrin bölgesinde askeri varlığı bulunmuyor. Gerek Washington´dan gerek IŞİD karşıtı koalisyonun sözcüleri tarafından yapılan açıklamalarda da Afrin´in koalisyon için bir operasyon alanı olmadığı belirtilmişti. ABD askerlerinin bulunduğu doğudaki Menbiç veya Fırat´ın doğusuna yönelecek bir harekatın ise Türkiye ve ABD´yi karşı karşıya getirebileceği Amerikalı yetkililer tarafından sanki Türkiye´ye gözdağı verircesine kapalı mahfillerde dile getiriliyordu. Bu açık bir psikolojik harp ürünü gibi görünüyor. Zira Türkiye bugün Afrin´de PYD/YPJ örtüsü altında Amerika ile savaşıyor. ABD özel kuvvetlerine mensup askerler bizzat Afrin´de PYD ile birlikte Türkiye´ye karşı savaşıyorlar. Herhangi bir şekilde deşifre olurlarsa kılıf hazır ?Yabancı terörist savaşçı´ hüviyetlerine bürünecekler. Diğer yandan yetkililerin Afrin´in Amerika için önemi olmadığı da açık bir yalan. Zira ABD istihbarat birimleri PKK/YPG´nin Fırat´ın batısından kara yolu ile Türkiye sınırları üzerinden Akdeniz´e inmesinin bu bölgede kalıcı olmanın en önemli şartı olduğunun altını çiziyorlar. Türkiye´yi yıllarca PKK/YPG´yi Fırat´ın doğusuna gönderecekleri yalanı ile oyalarken PKK/YPG´yi Fırat´ın batısında konuşlandırmaya çalışıyorlar.
PKK/PYD TERÖR KORİDORU (SINIR BİRLİĞİ)
ABD´nin, Suriye´nin kuzeyinden Akdeniz´e açılan bir PKK/PYD terör koridoru planını hala Fırat Kalkanı bölgesinin güneyinden gerçekleştirme peşinde olduğu açık. Amacı bu planı diri tutmak. Türkiye sınırından 30 kilometre derinliğe kadar güvenli bölge oluşturulması demek, bu 30 km dışında kalan Münbiç´teki PKK/PYD´yi Türkiye´nin askeri operasyonuna karşı koruma altına alınması anlamına geliyor. PKK/PYD kontrolündeki Afrin´in güneyi de bu güvenli bölgenin dışında kalıyor.Amerika´nın güvenli bölge teklifi PKK/PYD´yi koruma ve Türkiye´yi oyalayarak teröristleri bize karşı güçlendirme ve Astana ve Soçi süreçlerini baltalama amacı taşıyor.
ABD´nin Türkiye´nin güneyinde PKK/PYD terör devleti kurma çabalarına Türkiye asla izin vermez. Bu nedenle Afrin sonrası Membiç ve Fırat´ın doğusundaki yapılacak harekatlarda Amerika gerçek yüzünü ve titrini belli edecektir. Putin´in açıkladığı gibi ABD´nin Suriye´den çekilmesi barış adına yapılacak önemli bir adımdır. Ancak Amerika´nın bölgede barış yerine KAOS´u seçmesi kuvvetle muhtemeldir.
Kendileri bilir!