Altı liderin, parti kurmaylarının birkaç aydır üzerinde çalıştıkları “Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme Geçiş” konusunda tam bir mutabakata varmış olmaları, başlı başına büyük bir başarıdır. Bu geniş kapsamlı mutabakat karşısında, bazı kötümser analistlerin muhalefet partilerine yakıştırdığı ‘beş benzemezlik’ iddiası, boş bir safsata olarak nitelendirilebilir. Konumuz açısından önemli olan, partilerin nerelerde ayrıldıkları değil, nerelerde birleştikleridir.
Altı muhalefet liderinin heyecanla beklenen buluşması, 12-13 Şubat 2022 tarihinde gerçekleşti. İktidar sözcülerinin ve yandaş medyanın, bu buluşmayı önemsiz, değersiz, sonuçsuz göstermek için her tür algı yönetimlerine başvuracakları kuşkusuz. Muhalefet cephesinde ise bu buluşma genellikle son derece olumlu karşılanmakla beraber, bu cepheye mensup bazı analistlerin “armudun sapı, üzümün çöpü” tipi gerekçelerle tatminsizlik duygularını dile getirdikleri görülmektedir.
Her şeyden önce altı liderin, parti kurmaylarının birkaç aydır üzerinde çalıştıkları “Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme Geçiş” konusunda tam bir mutabakata varmış olmaları, başlı başına büyük bir başarıdır. Mutabakatın tam metni 28 Şubat tarihinde açıklandığı zaman görülecektir ki, bu mutabakat içi boş bir kalıptan ibaret değildir. Aksine, bu kavramla neyin kastedildiği ince ayrıntılarına kadar belirlenmiş ve bu hususlarda tam mutabakat sağlanmıştır. Mesela bu kavramın içinde, Cumhurbaşkanının tarafsız ve partisiz olması, 7 yıllık tek bir dönem için seçilmesi, sadece sembolik yetkilere sahip olması; yapıcı güvensizlik oyu gibi son derece önemli hususlar vardır. Ayrıca mutabakat sadece hükümet sistemi modeli ile de sınırlı değildir; tarafsız ve bağımsız bir yargı da, ortak hedefler arasında yer almakta ve bunun nasıl gerçekleştirileceği belirtilmektedir. Toplantı sonunda açıklanan kısa ortak metinde, bunlara ek olarak, kamu yönetiminde şeffaflığın, hesap verirliğin ve liyakatin sağlanması, yolsuzluklarla mücadele, siyasi etik kanununun çıkarılması, temel hak ve hürriyetlerin Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi normları çerçevesinde güvence altına alınması gibi çok önemli hususlar da yer almaktadır.
Bu geniş kapsamlı mutabakat karşısında, bazı kötümser analistlerin muhalefet partilerine yakıştırdığı “beş benzemezlik” iddiası, boş bir safsata olarak nitelendirilebilir. Elbette her partinin kendisine özgü dünya görüşü, siyasal geçmişi, değerleri, öncelikleri, gene kötümserlerin deyimiyle “bagaj”ları olabilir. Ancak konumuz açısından önemli olan, partilerin nerelerde ayrıldıkları değil, nerelerde birleştikleridir. Şu anda altı partinin varmış olduğu mutabakat, birçok Avrupa koalisyon hükümetinin dayandığı mutabakattan daha sağlam ve geniş kapsamlı görünmektedir. Kaldı ki, siyasi partileri ayıran bölünme çizgileri, halk düzeyinde bazılarının tasvir ettikleri kadar derin olmayabilir. Genel görünüm, daha çok parti liderlerinin, kendi seçmen kitlelerini konsolide etmek amacıyla bu bölünme çizgilerini özellikle vurguladıkları ve toplumu kutuplaştırmaya çalıştıklarıdır. Yakın tarihimizde çok farklı dünya görüşlerine sahip partilerin olumlu işbirliğinde bulundukları görülmüştür. Bunun örnekleri, 1973-74 CHP-MSP, 1991-95 DYP-SP ve 1999-2002 DSP-MHP-ANAP hükümetleridir. Nitekim altı lider, çalışmalarında “kutuplaşmayı değil, istişare ve uzlaşmayı esas” aldıklarını vurgulamışlardır.
Liderler buluşmasının bir olumlu yanı da ortak çalışmaların önümüzdeki dönemde de süreceğinin açıklanmış olmasıdır. Bu çalışmalarda “geçiş sürecinin yol haritası”nın planlanması ve ekonomik ve sosyal konularda seçimlerden sonra uygulanacak politikaların belirlenmesi öngörülmektedir. Kanımca her iki kararlılık da çok isabetlidir. Hedefler ne kadar saygın olursa olsun, bunları gerçekleştirmek için takip edilecek yol ve yöntem de o kadar önemlidir ve bunun şimdiden açıklanması, kararsız seçmenleri ikna bakımından önemli olabilir. Aynı şekilde, yakıcı ekonomik sorunlar konusunda acilen alınması gereken tedbirlerin seçimlerden önce açıklanması da, bazı tereddütlerin ortadan kalkmasını sağlayacaktır.
Şüpheci analistlerin eleştirileri arasında en önemlisi, HDP’nin ve sol partilerin niçin masada yer almış olmadıkları veya niye masaya davet edilmedikleridir. Bu konuyu başka bir yazımda ele almayı planlıyorum.
Kaynak: farklibakis.net