Lübnan ve İsrail arasındaki sınır ihtilafının çözümü için 2010'dan beri ABD'li yetkililerle süreci yöneten Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri, Birleşmiş Milletler (BM) himayesinde İsrail'le hem kara hem deniz sınırlarını belirleme müzakereleri için "çerçeve anlaşmasına" varıldığını duyurdu.
Müzakerelerin Lübnan'ın güneyindeki BM Geçici Görev Gücü (UNIFIL) karargahında yürütüleceğini aktaran Berri, yıllardır sürdürdüğü görevini artık müzakerelerde Cumhurbaşkanı Mişel Avn'ın öncülüğünde Lübnan'ı temsil edecek orduya bıraktığını ifade etti.
AA Beyrut muhabiri, uzun yıllardır tartışma konusu olan Lübnan ile İsrail arasındaki sınır anlaşmazlığı ve BM himayesinde doğrudan müzakereleri başlatacak "çerçeve anlaşması" ile ilgili merak edilenleri 6 soruda derledi.
Filistin'i işgal eden İngiltere ile Lübnan'ı işgal eden Fransa'nın 1923'te çizdiği sınır, İsrail'in 1948'de kurulmasıyla yaşanan Arap-İsrail Savaşı'ndan sonra Lübnan ve İsrail'in uluslararası sınırı olarak yeniden kabul edildi.
Lübnan'da iç savaşın başlamasının ardından İsrail, 1978’de Lübnan topraklarına girdi ve Güney Lübnan’ı işgal etti.
BM Güvenlik Konseyi, Lübnan’ın isteği üzerine, İsrail kuvvetlerinin çekilmesini doğrulamak, barışı ve güvenliği yeniden sağlamak ve Lübnan hükümetine ülkenin güneyi üzerindeki otoritesini yeniden kurması için yardım etmek amacıyla 19 Mart 1978'de UNIFIL'i kurdu.
İsrail'in 1978'de ülkenin güneyinden başlayan ve 1982'de başkent Beyrut'a kadar uzanan işgali, 1985'te kademeli olarak ülkenin güneyine doğru geri çekilmesi ve 2000 yılında Lübnan topraklarından tamamen çıkmasıyla sona erdi.
BM harita bölümünden uzman bir grup, 2000'de İsrail’in çekilmesini doğrulamak amacıyla bir hat belirlemek için çalıştı ve buna daha sonra "Mavi Hat" adı verildi.
Lübnan, Mavi Hattın Lübnan'a ait Şeba Çiftlikleri'nin yer aldığı bölge ile 12 farklı noktada daha "1923 ve 1949'da kabul edilen uluslararası sınır anlaşmalarına uymadığı" gerekçesiyle itirazını sürdürüyor.
Lübnan ile İsrail arasında ayrıca yaklaşık 860 kilometrekarelik deniz sahası anlaşmazlığı bulunuyor.
İki ülke de bu bölgenin kıta sahanlığında hak iddia ediyor. İsrail, Lübnan hükümetinin lisanslama sürecine başladığı beş bloktan üçünün, İsrail kıta sahanlığı sınır bölgesinde yer aldığını öne sürüyor.
Lübnan'ın Ocak 2017'de petrol ve doğal gaz arama sürecini başlatmasının ardından İsrail parlamentosu da mart ayında Lübnan'ın arama yapacağı bazı bölgelerin İsrail kara suları içinde olduğunu iddia eden yasa tasarısını onaylamıştı.
Lübnan, İsrail'le sınır anlaşmazlığını bitirmek için müzakerelerde deniz ve kara sınırlarının ayrı tutulmasını bugüne kadar kabul etmedi.
Beyrut yönetimi, yıllardan beri ABD'nin ara buluculuğunda süren dolaylı müzakerelerde İsrail'in işgal ettiği topraklardan çekilmesinden ve İsrail'in hak iddia ettiği Lübnan'ın deniz sahasında belirlenen 9. blokun tamamından taviz vermiyor.
Ara buluculuk yapan ABD'li yetkililer ise Lübnan'ın blokun yüzde 60'ından yararlanması teklifinde bulunuyordu.
Anlaşmalara bağlı kalması konusunda İsrail'e güvenmeyen Lübnan, müzakerelerin ABD yerine BM himayesinde gerçekleşmesini istiyor.
Tel Aviv yönetimi, ABD ara buluculuğunda Lübnan ile yürütülen dolaylı müzakerelerde sadece deniz sınırını belirlemekte ısrar ederek, daha yeni duvar inşa ettiği kara sınırı konusunda ise adım atmaya yanaşmadı.
İsrail ayrıca müzakerelerin BM yerine ABD himayesinde gerçekleşmesini istedi.
Uzmanlara göre, uzun yıllardan beri çözülemeyen sınır anlaşmazlığını giderme konusunda her iki ülkenin farklı beklentileri söz konusu.
Lübnan'ın ekonomik krizden kurtulma arayışları bağlamında beklentileri öne çıkarken, İsrail'in ise sınır bölgesine yakın Hizbullah'ın oluşturduğu güvenlik sorununu çözme çabaları çerçevesinde beklentileri var.
İsrail ile Lübnan arasındaki kara ve deniz sınır anlaşmazlığı çerçevesinde ABD ara buluculuğunda yürütülen dolaylı müzakereler, bölgesel ve yerel meseleler nedeniyle sürekli aksaklık yaşıyordu.
ABD Dışişleri Bakanlığı Orta Doğu Sorumlusu Müsteşar Vekili David Schenker aracılığıyla yürütülen sınır müzakereleri, son olarak Lübnan'da Ekim 2019'da patlak veren protestolardan sonra yeniden ivme kaybetti.
Meclis Başkanı Berri, önceki gün "çerçeve anlaşmasını" duyurduğu basın toplantısında, "Kara sularımızda gaz ve petrole rastlanmasının ardından 2010 yılında deniz sınırlarımızın belirlenmesi talebiyle bizzat BM ve dönemin Genel Sekreteri Ban Ki-moon'a başvurdum." dedi.
Daha sonra BM'nin bu konuda ABD'nin yardımını istemesi üzerine Washington makamlarına da aynı talebi ilettiğini aktaran Berri, "Doğrusu uzun süre durgun kalan süreç, ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo'nun geçen yıl Lübnan'a gerçekleştirdiği ziyaretle canlandı." diye konuştu.
Çerçeve anlaşmasını 1 Ekim'de duyuran Şii Emel Hareketi lideri ve Meclis Başkanı Berri, daha önce sınırları belirleme konusunda yürüttükleri süreç konusunda ülkedeki tüm yetkililerin hemfikir olduğunu belirtmişti.
Cumhurbaşkanı Mişel Avn, sınırların belirlenmesi konusunda "çerçeve anlaşmasına" varılmasından memnuniyet duyduğunu açıkladı.
Avn'ın damadı ve Hristiyan Özgür Yurtsever Hareketi Genel Başkanı Cibran Basil de sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada şunları kaydetti:
"Bu sefer müzakereleri Farslar ve Arapların yöntemiyle değil, katı ve esnek olan Lübnan'ın yöntemiyle yapmalıyız. Müzakereler, haklarından taviz vermeyecek kadar katı ve çözüm odaklı esnek olmalıdır."
Basil, "çerçeve anlaşması" için uzun süren yoğun çabaların yanı sıra iç dayanışma ve ilgililerin iş birliğinin daha fazlasının sınırları belirleme ve bölüştürme anlaşması için gerektiğine dikkati çekti.
Ülkedeki diğer Hristiyan partilerden ve Şii Hizbullah ile Sünni Müstakbel Hareketi'nden ise henüz açıklama gelmedi.
Kamuoyu ise sosyal medya üzerinden, Hizbullah'ın İsrail'e yönelik tutumunun değiştiği yönünde yapılan eleştiriler dışında sessizliğini koruyor.
Tarihinin en büyük ekonomik krizlerinden birini yaşayan ve Beyrut Limanı'ndaki patlamanın ardından istifa eden hükümetin yerine uluslararası toplumun güvenini kazanacak yeni kabineyi kuramayan Lübnan, tartışmalı bölgeden elde edeceği gaz ve petrola bir an önce kavuşmaya odaklanmış durumda.
Ancak ABD ve İsrail'in, Hizbullah'ın elindeki silahların Lübnan ordusuna devredilmesi talebi nedeniyle müzakerelerin uzun ve zorlu geçeceği öngörülüyor.
Kaynak: dunyabulteni.net