Tarihin en eski kelimesi hangisidir sorusuna vereceğiniz cevap, okuduğunuz okul, kitap, katıldığınız ekol gibi şeyler mutlaka etkili olacağından herkes kendine göre haklıdır.
Evreni yaratan, Kur’an’ı indiren Rabbimiz, daha Adem aleyhisselamı yaratmadan önce meleklere, “Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım” dediğini haber verirken, “ben, yeryüzü, halife ve yaratma” kelimelerinin bize bildirilen en eski kelimeler olduğunu öğreniyoruz.
Hazreti Adem, yaratıldıktan sonra Adem’e isimlerin öğretildiğini haber verir Rabbimiz:
“Hani Rabbin, meleklere: "Ben yeryüzünde muhakkak bir halife yaratacağım" demişti de, melekler: "Aaa! Yeryüzünde bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Biz seni hamdinle tespih ediyor ve seni takdis ediyoruz" demişlerdi. Allah da onlara: "Muhakkak sizin bilmediğiniz şeyleri ben bilirim" buyurdu.
Ve (Allah) Adem'e isimlerin hepsini öğretti. Sonra onları meleklere göstererek: "Eğer doğru sözlü iseniz, bunları bana isimleriyle haber veriniz" dedi.” (Bakara süresi ayet 2/30-31).
“İslam” kelimesinin de en eski kelimelerden olduğunu, yani Adem, Nuh, İbrahim, Musa, İsa gibi bütün peygamberlerin Allah celle celalüh’ten getirdiği dinlerin ortak adının İslam olduğunu, o İslam dinine iman edenlerin adının “Müslümin” İslam’a teslim olmuş anlamına gelen kelimeyi Rabbimiz:
“…Babanız İbrahim'in dini (gibi kolay kıldı). O (Allah), sizi bundan (Kur’an’dan) önce de, burada (Kur’an’da) da "Müslümanlar" diye isimlendirdi…” diyerek haber verir. (Hac süresi ayet 22/78).
Adem aleyhisselama ve onun çocukları olan bizlere Rabbimizin en büyük nimetlerinden biri eşyanın isimlerini öğretmesidir.
Adem aleyhisselam, meleklere üstünlüğünü eşyanın adlarını bilmesiyle ortaya koymuştur.
Şu anda, iletişimimiz, sanatımız, siyasetimiz, teknolojimiz her şeyimiz, eşyanın isimlerini bilmekle ve onu bütün dillere terceme etmekle oluyor.
Kelam, kelimelerden oluşur, kelime harflerden oluşur.
Hepimiz, kelimelerin ve kelamın ana maddesi olan 29 harfi biliriz ama Kur’an-ı Kerim’den bir sürenin benzerini meydana getiremeyiz.
Sevgili Peygamberimizin Tebuk Hutbesi gibi en az harf ve kelimelerle çok manayı ifade ettiği konuşmayı yapamayız.
Mehmet Akif Ersoy merhumun:
“Allah’a dayan, sa’ye sarıl, hükmüne râm ol
Yol varsa budur, bilmiyorum başka yol” beyti de 29 harfin bir araya getirilmesiyledir ama bir başkası bunu yapamamış.
Aynı taştan, Mimar Sinan, Selimiye’yi yapar, bir öbürü de aynı taştan kulübe yapar.
Kâfir münafık gibi kelimeler, birine söylendiğinde söylenen kişiyi rahatsız eder.
Onun için kötü değil iyi, rahatsız edici değil huzur verici, iğrendirici değil imrendirici kelimeleri çok kullanarak güçlendirelim.
Tenimizi hareket ettirerek güçlendirdiğimiz gibi, faydalı, güzel, mutluluk saçan kelimeleri çok kullanarak öne geçirmeli ve bunların karşıtı, zıddı olan kelimeleri, kelime kutumuzun en karanlık dibine yerleştirmeli.
Lekeler var hemen anında temizlenir.
Elbiseniz yıkanınca temizlenir.
Gönlünüzün lekesi pişmanlıkla temizlenir.
Alnınıza veya ailenize sürdüğünüz leke bir nesil devam edebilir.
Sülale lekeleri daha fazla sürer.
Devletlerin tarihine yazılan lekeler, tarihçiler ve siyasetçilere göre ibret olsun diye devam eder.
Kelimelerin lekelenmesi en tehlikelisidir.
Kirli kelime üretmeyelim, kendi kirimizi gizlemek için, arkasına sığındığımız tertemiz kelimelerin alnına leke sürmeyelim.