Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

50 yılda Davos’ta ne değişti?

Dünya Ekonomik Forumu’nun ve Davos zirvesinin artık eskisi kadar etkili olmadığı, dünyanın gündemini etkileyecek sonuçlar üretemediği çok net görüldü.

50 yılda Davos’ta ne değişti?

Yeni Şafak Gazetesi yazarı Şahap Kavcıoğlu Davos adıyla bilinen Dünya Ekonomik Formu'nu mercek altına alıyor.

Davos toplantıları ilk olarak Cenevre Üniversitesi’nde işletme profesörü olan Klaus Schwab tarafından 1971 yılında başlatılmıştır. Ülke olarak o yıllarda bu toplantılara pek katılmazdık. Ta ki rahmetli Turgut Özal Başbakan olana kadar. Biz Davos toplantılarını, Özal’ın o yıllarda bu toplantılara katılımını iç politikada nasıl One Man Show’a çevirdiğiyle hatırlarız. Özal sonrası uzun yıllar gündemimizde pek olmayan Davos toplantıları, AK Parti iktidarıyla tekrar gündeme geldi. O zamanki Başbakanımız Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın 2009 yılında “One Minute” ve arkasından “bir daha Davos’a gelmem” çıkışıylaysa zirve yapmıştır. O yıldan beri gündemden yine düşmüş olan Davos, Hazine ve Maliye Bakanımız Berat Albayrak’ın gündemle ilgili değerlendirmeleri ve açıklamalarıyla bu yıl tekrar gündemimize taşındı.

Aslında, Davos toplantıları ilk olarak Avrupa Yönetim Forumu adıyla başlamıştır. Daha sonra 1987 yılında adı Dünya Ekonomik Forumu olarak değiştirilmiş ve uluslararası anlaşmazlıkları çözmek için iyi bir platform olmuştur. Davos toplantıları, dünya ekonomisine ilişkin konuların tartışıldığı belli başlı zirvelerden olsa da siyasi liderler ve iş dünyası temsilcilerinin bir araya gelip uluslararası sorunlara çözüm aradıkları bir platform olarak da kabul edilmiştir. Bu nedenle de siyasi liderler tarafından tarafsız bir platform olarak kullanılmıştır. Örneğin;

1987 yılında Ege Denizi’ndeki kıta sahanlığı meselesi sebebiyle Türkiye ve Yunanistan savaşın eşiğine gelmişken, Başbakan Turgut Özal ile Yunanistan Başbakanı Andreas Papandreou’nun burada bir araya gelmesiyle ilişkiler yumuşama sürecine girmişti.

1989’da Kuzey Kore ile Güney Kore bakanlık düzeyinde ilk toplantılarını Davos’ta gerçekleştirmişti.

Yine 1989’da, Doğu Almanya Başbakanı Hans Modrow ve Alman Şansölyesi Helmut Kohl, Almanya’nın birleşmesini görüşmek üzere Davos’ta bir araya gelmişti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 29 Ocak 2009’da Başbakan sıfatıyla katıldığı zirvede dönemin İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’in Gazze saldırılarını meşrulaştıran sözleri ve diplomatik sınırları ihlal eden davranışı karşısında “One Minute” (Bir Dakika) çıkışı ile gösterdiği tepki burada gerçekleşmiştir.

Ancak bu yılki toplantılar ve liderlerin görüşmeleri dünyanın içinde bulunduğu sorunlara ve sıkıntılara çözüm üretecek hiçbir açıklama ve tartışmaya sahne olmadı. Dünya Ekonomik Forumu’nun ve Davos zirvesinin artık eskisi kadar etkili olmadığı, dünyanın gündemini etkileyecek sonuçlar üretemediği çok net görüldü. Yine örneğin;

Pakistan Başbakanı İmran Han’ın Hindistan’da yaşanan Müslüman karşıtı gelişmelerin “Nazi Almanya’sıyla benzerlik gösterdiğini” söylemesine rağmen hiç dikkate alınmadı.

Korumacılık önlemleri ve ticaret savaşları nedeniyle küresel ticaret ve büyümede yaşanan daralmayla işini kaybeden binlerce insan ve aileleri hiç konuşulmadı.

Dünya Ekonomik Forumu’nun kurucusu ve CEO’su Klaus Schwab’ın “Nasıl bir Kapitalizm İstiyoruz” manifestosu yerine “Nasıl bir dünya istiyoruz?” diye bir manifesto hazırlansaydı daha iyi olurdu. En azından 50 yıldır değiştiremediğimiz vahşi kapitalizm, “Paydaşlar Kapitalizmi” olarak işlenirken, daha açık bir şekilde insanı merkeze alan bütün sistemlerin aslında tüm insanlar için olduğu vurgulanabilseydi.

Bugün, dünya nüfusunun neredeyse %50’si sefalet içinde yaşıyor ve bu sefalet dünyanın birçok yerinde giderek de artıyor. Çünkü sistem zengini koruyor. Zengin daha da zengin oluyor, bu da fakir insanların üzerinden gerçekleşiyor. Davos’ta fırsat ve gelir adaletsizliğinin azaltılması için yeni sistemler konuşulmalı idi.

Çocukların öldürülmediği, yaşadıkları evlerinden ve yurtlarından zorunlu olarak uzaklaştırılmadığı, her türlü eğitim ve sağlık imkanlarından yararlandırıldıkları bir dünyayı konuşsak nasıl olurdu? Keşke, Thunberg, Trump, Prens Charles veya başkaları biraz daha rengine, dinine, coğrafyasına ve ülkesine bakmadan insanı öne alan daha geniş çıkışlar yapabilselerdi.

Keşke, Greta Thunberg iklim değişiklikleri ile ilgili yaptığı o güzel konuşmasında Ege’de, Akdeniz’de batan botlarda ölen insanlardan, Aylan bebeklerden de bahsedebilseydi. Belki o zaman Avrupalı liderlerin yüzünde bir miktar mahcubiyet oluşurdu.



Anahtar Kelimeler: yılda Davos’ değişti?

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER