Tarih: 07.01.2021 00:16

Geleceği Özgürleştirmeye Çalışmak

Facebook Twitter Linked-in

Bir bilinç işçisinin uzun yolculuğu… 

Atasoy Müftüoğlu’ndan bahsediyoruz. Son kitaplarından birisinin ismi, Geleceği Özgürleştirmek.

Atasoy Müftüoğlu’nu bilen bilir, tanıyan tanır. Fikir ve analiz okumaları yapan her kesimden tanıyanların bulunduğu ve İslami camia içerisinde kırk yıldır üreten, emek veren tartışan bir isim. Yazıları, konuşmaları önemli bir yekûn oluşturuyor. Müftüoğlu’nu, dünyasını genel olarak anlamak ve anlatmak için ayrı bir bahis açmak gerekiyor. Biz sadece yukarda adını verdiğimiz kitabını konuşmak istiyoruz.

Kitap, 2020 yılında basıldı. Yeni bir çalışma. Kitapta birbiriyle bağlantılı başlıklar altında deyim yerindeyse “ana damar” konular, güncele aktarılarak, analize tabi tutuluyor. Hemen bütün başlıklar altında, toplumuna ve değerlerine karşı derin ve ciddi bir sorumluluk duygusu taşıyan bir entelektüelin cümleleri karşılıyor bizi. Bir tepki mi, bir duruş mu, görev mi, vicdan mı? Kitap bunların hepsini içeriyor diyebiliriz. Kendini küresel şirk düzenlerine  ve zulüm sistemlerine gönüllü olarak kaptıran Ortadoğu’daki İslam  ülkelerine ciddi eleştiriler birçok başlık altında ele alınıyor. Kitaptaki temel eleştiriler; popülizm, milliyetçilik, demokratik sömürücü statükoculuk, düşüncesizlik, konformizm sevdası, toplumsal ve bireysel edilgenlik, gözleri ve yürekleri esir alan nostaljik atmosfer, hamasetçi sağcı yaklaşımlar, eleştiri yoksunluğu, yönlendirilmiş dindarlık, bağnaz ve fanatik tarafgirlik, hizipçilik, hesaplaşma özgürlüğünden yoksunluk, karizma aşkı… eksenlerinden hareket ediyor. ABD- Moğol benzetmesi gibi karşılaştırmalar çok isabetli.

Kitapta, bir entelektüel sorumluluğu ve bilinci içerisinde, kendi evindeki sorunları da hasıraltı etmeyen bir bakış açısı hâkim. Bu tür kitapları ve söylemleri yaşadığımız günlerdeki olumsuzluklara karşı bir çıkış olarak görmek yerine, aslında birçoğumuzun bazı etkenlerden dolayı eleştiriye tabi tuttuğu İslamcı düşüncenin hala diri bir söylemi olarak değerlendirmek mümkün. Öldüğü söylenen bir düşünüşün, bugünlerde böyle istikrarlı söylemlere sahip  metinleri hiç de sıradan değil.

Eleştiren bir bakış açısının da eleştiriye açık olabileceği kabulünden hareketle, şunları da vurgulamak mümkün:  Doğrusu, kitapta birçok başlık altında tekrarlara gidildiği gözden kaçmıyor. Müftüoğlu bunun farkında olduğu için yakın bir zamanda bu tekrarlarla ilgili soruya, “gereklidir ve önemlidir ” tarzı bir cevap veriyor ve çok da önemsemiyor. Bu durumu, bir akademisyenden beklenecek tekniklere yakın olmadığını vurgulayarak açıklıyor. Yine güncel olayları ve bazı haberlerle ilgili değerlendirmeleri okurken, sayfa altında dipnotlarda belge atfı aranmıyor değil. Bizce diğer önemli bir nokta da, yazarımızın kendine özgü şimdiki zamanlı dili. Bu dilde bazen kip değişikliğine gidilmeli mi? Reel meseleleri ‘baskın bir  soyut üslupla’ dillendirme geleneğinin etkisinde kalmışlık, -ki birçok İslamcıda bu mevcut- da ayrı bir analiz konusu.

Devamı >>>




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —