ABD tam 50 eyaletten oluşuyor. ABD’yi kuranlar her eyalete siyaseten ve iktisaden eşit temsil imkanı vermişlerdir. Her eyalet Senato’ya 2 üye yollar. Bu aslında eyaletlerin temsil gücüne saygıya delalet eder. Senato ve Temsilciler Meclisi ABD’nin denge ve denetimine dayalı sisteminde birbirini düzenleyen yapılar olarak yer alır.
ABD’de demokrasi ‘sandıkta bir fazla oy aldım’ diyene sonsuz irade falan vermez. Tabii ki ABD’nin de bundan 50 sene önce örneğin siyahların temsil gücünü kısıtlamak vb anti demokratik tutumları olmuştur. Ama bunlar geride kaldı. Artık ABD başkanlık koltuğuna oturan en güçlü adamı dahi, kurallara uymazsa azledebilecek kadar oto kontrolü haiz.
ABD için sıradan olan Türkiye’de kaf dağının ardında. Biz daha sandıktan seçilenlerin dahi haklarının elinden alınmasının yaralarını sarmadık. Siyasi demokrasi ile iktisadi demokrasi arasındaki yakın ilişkiyi ise yine ABD üzerinden örneklemekte sakınca yok.
ABD’de eyaletlerin Senatodaki temsil eşitliğine benzer biçimde eyaletlerin finansal temsilinde de eşitlik kaygısını görebiliriz.
Bizim FED diye bildiğimiz ABD Merkez Bankası aslında 12 Merkez Bankasının ortaklığını işaret eder. ABD Merkez Bankası aslında 12 Merkez Bankasının bir araya gelmesinden oluşur. Bu 12 Bankanın her biri ise 1 veya daha fazla eyaleti temsil eder.
Tüm eyaletlerin 1 FED’i vardır. Bazı eyaletler aynı FED’i paylaşır ama sonuçta toplam 12 FED biraraya gelerek Federal Rezerv sistemini teşkil eder.
ABD Merkez Bankası ile TCMB’yi bağımsızlık yönünden mukayese edip, “TCMB de FED kadar bağımsızdır” diyen Albayrak’ı, Davos’ta dinleyen herhangi bir Türk vatandaşının Sn. Bakan’dan tazminat hakkı doğmuştur.
Çünkü sandalyeden düşmeden bu cümleyi takip etmek oldukça zor olmalı.
Cumhurbaşkanı’nın TCMB Başkanı için “lafımızı dinlemiyordu görevden aldık” ifadesinin üzerinden zaman fazla geçmemişti çünkü.
Sadece bu da değil. Ülkenin toplu iğne bile üreten kamu kurumu kalmamışken, devlet bankalarının pazar payını rekor seviyeye çıkartan farklı bir iktidar değildi. Bu da yetmez deyip BDDK’yı Cumhurbaşkanı’na bağlayan da aynı iktidardı.
ABD’de bu söylenenlerden birini değil yapmak, aklından bile geçiren ABD Başkanına rastlamak mümkün değildir. Zaten ABD Başkanı ‘kıldan ince kılıçtan keskin’ bir köprünün üstünde dans eden bir balete benziyor. FED başkanını bırakın görevden almayı, onu görevi ataması dahi sadece mevcut üyelerden seçmekten ibarettir.
FED ile TCMB’yi bağımsızlık yönünden mukayese etmek elma ve armut değil, kuru üzümle karpuz karşılaştırmasıdır.
‘TCMB FED kadar bağımsızdır’ diyen birinin yaptığı şakanın ve ironinin anlaşılması konusunda ciddi bir sıkıntı içinde olduğu kuşku götürmez.
Ben Berat Albayrak’ın seçimlerden önce söylediği “aya 4 şerit yol yapacağız desek, inanacak bir seçmenimiz var” sözündekine benzer bir özgüvenle konuştuğu kanısındayım.
Berat bey için FED’in bağımsızlığı ile TCMB’nin bağımsızlığını aynı kefeye koymak aslında Faik Öztrak’ın sandığı gibi aşırı oksijen kaynaklı bir geçici hafıza kaybı değil.
Yazık ki Türkiye uzun bir süredir sadece kibre dayalı bir sistemin içinde.
ABD’nin 100 yıllık hatta daha eski kökleşmiş finansal disiplini ile, Türkiye’nin delik deşik edilmiş sosyalizmin kaba hali kokan güncel modelini eş görmek hiç de sıradan bir bilinçsizlik hali değil.
AKP’nin sadece tek bir ideooloji ve anlayıştan ibaret hale gelen son hali, ülkenin tüm temsil gücünü temellük ettiği varsayımı aynı zamanda en büyük otorite sahibi ile hısımlık ilişkisini haiz Maliye Bakanına ‘ülkede başka söz sahibi var mı ki temsil edilmeyen?’ düşüncesini dile getirtiyor.
Maliye Bakanı ‘en bağımsız bizim merkez bankamız’ derken aslında bu bağımsızlığı tıpkı ‘aya 4 şerit yol deriz inanırlar’ örneğindeki gibi siyasi bir metafor olarak tanımlıyor.
ABD için 100 yıllık kurumlar, 50 eyalet, bunların politik altyapısı neyse, Türkiye’de AKP’ye göre AKP tam da o.
Buna samimiyetle inandığı için herkesin böyle şey olur mu diyeceğini bile bile, bağımsız TCMB söylemini ironik ve sarkastik biçimde dünya ve Türk kamuoyuna savuruyor.
Sıradan bir ülkede istifa için sadece 1 metresi yetecek bir arazinin tam 13 bin metresini almış olmasını büyük bir soğukkanlıkla normalleştirdiği gibi bu konuyu da normal bir durum olarak ortaya koyuyor.
AKP’yi anlamak ve şifresini çözmek giderek kolaylaşıyor. AKP sadece kocaman bir egoyu paylaşan, dünya siyasetinin tüm kötü uygulamalarının -en kötü- huylarını bünyesine alan bir yapı olarak varlığını sürdürüyor ve bunun ilanihai olacağını varsayıyor.
Tarih bunun zıddını doğrulayan örnekleri kara kaplı defterine doldurmuş durumda.
Bakalım bizim kayıtlar ne zaman bu defterde yerini alacak.