İstihbaratçıların kendilerini gizlemek için genellikle gazeteci kimliğini kullanabildiği biliniyor. Hiçbir göze takılmadan rahatça her yere girip çıkabildikleri ve her tür kaynakla ilişki kurma serbestisine sahip olduklarından gazeteci kimliği istihbaratçılar için biçilmiş bir kaftan…
İstihbaratçılar, yabancı bir ülkede bilgi toplamak ve operasyon icra etmek için gazeteciliği faaliyet maskesi olarak kullanabildikleri gibi bunu yerel maske olarak da kullanabilir. Yerelde mimleme maskesi olarak kullanılabilen gazeteci kimliği, yabancı bir ülkede illegal olarak çalışan bir istihbaratçı için bilgiye erişimini kolaylaştırması ve faaliyetlerini gizleyebilmesi adına tercih edilen bir maske olabilmektedir.
Diğer yandan yurt istihbaratçısının gazeteci kimliğine bürünmesi biyografi yaratmak için kullanılan bir malzeme olabileceği gibi, bu mesleğin ilgi alanları bağlamında faaliyet maskesi de olabilir. Yani gazeteci kisvesine bürünen bir istihbaratçı, coğrafi istihbarat için görevlendirilmiş biri olabileceği gibi bu örtü ile siyasi istihbarat da toplayabilir. Ancak her zaman, bu örtü kullanışlı olmayabilir. Çünkü bu örtünün ihtiyaç duyulan bilgiye erişim konusunda yaratacağı engeller ve avantajlar iyi hesaplanmalıdır.
Konunun daha iyi anlaşılması için bir örnekle detaylandırmak yararlı olacaktır. Bir X ülkesinin nükleer faaliyetlerini araştırmak için gazeteci kimliği faaliyet maskesi olarak uygun değildir. Çünkü bir toplayıcı istihbarat görevlisinin hedef ülkenin nükleer çalışmaları hakkında bilgi toplamak için mutlaka kapalı bir kaynak (insan kaynağı) devşirmesi gerekmektedir ve bu kaynak yaratma çalışmalarında gazeteci kimliği ile ajanla temas etmek başka bir kamuflajdan daha fazla dikkat çekecektir. Çünkü bir gazetecinin bir ülkenin nükleer sırları ile ilgili bilgileri derlemeye çalışması ve buna yönelik temasları hasım servisin radarına yakalanmasını kolaylaştıracaktır. Ancak bir Y ülkesinin siyasal yapısı ve karar vericileri, siyasal durumu ile ilgili bilgi toplamak için gazeteci kimliği uygundur.
İstihbaratçılar için gazetecilik kimliği sadece bilgi toplamak için değil; aynı zamanda operasyonel hedefler doğrultusunda hedef ülkede kamuoyu oluşturmak için de kullanılmaktadır.
Gazeteciler aynı zamanda yabancı istihbarat servisleri için iyi bir kaynaktır. Yani bir servis elemanının illa bu kisveye bürünmesi gerekmez; doğal seyri içerisinde çalışan gazetecileri elemanlaştırıp kullanabilirler.
Günümüz haberleşme teknolojilerindeki gelişmeler, bilginin toplanmasını kolaylaştırmakta; ancak verilerin analiz edilmesini ve politika uygulamalarının bir parçası olan istihbarat operasyonlarını zorlaştırmaktadır. Kamuoyu oluşturmak ve kitleleri yönlendirmek için gazeteciler, kanaat önderleri, sivil toplum kuruluşları en uygun vasıtalardır. Bu vasıtaları yerel istihbarat servisleri kullanabileceği gibi yabancı gizli servisler de kullanabilmektedir. Yabancı servisler, hem bilgi toplamak hem de operasyonel amaçlarla gazeteci kisvesinden istifade ederken, yerel servisler kamuoyunu yönlendirmek ve mimleme faaliyetleri için de onlardan istifade ederler.
Türkiye’de istihbarat görevlisi olup gazetecilik yapan bazı isimlerin olduğu zaman zaman kamuoyuna yansımıştır. O isimlerin fonksiyonun istihbarat için bilgi toplamak değil, kamuoyuna yansıyacak bilgilerin kontrolü olduğunu söylemek daha doğru olur.
Gazetecilerin ve istihbaratçıların bilgiyi elde ediş biçimleri hemen hemen aynıdır. Gazeteciler de istihbaratçılar gibi kaynaklar aracılığı ile bilgiyi derler; ancak gazeteci elde ettiği bilgiyi kamuoyunun erişimine sunar. İstihbaratçı ise bilgiyi kamuoyuna yansıtmadan karar vericilere ulaştırır. Bu iki meslek arasındaki temel farklılık, kaynakla kurdukları ilişkilerde gizlidir. Gazeteci kaynakla hiyerarşik ilişki kurmadan, kaynağın sunduğu veriler ile bu veriler hakkındaki yorumlarını da dikkate alır. İstihbaratçı ise kaynaktan mümkün olduğunca ham veri almaya çalışır; çünkü verileri kendisi işler. İstihbaratçı için kaynak tarafından yorumlanmış bir veri çöp bilgi anlamına gelir; ancak gazeteci için her zaman böyle olmayabilir. Gazeteci, kaynağını eğitip, hangi bilgilere duyarlı olması gerektiği konusunda talimatlandırmaz; çünkü gazeteci-kaynak ilişkisi gönüllülüğe dayalıdır. İstihbaratçılar için gönüllü kaynaklar şüpheli kategoridedir. Literatürde kendi gelen denilen bu kaynak türü, ilişkiyi sürdürmek, kendi önemini ispatlamak ve daha fazla maddi menfaat için verileri köpürtebilir, gereksiz riskler alarak faaliyetin güvenliğini tehlikeye atabilmektedir.
Gazeteci, haber için kaynağını manipüle edip, duymak istediğini almaya çalışabilir; ama istihbaratçı kaynağını mümkün olduğunca manipüle etmeden, gerçek resmi anlamak için uğraşır.
Türkiye’de uzun zamandır tartışılan gazeteci ve istihbaratçı arasındaki ilişkiye nasıl bakacağız? Aynı yöntemlerle çalışan iki farklı meslek grubunun birbirleri ile olan ilişkilerinden kimin kaynak kimin yönlendirici olduğunu anlamak çoğu zaman zordur. İstihbaratçı, kurumsal politikaları doğrultusunda gazeteciyi yönlendirmeye çalışır. Gazeteci haber atlatmak veya ilişkiyi sürdürmek için kaynağı olan istihbaratçının paylaştığı verileri veya yorumları kamuoyuna yansıtır. Aldığı bilgileri derleyip kullanmaması halinde kaynağını kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya kalır. Gazeteci bu ilişkide savunmasız taraftır. Çünkü bu ikilemi çözmek, kaynaktan verimli şekilde istifade etmek ve ilişkinin rasyonel zemine oturmasını sağlamak için kaynağın görüşlerinden istifade edildiğini göstererek tatmin edilmesi gerekir.
Gazeteci ve istihbaratçı arasındaki ilişkideki diğer bir önemli husus ise istihbaratçının, temsil ettiği organize gücün erişim ve maddi imkanlarını kullanarak, gazeteciyi tesir altında bırakıp düşünsel ve ideolojik olarak dönüştürme becerisine sahip olmasıdır. Yani gazeteci bu ilişkide edilgen taraftır. Ancak gazetecinin bu ilişkideki temel avantajı atlatma haber yapacak kaynağa sahip olması ve mesleki başarı elde etmesidir.
Bu iki mesleğin birbirleri ile olan ilişkisinde gazetecinin istihbaratçıya angaje olup onun sözcüsü haline dönüşmesi riski bulunmaktadır. Böyle durumlarda gazeteci artık istihbarat servisinin kamuoyundaki görünür yüzü haline gelir ki, bu durum sağlıklı işleyen demokrasiler açısından sakıncalı bir durumdur.