5 Haziran 1967´de başlayan ve 6 gün sürdüğü için tarihe 6 Gün Savaşı olarak geçen Arap-İsrail savaşı, Orta Doğu´da bir dönüm noktasıydı.
5 Haziran 1967’de başlayan 6 Gün Savaşları Orta Doğu için sonuçları günümüze kadar ulaşan bir dönüm noktası oldu. Bu savaşta İsrail Araplar karşısında kesin zaferler kazanarak, Mısır,Suriye ve Ürdün’den aldığı topraklarla sınırlarını dört kat genişletti. Yüz binlerce Filistinli topraklarından göç etmek zorunda kaldı. Cemal Abdülnasır'la başlayan Arap milliyetçiliği ( Pan-Arabizm ) anlayışı çöktü. Filistin meselesinin bu anlayışla çözülemeyeceği ortaya çıktı. Filistinliler çözüm için yeni yollar denemeye başladılar.
Savaş Öncesi durum
1967 yılında başlayan savaş daha önceki Arap İsrail savaşlarından farklı gelişti. 1948 savaşı Filistin topraklarında bağımsızlığını ilan eden İsrail’e ilk günden verilen büyük tepkiydi. Bu savaşta Arap orduları İsrail karşısında büyük bir yenilgi aldılar. 1956 yılındaki Arap İsrail savaşı ise daha İngiltere,Fransa ve İsrail’in Mısıra saldırıları dolayısıyla başlamıştı. 1967 savaşı ise bölgede güçlenen Pan-Arabizm ideolojisinin bir sonucu olarak çıktı. Mısır devlet başkanı Nasır gerek 1948 gerek 1956 savaşlarındaki yenilgilerin intikamını almaya istiyor ve elde edeceği prestijle Orta Doğuda Mısır’a büyük bir üstünlük sağlamış olacaktı. Savaşın bir diğer sebebi ise Mısır ve Suriye’nin kendini savaşa hazır hissetmesiydi. 1956’dan beri Mısır ve Suriye Sovyet Rusya’dan aldığı silahlarla ordusunu güçlendirmişti. Bu tarihlerde Amerika Birleşik Devletleri ise Vietnam bataklığına saplanmıştı dolayısıyla İsrail’in arkasında durmayacağı düşüncesi Arap ülkelerini cesaretlendiriyordu.
Cemal Abdülnasır
6 Gün Savaşlarının başlamasına giden süreci 1966 Şubatında Suriye’de iktidarda bulunan Baas Partisinin sol kanadının bir darbe ile iktidarı ele geçirmesi oldu. Bu iktidar değişikliğinden sonra Suriye-İsrail sınırında olaylar çıkmaya başladı. Baasçılar,Başkan Nasır’ı İsrail’e karşı yumuşak davranmak ve Birleşmiş Milletler kanadının altına sığınmakla suçlayacaktı. 1966 Ekiminden itibaren Suriye topraklarından hareket eden El-Fetih fedayini İsrail topraklarına saldırılara başladılar. İsrail bu saldırıları Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyine şikayet etti ancak Suriye aleyhine karar çıkartamadılar. Bunun sebebi Sovyetler Birliğinin her kararı veto etmesiydi. Bu şartlarda Suriye daha rahat hareket etmeye başladı. Bu cesaretle Suriye Başbakanı Ekim ayında ‘Biz İsrail'in güvenliğinin bekçisi değiliz’ diyecekti.
Suriye topraklarından gelen saldırılara karşı İsrail misliyle karşılık verme kararı aldı. Bu durum Suriye,İsrail,Ürdün İsrail sınırlarında gerginliğin günden güne artmasına sebep oldu. 7 Nisan 1967 günü İsrail uçakları Şam üzerinde uçtu ve altı tane de Suriye uçağını düşürdü. Mayıs ayından itibaren Suriye topraklarından İsrail tarafına saldırılar artarak devam etti. İsrail Başbakanı Levi Eshkol 11 Mayısta radyoda yaptığı bir konuşmada: "İsrail hükümeti gayet iyi biliyor ki, teröristlerin merkezi Suriye'dir. Fakat biz prensibimizi tespit ettik: Saldırgana mukabil darbeyi vurmanın zamanını yerini ve vasıtasını biz seçeceğiz". diyordu.
Adım Adım Savaşa Doğru
16 Mayıstan itibaren Mısır silahlı kuvvetleri de alarm durumuna geçirildi. 14 Mayıstan itibaren Mısır kuvvetleri 1956’dan beri Birleşmiş Milletler Barış gücünün kontrolü altında olan Sina’ya girmeye başladı. Mısır bu hareketi ile savaş hazırlığı yaptığını gösteriyordu. Savaşı başlatacak gelişme ise 22 Mayıs'ta gerçekleşti. Nasır 22 Mayıs'ta Tiran Boğazını İsrail gemilerine, 24 Mayıs'ta ise bütün deniz trafiğine kapattı. Savaşa doğru hızla yol alınırken Amerika Birleşik Devletleri ve Sovyetler Birliği harekete geçerek savaşı önlemeye çalıştılar. Ancak bu çabalar bir sonuç vermedi.
Nasır 26 Mayısta yaptığı bir konuşmada şöyle diyordu: "Eğer savaş gelecek olursa, bu topyekün bir savaş ve hedefimiz de İsrail'i yok etmek olacaktır. Bu savaşı kazanacağımıza inanıyoruz ve, şimdi İsrail ile savaş için hazırız. Bu sefer 1956'daki gibi olmayacak. O zaman İsrail ile değil, İngiltere ve Fransa ile savaşmıştık". 30 Mayısta Mısır (Birleşik Arap Cumhuriyeti) ile Ürdün arasında bir savunma antlaşması imzalandı. Bu anlaşmaya 4 Haziranda Irak da katıldı. Mısır Başkanı Nasır bu katılma dolayısıyla yaptığı konuşmada, "1956 ihanetinin intikamını almak için savaşın başlamasını şiddetle arzuluyoruz. Bu savaş bütün dünyaya Arapların da, İsrail'in de ne olduğunu anlatacaktır" diyordu.
5 Haziran 1967de sabah saat 07:30
Birinci Gün
İlk saldırı 5 Haziran günü 07:30'dan itibaren İsrail’den geldi. İsrail savaş uçakları Mısır,Suriye ve Ürdün havaalanlarını bombalamaya başladılar. İsrail uçakları, Mısır radarlarına yakalanmamak için Akdeniz üzerinde çok alçaktan uçarak, Mısır'ın Batı sınırlarına ulaştılar. 5 Haziran günü akşamı olduğunda 16 Mısır havaalanı yerle bir edildi. 280 Mısır uçağı,52 Suriye uçağı, 20 Ürdün uçağı ve bir çok da Irak uçağı henüz yerdeyken tahrip edildi. İsrail bu ani baskınla Arap ülkelerinin bütün hava kuvvetlerini neredeyse yok etmiş oldu. Suriye, Irak, Ürdün, Cezayir, Yemen, Sudan, Kuveyt ve Suudi Arabistan İsrail´e savaş açtı. ABD tarafsızlığını ilan etti.
İkinci Gün :
İsrail ordusu Gazze’yi kuşattı ve sonra da Ürdün cephesinden Gazze’ye girdi. ABD ile SSCB’nin uzun süren baş başa görüşmesinin ardından BM Güvenlik Konseyi, acil ateşkes isteyen bir karar tasarısını oy birliğiyle kabul etti.
Üçüncü Gün :
İsrail ordusu Süveyş Kanalı’nın doğu kıyısını ve Sina Yarımadasını işgal etti. İsrail donanması Şarm El Şeyh´i kuşattı ve Akabe Körfezi’ni açtı. Batı Şeria ve Doğu Kudüs´ü kaybeden Ürdün ateşkesi kabul etti.
Dördüncü Gün:
İsrail-Suriye sınırında top atışları yaşandı. Aynı gün Kahire de ateşkesi kabul etti.
Beşinci Gün:
İsrail ordusu Golan Tepeleri´ne girdi. Nasır sokaktan gelen baskılar üzerine istifa etti, ama kararından vazgeçti.
Altıncı Gün:
SSCB İsrail ile diplomatik ilişkilerini kesti. Şam´a 40 kilometre uzaktaki Kuneitra’nın düşmesi üzerine Suriye de ateşkesi kabul etti ve çatışmalara son verdi.
6 gün savaşlarının sonucunda İsrail Ürdün,Suriye ve Mısır topraklarının bir kısmını işgal ederek sınırlarını 4 kat genişletti. İsrail bu toprakları Birleşmiş Milletler karalarına rağmen elinde tutmaya devam ediyor. Savaşın en önemli sonuçlarından biri de Kudüs’ün işgali oldu. Kudüs hiçbir devlet tarafından kabul edilmese de İsrail’in başkenti ilan edildi.
Savaşın bir diğer sonucu ise Pan-Arabizmin çöküşü oldu. Bu savaştan sonra Arap politikası tamamıyla değişti. Artık İsrail’i yok edemeyeceğini anlayan Arap ülkeleri Pan-Arabizmi terk etti. Her ülke İsrail tarafından işgal edilen topraklarını almak için çaba içerisine girdi. İsrail, bu savaş sonunda bölgenin tartışmasız tek gücü haline geldi. Filistin meselesinin Pan-Arabizm ile çözüleceği fikri sona erdi. Filistinliler kendi sorunlarını kendileri çözmek için harekete geçtiler. Filistin meselesinde El-Fetih ve Yaser Arafat öne çıkmaya başladı.Savaş sonunda 250 binden fazla Filistinli, 100 binden fazla da Suriyeli ise mülteci durumuna düştü.