Bireysel başvuru hakkının tanındığı 23 Eylül 2012’den, 30 Haziran 2020’ye kadar 272 bin 672 başvurudan 236 bin 407’sini karara bağlayan Yüksek Mahkeme, 9 bin 899 hak ihlali kararı verdi.
Türkiye’nin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesindeki (AİHM) ihlal davalarını azaltmak amacıyla 23 Eylül 2012’de getirdiği Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkı, aralarında ünlülerin, siyasetçilerin, çocuğuna kendi soyadını vermek isteyen boşanmış kadınların, şiddet mağdurlarının da bulunduğu 272 bin kişinin “umudu” oldu.
Uygulamanın başladığı 2012’de başvuru sayısı 1342 iken, sonraki süreçte başvuru sayısında büyük artış yaşandı. Bu sayı 2013’te 9 bin 897, 2014’te 20 bin 578, 2015’te 20 bin 376 oldu. Anayasa Mahkemesine en yüksek başvuru sayısı 80 bin 756 ile 2016’da gerçekleşti. Bu sayı 2017’de yarı yarıya azalarak 40 bin 530 olarak belirlendi. 2018’de ise başvuru sayısı 38 bin 186’ya düştü.
Geçen yıl 42 bin 971, bu yıl 1 Ocak-30 Haziran döneminde ise 18 bin 36 başvuru yapıldı. Böylece Anayasa Mahkemesinin kapısı, bireysel başvuru hakkının uygulanmaya başladığı 23 Eylül 2012’den 30 Haziran 2020’ye kadar geçen sürede 272 bin 672 kez çalındı.
Bugüne kadar aralarında ünlülerin, siyasetçilerin, emeklilerin ve memurların da olduğu binlerce kişinin çeşitli iddialarla bireysel başvuru yaptığı Yüksek Mahkeme tarafından başvuruların 236 bin 407’sini karara bağlanırken, mahkemede karar bekleyen 36 bin 265 dosya bulunuyor.
Sonuçlanan başvurulardan 212 bin 675’ini “kabul edilemez” bulan Anayasa Mahkemesi, 9 bin 682 dosyada hak ihlali tespit etti. Bir dosyada bir veya birden fazla hakkın ihlal edildiği kararı verilmesi nedeniyle bu başvurulardaki ihlal sayısı 9 bin 899 oldu.
Yüksek Mahkemenin verdiği ihlal kararları arasında uzun yargılamalar önemli bir yer tuttu. İhlal kararlarından yüzde 52,9’unu “adil yargılanma hakkının ihlali” oluşturan Anayasa Mahkemesi, bu konuda 5 bin 241 karar verdi.
Yüksek Mahkemenin yol gösteren örnek kararları
Anayasa Mahkemesinin 2015’teki “boşanan annenin çocuğuna soyadı vermesine” ilişkin kararı, pek çok boşanmış anneye yol gösterdi. 2015’teki kararıyla boşandıktan sonra velayeti kendisine geçen çocuğuna kendi soyadını verme isteği reddedilen anneyi haklı bulan Mahkeme, annenin Anayasa’nın 20. maddesiyle güvence altına alınan aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiğine hükmetti. Bu kararın ardından açılan pek çok davada boşanan annelerin çocuklarına soyadlarını vermesinin önü açıldı.
Anayasa Mahkemesi, kamuoyunun gündeminde yer alan şiddete uğrayan kadınlar hakkında uygulanan koruma tedbirlerinin zamanında uygulanmamasıyla ilgili de önemli bir karara imza attı ve şiddet gören kadını koruma tedbirlerinin gecikmesini hak ihlali saydı.
Yüksek Mahkeme, eşinden şiddet gördüğü ve ölüm tehdidi aldığı için kendisi ve oğlunun kimlik bilgileri ve adresinin değiştirilmesini isteyen kadın hakkında gerekli tedbirlerin uygulanmasında ortaya çıkan aksaklık ve gecikmeler nedeniyle kadının maddi ve manevi varlığının korunması hakkının ihlal edildiğine karar verdi.
Anayasa Mahkemesi, “şiddet gören kadınlar”la ilgili bir başka kararında da şiddet uygulayan kocası hakkında istediği “zorlama hapsi” talebi mahkeme tarafından reddedilen kadının, maddi ve manevi varlığının korunması hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaştı.
Yüksek Mahkeme, bir başka kadının başvurusunda ise eşinin borcundan dolayı oturdukları aile konutuna gelen hacze karşı açtığı dava “ehliyet yönünden” reddedilen kadının aile hayatına saygı hakkının ihlal edildiği tespitini yaptı. Gerekçede, “Aile konutunun haczedilmesine karşı borçlunun eşinin de yargı yoluna gitmekte hukuki yararının olduğu değerlendirildiğinde aile konutu güvencesinden kaynaklanan haklarını ileri sürebilme ve bunları yargı mercilerinde tartıştırabilme imkanına sahip olması gerekir.” ifadesine yer verildi.
Anayasa Mahkemesinin son günlerde verdiği önemli bir karar da şu ana kadar verilen en yüksek tazminat olarak kayıtlara geçti. Anayasa Mahkemesi, nitelikli cinsel saldırı sonucu hamile kalan genç kadının gebeliğin sonlandırılması talebinin reddedilmesini hak ihlali sayarak başvurucuya 100 bin lira tazminat ödenmesine karar verdi.
Bireysel başvuru hakkı tanındığından bu yana pek çok mağdurun başvurduğu Anayasa Mahkemesi, süreçte başörtüsüyle ilgili de önemli kararlara imza attı. Başörtüsüyle duruşmaya alınmadığı için bireysel başvuruda bulunan avukatın haklarının ihlal edildiğine karar veren Anayasa Mahkemesi, başörtüsü kullandığı gerekçesiyle devlet memurluğundan çıkarılan kadının da din özgürlüğünün ihlal edildiğine hükmetti.
Yüksek Mahkeme, başörtüsü yasağından dolayı üniversiteden ilişiği kesilen öğrencinin aldığı bursları iade etmek zorunda kalmasını, din özgürlüğü ve eğitim hakkının ihlal edilmesi olarak gördü.
Ayrıca, sendikal haklara ilişkin önemli kararlara imza atan Anayasa Mahkemesi, sendika eylemine katıldığı için uyarı cezası verilen öğretmenlerin, toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununa muhalefet ettikleri gerekçesiyle ceza alan bazı göstericilerin yaptıkları bireysel başvurularda da ihlal tespit etti. Yüksek Mahkeme, bireysel başvurular üzerine haksız yere işten çıkarılan işçilerin yanı sıra emekli aylıklarıyla ilgili de önemli kararlar aldı.
Örnek “mobing” kararı
Çalıştığı kurumdan haksız yere tayin edildiği, sistemli ve sürekli biçimde psikolojik tacize maruz bırakıldığı, etkili bir giderim ve koruma imkanından yararlandırılmadığı iddialarıyla bireysel başvuruda bulunan veteriner hekimin başvurusunda da ihlal kararı çıktı. Anayasa Mahkemesinin bu mobing kararının gerekçesindeki, “psikolojik taciz (mobing) mahiyetindeki davranışların oluşmaması için etkili önlemler alınmaması, başvurucunun uğradığı zararların giderilmemesi nedeniyle kamusal makamlarca üstlenilmesi gereken pozitif yükümlülüklerin yerine getirilmediği” tespitleri örnek karar olarak yerini aldı.
Manisa’nın Soma ilçesinde 13 Mayıs 2014’te meydana gelen maden faciasında hayatını kaybedenlerin yakınları da haklarını Anayasa Mahkemesinde aradı. Yüksek Mahkeme, ölenlerin ailelerinin yaptığı bireysel başvuruda, maden faciasına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı görevlileri hakkında soruşturma izni verilmemesi nedeniyle ihlal kararı verdi.
Anayasa Mahkemesine, “yüksek ezan sesi”nden, “ramazan davulu”na, bebeklere yapılan zorunlu aşılara kadar çok farklı konularda bireysel başvuru yapıldı.
Evinin çevresindeki cami ve mescitlerden sabah saatlerinde yüksek sesli ezan okunmasından rahatsız olan kişinin yaptığı bireysel başvuruyu kabul edilemez bulan Anayasa Mahkemesi, ramazan ayında gece davul çalınması nedeniyle oluşan gürültüden rahatsız olan kişinin yaptığı bireysel başvuruyu da kabul etmedi.
Vejetaryen olması nedeniyle et ve türevlerinden oluşan besin maddelerinden yemediğini belirterek cezaevinde protein ihtiyacının dış kantin aracılığıyla karşılanmasını isteyen bir hükmülü de hakkını aramak için Anayasa Mahkemesinin yolunu tuttu. Yüksek Mahkeme, vejetaryen mahkumu haklı buldu.
Anayasa Mahkemesi, bir başka başvuruda, anne babası istememesine karşın, yeni doğan bebeğe çocukluk dönemi aşılarının uygulanmasının hak ihlali olduğuna hükmederken, bebeklerden topuk kanı alınmasını ihlal saymadı.
Bir dilencinin başvurusu da Anayasa Mahkemesi gündeminde yerini aldı. Zabıtaya yakalanan ve üzerinden çıkan 26 çeyrek altın, 12 cumhuriyet altını, bir bilezik ve 1633 liranın mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verilen dilencinin, mülkiyet hakkının ihlal edildiği gerekçesiyle bireysel başvuruda bulunduğu Yüksek Mahkeme, başvurucunun mülkiyet hakkının ihlal edilmediğine karar verdi.
Anayasa Mahkemesinin gündemine “Ermeni Patrikliği seçimi” de geldi. Yüksek Mahkeme, Türkiye Ermenileri Patrikliği seçimi yapılması talebinin reddedilmesinde din özgürlüğü hakkının ihlal edildiğine hükmetti.
Yarım asırlık davalara tazminat
Anayasa Mahkemesi, açtıkları çeşitli davalar yıllarca süren vatandaşlara da umut oldu. Yüksek Mahkeme, birçok kararında, davası 30, 40 hatta 50 yıldır süren başvurucuların, makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiğine karar vererek, başvuruculara çeşitli miktarlarda tazminat ödenmesine hükmetti.
Anayasa Mahkemesi, “uyuşturucu madde ticareti yapma” suçundan cezaevine giren şarkıcı Deniz Seki’nin hak ihlali iddiasıyla yaptığı bireysel başvuruyu, “açıkça dayanaktan yoksun” olduğu gerekçesiyle kabul edilemez buldu.
Oyuncu Berrak Tüzünataç da bireysel başvuruda bulunan ünlüler arasında yer aldı. Anayasa Mahkemesi, bir başka ünlü oyuncuyla balkonda çekilen görüntüleri haber yapılan oyuncu Berrak Tüzünataç’ın yaptığı başvuruda, Tüzünataç’ın “maddi ve manevi varlığının korunması hakkı”nın ihlal edilmediğine karar verdi.
Anayasa Mahkemesi, TÜİK tarafından gerçekleştirilen Hanehalkı Bütçe Anketi’ne geçerli bir mazeret olmaksızın katılmadığı gerekçesiyle hakkında idari para cezası uygulanan sunucu Defne Samyeli’nin yaptığı bireysel başvuruda hak ihlali olmadığına hükmetti.
Yazdığı senaryolar kullanılarak çekilen 347 filmin televizyonlarda izinsiz gösterilmesi nedeniyle açtığı telif hakkı davası reddedilen Türk sinemasının emektar senaristlerinden Safa Önal, mülkiyet hakkının ve makul sürede yargılanma haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu. Mahkeme, yürürlükteki hukuk kurallarına göre, senaryo yazarı olan başvurucunun bu sinema filmleri üzerinde herhangi bir mülkiyet hakkı bulunmadığı tespitini yaparak, Önal’ın mülkiyet hakkının ihlal edilmediğine karar verdi.
15 Temmuz hain darbe girişiminin ardından Anayasa Mahkemesine yapılan bireysel başvuru sayısında ciddi artış görüldü. Yüksek Mahkeme, bireysel başvurularda genellikle ihlal tespit etmedi.
ByLock kullanımının tek başına delil sayılıp sayılmayacağı tartışmaları sürerken, Anayasa Mahkemesinin yaptığı “ByLock” tespitleri diğer darbe davası sanıkları için de örnek teşkil etti. Yüksek Mahkeme, örgütün gizli haberleşme yöntemi ByLock kullanımını, tutuklanma için kuvvetli şüphe saydı.