Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) bünyesindeki Demokratik Kurumlar ve İnsan Hakları Ofisince (ODIHR) hazırlanan “2018 Nefret Suçu Raporu”na göre AGİT bölgesinde 5 bin 735 önyargı kaynaklı nefret suçu işlendi.
Merkezi Polonya’nın Varşova kentinde bulunan ODIHR tarafından yapılan açıklamada, raporda öne çıkan verilerin yanı sıra kurumun Direktörü Ingibjörg Solrun Gısladottir’nin de görüşlerine yer verildi. Raporda, 44 üye ülkeden 178 sivil toplum örgütünün paylaştığı verilerin derlenmesi sonucunda 2018 yılına ilişkin genel bir görünüm meydana getirildiği belirtildi.
AGİT bölgesinde geçen yıl 5 bin 735 nefret suçunun işlendiği belirtilen raporda, bu suçların, ırkçılık, yabancı düşmanlığı, engelli veya farklı cinsel tercihte bulunan ya da çeşitli din ve dünya görüşüne sahip insanlara yönelik önyargılar nedeniyle yapıldığı bildirildi.
Raporda, Müslümanlara yönelik önyargılara değinilerek, dünya genelindeki Müslümanların tek bir ulusmuş gibi algılandıkları ve genel olarak “terör ve aşırıcılıkla” ilişkilendirildiklerine işaret edildi. Raporda, Müslümanlara yönelik saldırıların çoğunlukla cuma ve bayram namazlarında meydana geldiğinin, başörtülü kadınların yanı sıra cami gibi dini kuruluşların da hedef alındığının altı çizildi.
Antisemitizm ilk sırada
Müslümanlara yönelik 566 nefret suçunun işlendiği belirtilen raporda, ırkçılık ve yabancı düşmanlığı nedeniyle bin 798 olayın meydana geldiği kaydedildi. Hristiyanlara yönelik ön yargılardan ötürü 584, antisemitizm nedeniyle ise 2 bin 763 olayın gerçekleştiğine işaret edildi.
Raporda, 57 ülkenin üye olduğu AGİT bölgesinde önyargılar nedeniyle işlenen suçlara yönelik neredeyse bütün ülkelerde bulunan yasal düzenlemelerin tam anlamıyla uygulanmadığı vurgulandı. Saldırılara maruz kalan kişilerin büyük çoğunluğunun güvenlik güçlerine herhangi bir suç duyurusunda bulunmadığı belirtilen raporda, mağdurların adalete olan inançlarının azalması nedeniyle kolluk kuvvetlerine başvurmadıkları vurgulandı.
ODIHR Direktörü Gısladottir, rapora ilişkin yaptığı değerlendirmede, önyargıların yol açtığı nefret suçlarına yönelik yasal düzenlemelerin birçok AGİT üyesinde bulunduğunu ancak bu yasaların gereğince işletilmediğini ifade etti. Gısladottir, üye ülkelerin birçoğunda polisin önyargı kaynaklı nefret suçlarını ciddi şekilde sınıflandırmadığına dikkati çekerek, “Şunu açıkça belirtmek gerekir ki; önyargılar nedeniyle işlenen suçlar yalnız azınlıkları etkileyen bir durum değildir. Aksine bu, demokrasilerimizi ve insan haklarına dayanan temel değerlerimize yönelik yapılmış bir saldırıdır.” değerlendirmesinde bulundu.