ABD çekilirse

Soli Özel- 06.04.2018

ABD çekilirse

ÇARŞAMBA günü Astana süreci ortakları Rusya, İran ve Türkiye´nin dünyaya bir birlik ve güç mesajı verdikleri çok yazıldı çizildi. Dünyada da bu toplantının verdiği mesaja dikkat edildi. Bu toplantının fotoğraflarıyla salı günü Rusya Devlet Başkanı Putin ile Cumhurbaşkanı Erdoğan´ın Akkuyu Nükleer Santralı´nı uzaktan kumandayla açma fotoğrafları ve S-400 füzeleri satışındaki gelişmeleri birlikte değerlendirenler,Türkiye´nin stratejik kimliğinde bir değişiklik olup olmadığını da sorguladılar. Bu bağlamda AB Bakanı Ömer Çelik´in Fransa´ya giderek NATO üyelerinin birbirilerine karşı yükümlülüklerini hatırlatması belki de bu türden sorgulamalara karşı bir cevap niteliği de taşımaktadır.

Her ne olursa olsun müttefiklerinin Rusya´ya yönelik yaptırımlarına veya diplomatik tepkilerine katılmayan, güvenlik kaygılarında Batılı müttefiklerden anlayış göremediği için Rusya´ya giderek daha fazla yaklaşan bir Ankara tutumu olduğu açık. İçerideki Batı düşmanı söylemin de etkisiyle kamuoyunun ne tarih ne de jeopolitik gerçekleri kaale alma gereği duyarak bu gidişattan memnun olduğuna dair de yeterince işaret var.

Analiz yapmanın ve verileri düzgünce tartışmanın da güç olduğu bir ortamda tüm bunların nereye bağlanacağını öngörmek kolay değil. Geçen hafta bir Trump fantezisi olarak zuhur eden ?ABD´nin askerlerini Suriye´den çekme? düşüncesi giderek ete kemiğe bürünüyor gibi. Her ne kadar Trump bu kararın uygulamaya geçirilmesini 6 ay kadar ertelemeye ikna edildiyse de geri adım atacağa benzemiyor. Zaten 6 ay sonrası da ara seçimlerden 1 ay öncesine denk geliyor.

Belli ki iç politika saikleri ön plana çıkıyor. Pentagon´un hesapları ve planları ne olursa olsun, İran´a yönelik husumeti baki ve bu ülkenin önünü kesme hedefi belirgin olmasına rağmen çekilme kararında ısrarı pek mantıklı gözükmese de bugünkü gerçeklik böyle. Trump, kararının ilk adımı olarak ABD´nin Suriye´de mayın temizleme, su ve elektrik hizmetlerini sağlama ve siyasi durumu düzeltmeye ayırdığı 200 milyon dolarlık bir kaynağı süresiz olarak askıya aldı. Bu durumda yeniden ortaya çıkan ve gerek Irak gerekse Suriye´de saldırılarını başlatan IŞİD ile mücadele de sekteye uğrayacaktır.

İDLİB RİSKLİ OLABİLİR

Eğer ABD gerçekten 6 ay içinde birliklerini çekerse, Ankara´daki zirvede ortaya çıkan görüntüye uygun olarak Suriye, üç ortak arasında etki alanlarına ayrılacak demektir. Soru, Fırat´ın doğusuna kimin hâkim olacağıdır. Rusya ve İran ile Türkiye´nin Esad rejiminin geleceği konusunda zıt görüşte oldukları biliniyor. Türkiye´nin sorumluluk alanındaki İdlib´de istiflenen cihatçıları gerek rejim gerekse İran ve Rusya´nın imha etmek isteyecekleri de tahmin ediliyor. Bir tarafta rejim güçleri ile Şii milisler, diğer tarafta cihatçıların ortasında konuşlanan Türk askerlerinin kendilerini hayli riskli bir konumda bulacaklarından korkuluyor. Ankara´daki zirvede bu detayların konuşulup konuşulmadığını bilmiyoruz.

ABD´nin çekilmesinden en büyük zararı bugüne dek IŞİD ile savaşta birlikte hareket ettiği, eğitip silahlandırdığı terör örgütü PYD/YPG görecektir.Suriye Kürtlerinin siyasi hedeflerinin gerçekleşmesi de zora girecektir.Gerçi Afrin´de Kürtler karşısında Türkiye´yi tercih eden Rusya, ABD´nin çekilmesinin ardından kendi tarihsel duruşuna geri dönmeyi düşünebilir ve Astana´da gündeme getirdiği anayasa taslağında öngördüğü şekilde Kürtlerin özerk bir bölgeleri olmasını savunabilir. Bu durumda Ankara ile Moskova arasındaki ilişkiler de gerilecektir.

İsrail´in ve Suudi Arabistan´ın da bu çekilmeden memnun kalmayacakları bellidir. Her ne kadar Suudi Arabistan, Beşar Esad´ın iktidarda kalmasına artık razıysa da İran´ın Suriye´de güçlenmesinden Hizbullah üzerinden Lübnan´ı kontrol etmesinden rahatsızdır. Hepsinden önemlisi, direnen merkezler teker teker düştükçe Suriye rejimi de cesaretlenmektedir. Şimdiden İsrail sınırına yakınlaşmaya başladı. Araya birileri girmediği takdirde tüm yerleşim birimlerini kontrolüne geçirdiğinde Türkiye ile de bir hesap görmek istemesi sürpriz sayılmaz.