Tarih: 09.12.2022 15:27

6'lı masa iktidar olursa nasıl bir dış politika izleyecek?

Facebook Twitter Linked-in

İndependent Türkçe'den Dora Mengüç'ün "konu ile ilgili haberi..

"Merkez ülke", "Stratejik derinlik", "Çok boyutlu-çok kulvarlı politika"

Bir dönem AK Parti'nin dış politikasına damga vuran, sloganlaşmış kavramlardı bunlar.

Kemalist ilkeler tarafından belirlenip "Yurtta sulh cihanda sulh" anlayışına dayalı geleneksel Türk dış politikası, kimilerine göre küreselleşen dünya düzeni ve uluslararası jeopolitik atmosferde geçerliliğini yitirmişti. 

Türkiye Ortadoğu'dan kopmuş, Kürt sorunu iyice tıkanma noktasına gelmiş, dahası Türkiye tarihsel mirasını bir türlü kullanamamıştı.

Yukarıdaki tespite katılanlar arasında ABD Merkezi Haberalma Teşkilatı'nın eski Ulusal Haberalma Konseyi Başkan Yardımcısı Graham Fuller gibi isimler de var(dı); bugün siyasetin muhalefet cephesinde yer alan, 6'lı masada oturan iki eski dışişleri bakanından biri olan Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu da…
 

FOTO 1.jpg

Ahmet Davutoğlu 1 Mayıs 2009 - 29 Ağustos 2014 tarihleri arasında dışişleri bakanlığı görevi üstlenmişti / Görsel: Dışişleri Bakanlığı


AK Parti iktidarının henüz ilk dönemlerinde "yeni" dış politikaya yönelik adımlar atılırken amacın çekingen ve bir parça da statükocu nitelik taşıyan siyasadan uzaklaşıp "savunmacı" yerine "atak" bir anlayışın inşa edilmesi gibi bir niyetten söz ediliyordu.

Yani bir bakıma iktidarın o dönem dış politika yapıcıları ne 2004 Avrupa Şampiyonu Yunanistan ne de  2022 Dünya Kupası çeyrek finalisti Fas misali defansif bir oyun kurgusu ile değil İngiltere gibi hücum aksiyonları fazla ve  atak bir futbol oynamaya çalışacaktı.

Jeopolitik ve "merkez ülke" odaklı, dış politikadaki "klasik realizm" anlayışını İslamcılıkla birleştirip, bir tür "İslamcı Realizm" algısı kurmaya soyunan AK Parti'nin, Turgut Özal dönemi pragmatizmini anımsatan hali son 20 yıldır öylece yerinde dursa dahi; "Komşularla sıfır sorun politikası" kavramının yıllar içinde "değerli yalnızlık" algısına doğru evrildiği ayan beyan herkesçe gözlemlenebildi.
 

FOTO 2 TASAM.jpg

Görsel: TASAM


Bizzat dönemin başbakanı Erdoğan tarafından "çıraklık" diye tarif edilen yıllarda (2002-2007) AK Parti'nin Müslüman dünyadaki tarihi rolünün farkına varmaya başladığını öne süren Graham Fuller, bugünkü tabloya baktığında Adriyatik'ten Çin Seddi'ne değin uzanan bir siyasa görebilir mi orası muamma.

İktidardaki 20. yılını geçen ay geride bırakan AK Parti bugünlerde dün darıldıkları ve masaya oturmadıklarıyla "Siyasette küslüğe yer yok" şiarıyla yeniden uzlaşı yoluna giriyor.
 

FOTO 3.jpg

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Mısırlı mevkidaşı Sisi Katar'daki Dünya Kupası açılış organizasyonu öncesi bir araya geldi / Fotoğraf: AA


Cumhurbaşkanlığı seçimine kısa bir süre kala merak konusu olan ise Türkiye'yi Haziran 2023'ün ardından nelerin beklediği.

Bir başka deyişle 6'lı masa temsilcilerinin seçimi kazanması halinde Türk dış politikasında nelerin değişeceği, nelerin sabit kalacağı...

Bu soruya eski Dışişleri Bakanlığı Uluslararası Güvenlik İşleri Genel Müdürü Alper Coşkun ile İstanbul merkezli Ekonomi ve Dış Politika Araştırmalar Merkezi'nin (EDAM) direktörü Sinan Ülgen birlikte yanıt aradı. 

Carnegie Uluslararası Barış Vakfı için kaleme aldıkları ve geçen ay yayımlanan "Siyasal Değişimler ve Türkiye'nin Dış Politikası" makalesinde iktidar hedefi koyan 6'lı masa ve bazı konu başlıklarında HDP'nin de dış politika vizyonu ele alındı.

Independent Türkçe, Dışişleri Bakanlığı'nda uzun yıllar önemli görevler üstlenen ve Bakü Büyükelçiliği'nde de bulunan Alper Coşkun ile hem bu makaleyi hem Türkiye'nin dış politika geleceğini konuştu.
 

FOTO 4.jpeg

Alper Coşkun / Fotoğraf: AA


Mevzu çok, konular fazlasıyla katmanlı.

O yüzden meselenin özünü, konuyu dağıtmadan aktarabilmek için bu röportaj da üç ayrı bölüm halinde yayınlanıyor.

İlk bölümde çalışmanın amacı ve genel hatları, Türkiye'nin dış politika algısının dünden bugüne nereye evrildiği ve 6 siyasi partinin meseleye dair hedeflerinin bir özeti yer alıyor.

Röportajın ikinci bölümü Türkiye'nin Suriye rejimi ve Yunanistan ile ilişkilerini detaylıca ele alıyor.

Dizinin üçüncü ve son bölümü ise çeyrek asrı aşkın süre boyunca dışişleri bünyesinde çeşitli görevler üstlenen ve bir kariyer diplomatı olarak tanınan emekli büyükelçi Alper Coşkun'un güncel meselelere dair yöneltilen sorular karşısındakini görüşlerini kapsıyor.

Genel itibarıyla bu başlıklar AK Parti'nin mevcut politikaları üzerinden muhalefet partilerinin eleştirel bakış açıları ve yerine ne koymak istedikleriyle ilintili.

Meraklısı için birinci bölüm başlıyor.

"Mevzu Nedir?" bu kez 6'lı masa aktörlerinin dış politika tahayyülüne ışık tutuyor.

6 parti dış politikada aynı mı düşünüyor?

Alper Coşkun ve Sinan Ülgen imzalı çalışmada 6'lı masa ve HDP'nin dış politika alanındaki temsilcileriyle görüşmeler gerçekleştirildi.

ABD ile ilişkiler, Türkiye-NATO ilişkileri, Avrupa Birliği ile ilişkiler, Doğu Akdeniz-Kıbrıs-Yunanistan, Suriye, Rusya ve Çin ile ilişkiler gibi genel konu başlıkları altında parti üyelerinin görüşleri ele alındı.

Çalışmada 6'lı masa aktörlerinin birçok başlıkta uzlaşmasına rağmen bazı konularda farklı yöntemler tercih ettiği fark ediliyor, bazı konularda ise görece zıt görüşlere sahip olduğu ortaya çıkıyor.
 

KONU BAŞLIĞI   MUHALEFETİN GENEL EĞİLİMİ
Dış politika karar verme sürecinin kurumsal olarak yeniden değerlendirilmesiEvet
Suriye rejimiyle ilişkiEvet
Türkiye destekli Suriyeli grupların silahsızlandırılmasıEvet
Türk askeri varlığının Suriye'de devam etmesiEvet
HDP farklı fikirde
PYD ile etkileşim kurmaHayır
CHP ve HDP farklı fikirde
Türkiye'nin NATO kimliğini yeniden savunmakEvet
HDP farklı fikir
Şanghay İşbirliği Örgütü ÜyeliğiHayır
S-400 hava savunma sistemini Rusya'dan satın almak Türkiye'nin genel çıkarlarının ilerletilmesiHayır
"S-400 hava savunma sistemi sorununun çözülmesi gerekiyor; operasyonel hale getirilmesine ilişkin karşılıklı olarak kabul edilen limitler belirlenebilir" Evet
Gelecek ve HDP özel bir yorum getirmedi
AB'ye tam üyelik hedefini ilerletmek    Evet
İYİ Parti başka formüllere de açık olduğunu vurguladı
AB ile artan dış politika iş birliği    Evet
Uluslararası duruşu iyileştirmek için Türkiye'de insan haklarına odaklanmakEvet
Doğu Akdeniz'de münhasır ekonomik bölge ilan edilmesiİYİ Parti tek savunucu
CHP fikre karşı
Diğerleri özel bir yorum belirtmedi
Kıbrıs sorununa münhasıran iki devletli çözümü savunmakHayır
Rusya ve Çin ile çatışmasız ilişkilerin sürdürülmesiEvet
Rusya'ya dengeli yaklaşımEvet
Rusya ile daha derin ekonomik iş birliğiHayır
Çin'deki Uygurlara daha fazla odaklanmakEvet


Doğu Akdeniz'de münhasır ekonomik bölge ilan edilmesi, Avrupa Birliği'ne (AB) tam üyelik hedefinin ilerletilmesi ve PYD ile ilişki kurma noktasında 6 muhalefet partisi arasındaki bazı görüş ayrılıkları dikkat çekiyor.

Bunlardan en mühimi Türkiye'nin terörist yapılanma olarak kabul ettiği PYD.

Dönemin CIA direktörü David Petraeus, Şubat 2017'de düzenlenen Münih Güvenlik Konferansı'ndaki Türkiye konulu oturumda PYD için "ABD'nin terör örgütü olarak kabul ettiği PKK'nın kuzeni" ifadesini kullanmıştı.

Bu kabule rağmen örgüt ABD devletinin terör listesinde olmadığı gibi, IŞİD ile mücadelede etkin olarak beslenen bir örgüt ve Ankara bu konuda son yıllarda Washington'a hayli öfkeli.

Bununla birlikte Türkiye'nin PYD'ye yönelik bakış açısı hep böyle değildi.

AK Parti hükümeti kamuoyunda "Çözüm Süreci" olarak bilinen ve 16 Temmuz 2014'te "Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanun" adıyla Resmî Gazete'de yayımlanarak hayata giren zaman dilimi içerisinde PKK'nın Suriye'deki kolu PYD ile gayriresmi yollardan da olsa görüştü. 

PYD eş başkanı Salih Müslim ile aynı yıl Türkiye'ye bir ziyaret gerçekleştirdi.

Kuşkusuz tüm bunların üstünden çok zaman geçti. 

Konjonktür fazlasıyla değişti ama terör örgütü PKK'nın Suriye'deki kolu olarak anılan PYD hala varlığını koruyor.

Bu bağlamda 6'lı masanın son anketlere göre en fazla oy oranına sahip üyesi CHP, PYD ile bir şekilde etkileşimde bulunulması noktasında diğer partilerden bir parça ayrışıyor.

Sinan Ülgen ile Alper Coşkun'un Türk dış politikasında muhalefetin yönelimlerini konu alan makalede, CHP'nin PYD ile etkileşimde bulunulabileceği sinyali verdiği belirtiliyor. 

Emekli büyükelçi Coşkun bunu şu sözlerle izah ediyor:

“Türkiye PYD ile etkileşimde bulunmalı mı bulunmamalı mı? Bu sorunu çözmeye matuf olarak (6'lı masada) yavaş yavaş ayrışmaların olabildiğini, aynı amaca giden farklı araçların ortaya konabildiğini görüyoruz. Örneğin CHP temsilcisi Ünal Çeviköz, Türkiye'nin geçmişte PYD ile pekâlâ etkileşim içerisinde bulunulduğunu, yine bu kanalın kullanılması suretiyle PYD'nin bir ayrılıkçı arayış içinde olmasının veya Türkiye'nin çıkarları hilafına bir eylemde bulunmasının sürdürülebilir olmayacağı gerçeğinin anlatılması bakımından, bu yönteme yine başvurulabileceğini ifade ediyor. Buna mukabil İYİ Parti temsilcisi, Gelecek Partisi temsilcileri PYD ile etkileşimde bulunulmaması gerektiğini ifade ediyorlar. O bakımdan ayrışmalar olmakla birlikte amacın aynı tasvir edildiğini, tehdit algılamasının bütün bu partiler tarafından -HDP'yi bir kenara koyarsak- aynı şekilde tasvir edildiğini söyleyebilirim.”

"Dış politika belirleyici ama…""

"Siyasal Değişimler ve Türkiye'nin Dış Politikası" başlıklı makale Türkiye'de yaklaşan seçimleri hatırlatıyor, son dönemde yapılmış kamuoyu araştırmalarına yer veriyor.
 

FOTO 5.jpg

Görsel: Carnegie Uluslararası Barış Vakfı


Onlardan biri de ağustos ayında Metropoll araştırma şirketinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın olası adayları karşısındaki performansına yönelik çalışma.

Bu çalışmaya göre Erdoğan, olası dört aday karşısında da (Kılıçdaroğlu, İmamoğlu, Yavaş ve Akşener) geride görünüyor.

Alper Coşkun, seçimlerin gerçekleşeceği günün koşullarının farklılık teşkil edebileceğini, zaman içerisinde bu rakamlar ve öngörülerde mutlaka değişiklikler olabileceğini kabul ediyor.
 

FOTO 6 REUTERS.jpg

Fotoğraf: Reuters


Peki iktidar dış politikada attığı adımlar ve Suriye'ye olası kara harekatıyla söz konusu tabloyu lehine çevirebilir mi?

Kamuoyunda ve özellikle muhalif seçmenler nezdinde sıklıkla sorulan sorulardan biri de bu.

Alper Coşkun, "Şüphesiz hem iktidar hem muhalefet partileri bu tabloyu zaman içerisinde kendi lehlerine çevirme arayışı içinde olacaklardır. Sayın cumhurbaşkanının da mevcut AK Parti hükümetinin de bu aradaki dönemi kendisine göre bu amaçla kullanılacağına hiç şüphe yok. Zaten bunun işaretlerini görüyoruz" diyor.

Bununla birlikte Coşkun, adilane yaklaşım sergilenmesi gerektiği kanaatinde.

Zira her seçim öncesi kim iktidardaysa bu tür tedbirlerin alındığının hem Türkiye hem dünya ölçeğinde bir gerçek olduğunu belirtiyor.

 

Devamı >>>




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —