1990´lı yıllarda Sovyetler Birliği çökmüştü. Berlin Duvarı yıkılmış, iki Almanya birleşmiş, Demir Perde ülkeleri Moskova´dan kopmuşlardı. O günleri anlatan bir konuşmasında Putin "Uçaklarımızı havalandırmaktan acizdik" diyor...
Düşman üretimi
Eğer Amerika o dönemde isteseydi belki Rusya da NATO´ya katılır ve ABD´ninmüttefiki olurdu. Ancak ABD müttefik değil uydu istiyordu. Bir de ABD kendisini tehdit eden düşmanlar üretmeden dış politikasını belirleyemiyordu. Çünkü Pentagon ile silah endüstrisinin ortaklığı ancak düşman üretimi ile devam ettirilebilirdi. Bu şekilde Rusya´yı yine tehdit olarak kabul ettiler. Dağıtık Yeltsin´den sonra Putin iş başına gelince de, Rusya kendini toparladı ve yeniden bir Süper Güç olarak Amerika´nın arzu ettiği tehdit konumuna girdi.
Teröre destek
ABD eğer devlet düzeyinde tehdit olarak bir oluşum bulamazsa, terör örgütlerini üreterek savaş ekonomisine katkıda bulunur. Afganistan´da Rusya´ya karşı Taliban´a destek vererek daha sonra El Kaide´yi Amerika üretmiştir. Irak´ı işgal ettikten sonra da, doğan boşluğu Saddam´ın kadrolarının çekirdeğini oluşturduğu DEAŞ doldurmuş ve Irak´ın ikinci büyük şehri Musul hiç silah atılmadan DEAŞ´a teslim olmuştur.
Yeni yeni uyanıyoruz
Biz ABD´nin PKK´ya uzanan yolda 1960´lı yıllardan beri bölgede "BarışGönüllüsü" adı altında gönderdiği elemanlarla ne tür faaliyette bulunduğunuincelemek gereğini duymadık. Ancak Amerika´nın işgalinden sonra da Irak topraklarında PKK´nın yerleşkelerinin koruma altında olduğunu görünce uyanmaya başladık. Ve şimdi ABD, PKK´yı YPG aracılığıyla Suriye´ye taşıyınca, tam olarak kendimize geldik.
Bu masalın sonu nasıl bitecek? PKK´ya, FETÖ´ye destek veren Amerika ile ortaklığımız, bu garipliklere daha ne kadar dayanabilecek?Amerikan destekli yeni darbe girişimlerine tanık olacak mıyız? Sanırım önümüzdeki günlerin cevaplandıracağı en önemli soru budur.