10-11 Aralık’ta Belçika’nın başkenti Brüksel’de düzenlenecek AB Liderler Zirvesi’nden Türkiye’ye yaptırım kararı çıkıp çıkmayacağıyla ilgili ayrıntılar belli olmaya başladı.
Serbestiyet’in AB’deki yetkili kaynaklardan elde ettiği bilgilere göre, liderler Türkiye hakkında hemen radikal yaptırım kararları almak yerine ek tedbirlerde anlaşacaklar.
Ama eğer Türkiye’nin Doğu Akdeniz politikasında bir değişiklik olmazsa daha ciddi kararlar alınacak.
AB ülkelerinin Türkiye’den beklentisi, araştırma gemilerini geriye çekmek, tansiyonu yükseltecek hareketlerden uzak durmak ve diyaloga devam etmek.
Yeni ABD yönetimi beklenecek
Kulislere göre AB ülkeleri Türkiye’yle ilgili ciddi kararlar almadan önce yeni ABD yönetiminin tavrını beklemek istiyor.
Zirvede Fransa, Yunanistan ve Kıbrıs Türkiye’ye sert yaptırımların uygulanmasını savunurken, Almanya ve İspanya gibi başka bazı ülkeler buna karşı çıkıyor.
AB dönem başkanı olan Almanya, kendi başkanlık süresinin son günlerinde sert kararların alınmasına sıcak bakmıyor. Aralık’taki zirvenin ardından dönem başkanlığını Portekiz üstlenecek.
AB Komisyonu başkan yardımcısı: “Türkiye her şeyi yanlış yaptı”
Bu genel eğilime karşılık, Avrupa Komisyonu’nun Yunan asıllı Başkan Yardımcısı Margaritis Schinas, AB’nin Türkiye’ye yaptırım kararı alacağını ve bunların yalnız kısa vadeli değil; orta ve uzun vadeli de olacağını öne sürdü. Yunanistan merkezli özel Skai TV kanalına konuşan Schinas, “Türkiye her şeyi yanlış yaptı. Yalnız Avrupa’yı değil, herkesi karşısına almak için elinden geleni yaptı. Bunun da maliyeti vardır” dedi.
Erdoğan’dan Avrupa’ya uzlaşma çağrısı
Zirveye günler kala Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan ise Avrupa’ya görünüşte sıcak, fakat her iki yönde kesebilecek mesajlar gitti.
Doğu Akdeniz Çalıştayı’na online olarak seslenirken, “Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki gelişmeleri tribünden izlemesi mümkün değildir” diyen Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Akdeniz’deki sorunları birbirimizi suçlayarak değil, bölgedeki aktörleri aynı masa etrafında toplayarak çözebileceğimize inanıyoruz. Diplomasiye şans tanımalıyız. Başta Yunanistan olmak üzere, Akdeniz’de komşumuz olan tüm ülkeleri bu meseleyi sıfır toplamlı bir oyun olarak görmekten vazgeçmeye çağırıyorum. Sağduyu, samimiyet ve aklıselimle hareket edildiğinde herkesin hakkını koruyan kazan-kazan temelli bir formül bulabileceğimize inanıyorum. Avrupa Birliği, içine düştüğü stratejik körlükten bir an önce kurtulmalı, Rum kesimi ve Yunanistan tarafından Doğu Akdeniz’de bir koçbaşı gibi kullanılmasına müsaade etmemelidir.”
