94 ve 2001 krizlerinden daha ağır

İbrahim KAHVECİ; Ekonomi nedir? Ya da kriz nedir?

94 ve 2001 krizlerinden daha ağır

Bu iki soruya verilecek cevap bizi sorunların tespit ve çözümüne götürebilir.

İktisat bilimi ve iktisatçılar açısından ekonomi dendiğinde orta dönemde ilk verilecek cevap ?İstihdam? olacaktır.

Kriz kelimesinin karşılığı ekonomik küçülme olarak ifade edilse de aslında istihdam azalışı ya da işsizlik artışıdır.

Kur seviyesi, faiz düzeyi, enflasyon, üretim-tüketim aslında hep istihdamı işaret eden tamamlayıcı unsurlardır. İstikrarlı bir büyüme, teknolojik artış vs ise istihdam ve kazanç düzeyini ifade eder.

Kısaca iktisadi bilim önce istihdama, ardından da istihdamın kazancına bakar. Nitekim ABD merkez bankası FED parasal kararlarında istihdama baktığı kadar kazanç oranına da bakıyordu. Kazanca yansımamış bir istihdam artışını baz almamıştı.

***

Bizim nesil açısından yakın dönemde 3 büyük kriz yaşanmıştı. İlki Nisan 94 krizi, ikincisi Şubat 2001 krizi ve sonuncusu da 2008-09 küresel kriz.

Şimdi ise 4. büyük krizi yaşamaktayız.

Şimdi ağır krizlere bakalım. İlk olarak 94 krizi (1987 GSYH hesapları ile):

1994-II. çeyrek küçülmesi yüzde -10,7´ye ulaşıyor ve yılı yüzde -5,5 küçülme ile kapatıyoruz. 1993 Nisan döneminde 1 milyon 740 bin (%8,7) olan işsizlik durumu en yüksek 1 milyon 936 bin işsiz ve yüzde 9,2 işsizlik oranı olarak zirve yapmış görülüyor.

Kurumsal nüfusa oranla ise her bir 100 kişinin 4,9´u işsiz kalıyor. Ama bir yıl geçmeden işsizlik oranı %7,3´e düşerken, her 100 yetişkinin (15+ yaş üstü) sadece 4,0´ü işsiz kalıyor. Bu sayıda 1997´de 3,4 kişiye kadar geriliyor.

***

Şimdi 2001 krizine gelelim (Yine 1987 bazı yılı hesapları ile):

En büyük ekonomik daralma 2001-IV. çeyrekte yüzde -10,3 oranında gerçekleşiyor. Ve yıllık ekonomik daralma da yüzde -7,5 oranı ile 94 krizinin daha üzerinde yaşanıyor.

Krize girmeden önce 2000-IV. çeyrekte 1 milyon 409 bin işsiz ve yüzde 6,5 olan işsizlik oranı 2001-IV. çeyrekte 2 milyon 404 bin işsiz ve yüzde 10,4 işsizlik oranına ulaşıyor.

Aslında 2001 krizinin işsizlik oranlarında en yüksek değerler yine AK Parti iktidarının ilk dönemi sayılacak 2003-I. döneminde oluşuyor. İşsiz sayısı 2 milyon 844 bin kişiye, işsizlik oranı da %12,3´e çıkıyor. O dönemde her 100 yetişkinin 5,9´u artık işsizler ordusunda yer almıştır. Tabii ki burada mevsimsel etkilerde oldukça fazladır. Çünkü o dönemde mevsimsel etkileri arındıran bir veri yoktur ve çiftçilerin bir kısmı ile turizmcilerin bir kısmı bu işsizler hanesinde yer almıştır.

***

Gelelim 2008-09 küresel krizine;

2008 ocak ayında 2 milyon 250 bin olan işsiz sayısı 2009 ocak ayında 3 milyon 188 bin kişiye çıkmıştır. İşsizlik oranı da yüzde 10,4´den yüzde 14,1´e yükselmiştir.

Ortalama 15+ yaş üstü yetişkin nüfus ile yaklaşık hesaplandığında ocak 2009´da her 100 yetişkinin 6,2 kişisi artık işsizdir.

Zaten işsizlik oranı şubat 2009´da 14,8´e ulaştıktan sonra mevsimsel etkilerinde sonucu olarak hızla düşmüştür. Mevsimsel etkiler hesaba katıldığında ise zirve Nisan 2009´da 3 milyon 254 bin işsiz ve %13,9 işsizlik oranında yakalanıyor.

Mevsimsel etkiler düzeltildiğinde de 2008-09 küresel krizde her 100 yetişkinin maksimum 6,3 kişisi işsiz kalmıştır.

***

Gelelim şimdiki krizimize;

2009 ocak ayında arındırılmamış işsiz sayısı 3.188 bin kişi iken, bugün bu sayı 4.668 bin kişiye çıkmıştır. İşsizlik oranı ise %14,1´den %14,7´e yükselmiş görülüyor. Ama burada bir fark daha var:

Ocak 2009´da 51.4 milyon olan 15+ yaş üstü yetişkin nüfus bugün 61.0 milyon kişi olmuştur. Yani işsizlerin yetişkin nüfusa oranı ocak 2009´da 6,2 kişi iken, ocak 2019´da 7,7 kişiye çıkmıştır.

Mevsimsel etkiler arındırıldığında bile bugün her 100 yetişkinin ocak 2019 itibari ile 7,0 kişisi işsizdir.

Son 4 aylık ortalamaya baktığımızda ise 2008-09 krizinde yüzde 12,2 işsizlik oranı varken, bugün bu oran yüzde 13,0´e ulaşmıştır bile.

Ama burada asıl sorun işsizlikteki bu rekor düzeyler bile değildir.

Asıl sorun krizin devam edeceğidir.

Asıl sorun henüz sorunun başında bile rekor işsizliğin oluşmasıdır.

Asıl sorun önümüzdeki daha ağır sorunlarla işsizlik bunalımı ile nasıl baş edeceğimizdir. 

Asıl sorun toplumun sosyal sorunlarını ideoloji ile bastırıp-görmezden gelmemizdir.

Ve en temel sorun da iktidar ve ittifak ortağının milyonlarca işsizin kendilerini iktidardan uzaklaştırmak için tuzak kurduklarını, algı oluşturduklarını düşünmeleridir.

Dava ve devrimin karın doyurmadığını bilerek gerçek sorunlara eğilmemiz gerekiyor. Ama gerçek sorunları doğru tespit ederek.