Tarih: 18.09.2022 14:43

3 buçuk saniye

Facebook Twitter Linked-in

Özellikle uzun süren salgın döneminde farkında olmadan yeni bir alışkanlık edindik.

Yasaklar ve Kovid19 korkusu yüzünden dışarı çıkamayınca internet üzerinden alışverişe yöneldik ve bu eğilim zamanla alışkanlığa dönüştü.

Acil ihtiyaçları anlık gidermek amacıyla verilen internetten siparişler bugün ekmekten yumurtaya, sütten peynire ve meyve sebzeye kadar günlük alışverişlere dönüştü.

Kargo taşıyıcısı motorların ve kargocuların sesi, artık her apartmanda günde en az bir kere duyuluyor.

**

Bugün özellikle büyük şehirlerde genç kuşak ne ihtiyacı olursa olsun alışverişe gitmiyor.

Cebinden telefonunu çıkarıyor, ekranda marketleri ve mağazaları geziyor ve internet üzerinden siparişini veriyor, kredi kartıyla ödemesini yapıyor ve evine gidip siparişi bekliyor.

Vatandaşın alışveriş anlayışı dijitalleşirken şirketler de buna yönelik olarak değişti, dijitalleşti.

Bakkallar bile mahallede ürünlerini iki kapı ötedeki müşterinin ayağına götürüyor.

Bu işten zarar edenler isimleri çok ünlü büyük alışveriş zincirleri oldu.

Yerel marketler bu işten karlı olanlar tarafında yer alıyor eğer internet üzerinden satış yapıyorsa.

Çünkü internet üzerindeki uygulamalarda hangi ürün hangi markette ucuzsa vatandaş alışverişini oradan yapıyor.

Yeni dijital ticari düzen bu şekilde kuruldu.

**

Ekonomik değişimlerle birlikte Türkiye’de ayda bir ya da iki kez büyük marketleri ziyaret eden ve toplu alışveriş yapan vatandaş artık haftalık hatta günlük/anlık alışveriş yapıyor.

Yani en iyi fiyatı buldukları anda ürünleri satın alma eğilimine giriyor. Piyasadaki promosyonları yakından takip eden ve fiyat hassasiyeti yüksek alışverişçi profilleri hızla yaygınlaşıyor.

Bu durum indirim marketlerinin tüm Türkiye’de hızlı aksiyon alabilmesine sebep oluyor.

Planlı alışveriş özellikle içecek ve atıştırmalık kategorisinde çok azalmış. Market ürünleri anlık tüketim için anlık kararlarla satın alınıyor.

**

Bir markette alışveriş yapan vatandaşın raf önünde karar verme süresi 3,5 saniyeye inmiş. Aynı hız internet üzerinden alışverişlerde de mevcut.

Cinnetlerle yaşanan aile dramlarının çokça yer almakta olduğu televizyon haberlerine bakarsak, insanların ölümle yaşam arasında bir karar verirken de 3 buçuk saniyeden fazla düşünmediğini anlıyoruz.

Hız ve haz dünyasında her türlü ‘hız’ ve ‘haz’ların doruk noktalarında dolaşılan bir zaman dilimindeyiz.

**

İnsanı düşünemeyen bir tüketiciye dönüştürdü bu sistem.

Vatandaşın yerine yazılımlar düşünüyor artık ama senin egonu da ihmal etmiyor.

Her olayda verdiğin kararı kendi özgür iradenle aldığını zannediyorsun.

Karar mekanizmasını çalıştırmaya gerek bırakmıyor zaten internetteki uygulamalar.

“Sen düşünme, biz senin için en uygun olanını buluyoruz” diyor sistem.

Hem beyni hem de bedeni tembelleştiren bir ekonomik sosyal ve küresel sistem bu.

Yakın gelecekte tavuk çiftliklerinde kanatlarını ve ayaklarını kullanmadan önüne verilen antibiyotik yemlerle habire yumurtlatılan piliçler gibi olacağız muhtemelen.

Geleceğin hastalıkları da obezite ve şişmanlık olacak. Bundan kurtulmanın ürünlerini de yine buna sebep olan küresel şirketler bulacak

İnsanlık tarihi boyunca kutsal olarak görülen ana kavramını bile bakıcı anne olarak ticarileştiren ve meşrulaştıran, insanı kademeli olarak yok edecek kadar güçlü, çok sinsi ve tehlikeli bir sistem bu.

**

“Dünya ile hesaplaşmanızda mağlup olmamak için yalnızca bir yol vardır. Bu kesin olmasa da mümkün olan tek yoldur. O da şudur” diyor Aliya İzetbegoviç hapishane notlarında;

“Sizinle dünya arasındaki güç oranını kendi lehinize çevirin. Her biri sizden güçlü ve ağır olan binlerce şeyi değiştirmek ve taşımak yerine, dünyanın üstesinden gelmek için kendinizi güçlendirin.

Bunu yapabilirsiniz. En azından bunu yapmak sizin elinizde.

Dünya kocaman ve yenilmezdir. Yürüyeceğiniz tüm yollara deri döşeyemezsiniz ama ayağınızı deriyle örtebilirsiniz. Bu dünyaya ve içinde bulunduğunuz duruma hükmetmenin tek yoludur.

Dışarıdaki soğuğa dayanmanın en iyi yolu kan dolaşımınızın çalışması yani vücudunuzun ürettiği, içeriden gelen sıcaklıktır. Tek gerçek çözüm budur.”




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —