İndpendent Türkçew'den Ali Nusret yazdı...Hayvanlar için her saniye, bir 11 Eylül saldırısıdır.
Gerçekten öyle mi?
Amerikalı yazar ve hayvan hakları aktivisti Steven Best böyle diyor.
240 gün süren Avustralya orman yangınlarında ortaya çıkan acı tabloya bakıldığında Best, haksız da sayılmaz.
Modern zamanların en kötü yaşam felaketinde 34 insan öldü, 3 bin ev kül oldu.
Muhtemel insan hatasının ürünü bu dev yangının en çok etkilediği ise hayvanlardı.
Aylarca kontrol altına alınamayan yangını, yerinden yurdundan edilen insanlar ile hayvanları ve bilhassa alevlere esir düşen koalaları konuşup durdu dünya.
Tüm bunların yanında sevindirici gibi görünen bir haber vardı.
O da vombatların kahramanlığı.
Avustralya'nın güneydoğusunda yaşayan, boyları bir metreyi bulan, 25-30 kilo ağırlığındaki bu hayvanların, geride hayli kötü anılar bırakan yangında ne kahramanlık ettiklerini anlatmadan evvel öncesinde olup bitene kısaca bir bakmak gerek.
Yani şu ürkütücü rakamlara...
Doğal Hayatı Koruma Vakfı'na (WWF) göre 3 milyar koala, kanguru ve Avustralya'ya özgü hayvanlar mega yangınlarda kaybetti hayatını.
143 milyonu memeli, 2,46 milyar sürüngen, 180 milyon kuş, 51 milyon kurbağa 2019'da başlayan alevlerden etkilendi.
Sydney Üniversitesi'nin yaptığı son araştırma da bu rakamlara işaret ediyor.
Yangınlar henüz Avustralya ormanlarını sarmaya başladığında çevre bilimcilerin sarf ettiği "En az 1 milyar hayvan etkilendi" sözleri dikkate alınırsa, 2019 Eylül ayında başlayıp neredeyse bir yıl süren yangının bu kadar çok hayvanın ölümüne neden olduğuna aslında şaşmamalı.
Elbette hayvanları öldüren sadece yangınlar değil o yangınların neden olduğu dev tahribat.
Çoğunun yaşam alanı altüst oldu, yemek ve barınma ihtiyacından yoksun kaldılar.
NASA'nın, yangının henüz dördüncü ayında ortaya koyduğu tespite göre, 306 milyon ton karbondioksit atmosfere salındı, klişe deyişle "Ciğerlerimiz yandı", sadece uzak kıta değil koca dünyanın oksijene ihtiyacı var.
Karanlık Yaz'da Yunanistan kadar alan yandı
Avustralyalıların "Black Summer" yani "Karanlık Yaz" olarak andığı yangınlar, kurak bir bitki örtüsü ve hayvanlarından yoksun simsiyah bir düzlük bıraktı geriye.
Yangın 2020'nin mart ayında söndürüldüğünde ülkenin güneydoğusunda 11 milyon hektarlık alan kullanılamaz alan bırakmıştı.
Neredeyse Türkiye'nin yedide biri, Yunanistan'ın ise tamamının alevlere teslim olduğunu düşünün.
İşte ortaya çıkan tablo bu denli vahimdi.
Bu korkutucu manzarada birçok insana göre korkusuzca arz-ı endam edenler ise vombatlar oldu.
Tünel kazma uzmanı hayvan: Vombat
Vombatlar bir nevi yer altı dünyasının mimarları.
Yangınların etkili olduğu alanlarda diğer hayvanları kendi kazdığı tünellere yönlendirip kurtardıklarına ilişkin rivayetler sosyal medyada çokça paylaşıldı.
Hemen her paylaşımın altında yazan alevlerle savaşın kahramanı olduklarıydı.
Hatta kimileri insanların onlardan öğreneceği çok şey olduğunu bile söyledi.
Gerçek şu ki; vombatlar 90 metrelik, yirmiden farklı girişi olan tünelleri inşa edebilme becerisine sahip.
Yangın esnasında arama kurtarma çalışmalarına katılan görevliler, vombatların diğer hayvanların yangından kurtulması için önemli rolü olduğunu söylüyor.
Zira söz konusu tünellerde yeryüzüne göre sıcaklık hayli düşük.
Öyle ki; dışarıda hava 24 dereceyken tünellerde sıcaklık bir dereceye kadar inebiliyor.
Bunun anlamı yangından kaçmaya çalışan diğer hayvanlar için hayat kurtatan sığınaklar demek.
Vombatların açtığı bu yer altı yolları pek çoğu için barınma/bekleme merkezi oldu.
Kurtarma operasyonunda ter dökenler hiç yanmış vombata rastlamadıklarını, o tünellerden içeri tavşanların, sürüngenlerin ve hatta bir kangrunun bile girdiğine tanıklık ettiklerini ifade ediyor.
Vombat bakıcısı John Creighton, National Geographic'e verdiği röportajda, ocak ayında ormanlık alana çıktığında dışarıda birçok yaralı ve ölü hayvan görmeyi beklediğini; fakat dışarı çıktığında kazdıkları tünellerin başında sessizce oturan vombatlardan başka bir hayvana rastlamadığını söylüyor.
Gerçekten diğer hayvanlara yol gösterdiler mi?
Peki ya vombatların diğer hayvanları yönlendirmesi?
İşte bu neredeyse imkansız.
Yani sosyal medyada "hikaye edilen" kısım aslında tam olarak bu.
Vombat Vakfı yöneticisi Jackie French anlatıyor:
"Bu hayvanlar çok dar görüşlüdür. Genellikle önlerinde ne olduğuna ve neyin önemli olduğuna odaklanırlar. Tıpkı yiyecek gibi. İşte bu sebeple diğer hayvanları yuvalarına götürmeleri çok güç. Zaten doğadaki diğer hayvanlar da vombatların yönlendirmesine ihtiyaç duymayacak kadar akıllılar. Yani vombartların inşa ettiği tünellerin varlığını bilip, kendilerine sığınak arayacak kadar zekiler."
Yine de ortada bu denli ağır kayıp olmasına karşın Avustralya’da kurtarılan pek çok canlı türü yaşamlarını vombatlara borçlu.
Hükümete "küresel Isınma" davası...
Bazı insanlar ise başka borçların da derdinde gibi görünüyor.
Bu vahim tabloya içerlenen Kathleen O'Donnell onlardan biri.
22 Temmuz'da Avustralya hükümetine küresel ısınmanın beraberinde getirdiği riskleri göz ardı attığı için dava açtı.
23 yaşındaki genç öğrencinin açtığı davada Avustralya devlet tahvili satın alan yatırımcıların, Avustralya'nın borcunu geri ödemesini zorlaştırabilecek iklim değişikliğinden kaynaklanan risklerden haberdar edilmesi gerektiği; ancak bunun yapılmadığı öne sürülüyor.
Halbuki portföy 2050 yılına kadar net sıfır karbon emisyonu taahhütlerini taahhüt ediyordu.
Kısacası genç öğrenci "İklim değişikliği sebebiyle yangın öngörülebilirdi ama bizi uyarmadılar, para yatırdık tanzim edin" diyor.
Tanzim edilemeyecek olan ise muhtemelen yine insan hatası yüzünden hayatını yitiren milyarlarca hayvan ve doğanın geldiği nokta.
Kuraklıkların yaşanacağı alanlarda meydana gelmesi artık normal olan bu korkutucu yangınlar, iklim değişikliğiyle birlikte sadece doğal alanlarla sınırlı kalmayacak.
İnsan yerleşimlerini de içine alıp mega boyutlara ulaşacak.
Avustralya'da olduğu gibi alevlerin yüksekliği 70 metreyi aşacak, bir ülke kadar orman yanacak.
Hesap kitaba dökülünce son örnekte olduğu gibi 1,4 milyar dolarlık belki de daha fazla maddi zarar beraberinde gelecek.
Ve tüm bunlar olurken insanlık yine kendine sıradışı kahramanlar aramayı sürdürecek.
Öyküyü öyle ya da böyle, bir şekilde devam ettirebilmek için...
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.