İçişleri Bakanı Soylu´nun ABD-PKK ilişkisine dair sözleri hafta başında gazetelerde yer aldı. Haber genellikle gazetelerde, ?ABD-PKK ilişkisini açıklayacağız? başlığı altında yer aldı. Haberin içeriğinde de Amerikalı generallerin onları (teröristleri) nasıl gönüllendirmeye çalıştığını, nasıl takviye ettiğini, onlara nasıl hediyeler verdiğini? ?O yakaladıklarımız var ya tek tek ötüyorlar, can havliyle Amerika´yı da Avrupa´yı da satıyorlar? deniyordu?
Bu noktada insanın aklına ilk gelen soru, ?Bu ülkede olaylarla biraz olsun ilgilenen PKK-ABD ilişkisini bilmeyen kaldı mı?? oluyor. Çünkü PKK´nın kuruluşundan bu yana ABD ve bazı Avrupa ülkelerinin bu örgüte destek verdiği, silahlandırıldığı gibi ülkelerinde koruma altına aldıklarının, hatta maddi kaynak sağladıklarının bilinmeyen bir yönü yok. Bu arada, PKK´nın Suriye uzantısı YPG´ye ABD´nin TIR´lar dolusu açıktan silah gönderildiğini başta Cumhurbaşkanı Erdoğan her fırsatta dile getiriyor. Yani, ABD-PKK ilişkisinin bilinmeyen yanı kalmadı, cevap bekleyen soru ise Türkiye´ye karşı ABD ve yandaşlarının oluşturduğu düşman ittifakına karşı ne yapılacağıdır. Çünkü ABD-PKK ilişkisinin bir boyutunun açıklanması yeni bir gelişme olmayacaktır.
ABD-PKK/YPG ilişkisi tüm boyutları ile bilindiği içindir ki, Türkiye, Suriye´de bazı bölgelere yönelik harekat gerçekleştirdi, buraları terörden temizlediği gibi yeni harekatın hazırlığını da tamamlamış bulunuyor. Bir bakıma kamuoyu yeni harekatın ne zaman başlatılacağını merak ediyor. Elbette, bir askeri harekatın ne zaman saat kaçta başlatılacağı ilan edilmez. Edilmemeli de? Ancak, sürekli olarak ABD´nin YPG/PKK terör örgütünü desteklediği, desteğin de ötesinde işbirliği halinde olduğunu söylemek bir gerçeğin ifadesidir ama bu gerçek karşısında yapılması gereken iş terör örgütlerinin arkasındaki elin, yani ABD´nin elinin kırılması gerekiyor. Kanaatim o ki, terör örgütlerinin arkasında ABD ve AB ülkelerinin desteği kesildiğinde kısa sürede söz konusu örgütler Irak ve Suriye´de varlıklarını koruyamazlar. Ya içlerine kapanırlar ya da kendilerine yeni bir alan ararlar. Bu bakımdan artık bilinmeyen hiçbir yönü kalmamış olan ABD-PKK ilişkisi ile ilgili açıklama yapmadan öteye geçmek gerekiyor. Olay eğer diplomatik yollarla çözüme kavuşturulabilinecek, ABD ve AB ülkelerinin terör örgütüne verdikleri destek kesilebilecekse elbette en sağlıklı yol bu olur. Ama geçen zaman içindeki temaslar, görüşmeler ve açıklamalar hatırlandığında görüyoruz ki, görüşmelerin arkasından yapılan açıklamalar ile arazideki davranış çok farklı oluyor. Mümkün olduğunca Türkiye´yi oyalamaya çalıştıkları anlaşılıyor. Diyebiliriz ki, Haçlı-Siyonist ittifakını Türkiye´nin ya da Irak, Suriye gibi ülkelerin gördüğü zarar hiç mi hiç ilgilendirmiyor. Onları kafalarındaki planı hayata geçirmek ilgilendiriyor. Bu plana ise bu köşede çeşitli kereler dikkat çekmeye çalıştığım gibi Irak´ın bölünmesinin ardından Suriye´de aynı şey yapılmaya çalışılıyor ve bunu gizlemeye de gerek duymuyorlar. Bu noktada meselenin Suriye´nin bölünmesi ile biteceğini düşünmek yanlış olur. Ondan sonra sırada Türkiye´nin İran´ın parçalanması vardır.
Bu hususun da gizli bir yanı kalmamış durumda. O zaman artık terör örgütleri ile sadece ilişkili olmayan, her bakımdan destek veren ülkelerle ilişkilerimizin gözden geçirilmesi, hala ABD´nin müttefik olarak nitelendirilmesi sevdasından vazgeçilmesi gerekiyor. Bu yönde bir strateji değişikliği olmadığı sürece, ABD-PKK ilişkilerinin açıklanacağı fazla bir anlam ifade etmiyor. Çünkü Haçlı-Siyonist ittifakı yaptıklarının kamuoyu ile paylaşılmasından ne gocunuyor, ne de utanıyorlar. Bu bakımdan söz konusu ülkelerle ilişkilerimizin yeni bir boyuta ulaştırılması kaçınılmazdır.