Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu saldırıya topçu atışlarıyla karşılık verildiğini, önce 30-35, sonra 70 civarında Rejim askerinin etkisiz hale getirildiğini belirtmiş, Rejim’e ay sonuna kadar süre tanındığını söylemişti. 8 Askerimizin şehadetinin böylece içimizi rahatlatacağı var sayılmıştı.
Rusya’yı hedef almaktan kaçınılmıştı. Bu arada Rusya’dan bir heyet gelip Ankara’da görüşmeler yapacaktı. Geldi nitekim o heyet ve dün görüşmeler yapıldı. 5 Şehit haberi o görüşmeler sırasında geldi.
Biliyoruz ki Rejimin yürüttüğü operasyonun arkasında - yanında Rusya var.
Görülüyor ki Rejim ve Rusya ay sonu diye bir takvimle hareket etmiyor, vurarak, yıkarak katlederek ilerliyor.
Acaba ay sonundan önce saldırı olur, yeni şehit haberleri gelirse bizim tanıdığımız süre ne olacaktı?
8 Şehitten sonra büyük yığınak yapıldı Türkiye adına. Bunların ay sonunda yapılması muhtemel operasyona hazırlık olduğu düşünüldü. Ama İdlib’te bekleyecek vakit kalmamış gibi.
Bekleyecek vakit kalmamış gibi ama, ilerleyen zamanda süreç nereye doğru gelişecek bunu öngörmek gerçekten imkansız gibi.
Mesela şu saldırı bekleniyor muydu Erdoğan’ın “ay sonuna kadar süre vermesi”nden sonra? En azından Rusya’nın, Putin’in Esed’i durdurmasını beklemiyor muyduk?
Esed Rusya’yı dinlemiyor mu, yoksa Rusya ile Esed’in Suriye’nin geleceğine ilişkin hesapları birebir örtüşüyor da, biz mi farkında değiliz?
İlginç bir nokta üzerinde durulması lazım: Biz nasıl bakarsak bakalım, Esed hala kendisini Suriye’nin devlet başkanı olarak görüyor. İşin garip yanı şu ki, Birleşmiş Milletler nezdinde de Suriye’nin devlet başkanı olarak tanınıyor.
Esed kendisini Suriye devlet başkanı olarak görüyorsa, bütün Suriye toprağına hakim olmak gibi bir hedefinin olması tabiidir. Evet, ülke darmadağındır, ülkenin neresinde kim hakim belli değildir, üstelik ülke nüfusunun 5 milyona yakın kısmı Türkiye’ye sığınmış ya da kendi toprağından başka alanlara göç etmiştir. Evet, Esed zalimdir. Ama “Ben Suriye’nin devlet başkanıyım” diyen bir zalimdir. Bu hüviyetiyle Rusya’yı ülkesine davet etmiş, Rusya ile birlikte ülkeyi denetim altına almaya çalışmaktadır.
Muhtemel ki Esed, yeniden ülkeye hakim olacağını düşünmektedir. Muhtemel ki Rusya Esed’e “Diren, biz arkandayız, kazanacaksın” demektedir.
Esed için, ülkede kontrol edemediği tüm güçler düşmandır. Türkiye’yi de, Türkiye’nin etkilediği mesela Suriye Milli Ordusu da düşman muamelesi görmektedir.
Türkiye olarak, bir, ülkemize yönelik iltica sebebiyle, iki, Suriye’den gelecek terör tehdidi sebebiyle Suriye ile ilgiliyiz. Mültecilerin ülkelerine dönmesini istiyoruz, Türkiye’yi tehdit edecek bir yapı oluşmamasını istiyoruz. Onun için de Suriye’de tesis edilecek yeni siyasi statünün bunları temin edeceğini ümid ediyor, bunu sağlamak için de sahada güç bulunduruyoruz.
Görünen kadarıyla Esed, öyle dışardan empoze bir siyasi statü vs’yi ırgalamıyor. Adım adım ilerleyerek ülkeyi kontrol altına alacak, rejimle sorunu olmayan Rusya ile elele kendi hakimiyetini kuracak. Hesap bu.
İlerlerken de oradaki Türk birliklerine tosluyor. 8 şehit, 5 şehit bunun sonucu.
Bir cepheden şehit haberleri gelirse, devletten beklenen onun cevabını vermektir. Çünkü şehit ne kadar ulvi bir kimlik ise de, yine de yüreklerde yara açar.
8 şehit, 5 şehit, Ankara’nın önüne “Şimdi ne yapılacak?” sorusunu getiriyor. Bu soru memleketin her yerinde de soruluyor, Suriye’de Türkiye’nin ne yapacağını merak eden tüm odaklarda da soruluyor.
Benden söylemesi, “düşman hedefleri vurduk, şu kadar kayıp verdiler” tarzlı açıklamalar şehit haberlerinin etkisini telafi etmiyor.
Bu böyle olmasına rağmen, şehit haberlerinden sonra girişilecek bir askeri harekatın nereye kadar gideceğini öngörmek de kolay değil. Esed’i indirinceye kadar gidiyor muyuz? Hangi hedef bizim Suriye siyasetimiz için idealdir? Ve biz Suriye’de oluşan güç dengeleri içinde bunun ne kadarını gerçekleştirebiliriz?
Bir noktadan sonra Esed’le iletişim kurmanın bile zafiyet olarak algılanacağı noktaya varılabilir.
Olay, sadece askeri birliklerimizin ateş gücü ile Esed’in kuvvetlerini kıyaslama noktasının çok ötesine geçmiş bulunuyor. Çok çok sıkıntılı bir durum.
Son söz: Şehitlerimize sonsuz rahmet, yaralılarımıza acil şifalar diliyorum.