Zeytin Dalı Harekâtı, sadece Türkiye´nin güvenliğini ve bütünlüğünü tehdit eden küresel aktörlere ve bölgesel unsurlara karşı gerçekleştirilen bir harekât değil.
Zeytin Dalı Harekâtı, aynı zamanda, hem Türkiye´nin hem de medeniyet coğrafyamızın istiklâlini sağlama, istikbalini sağlama alma adımının başlangıç noktasıdır.
TÜRKİYE, EMPERYALİSTLERLE SAVAŞIYOR!
Fırat Kalkanı´yla başlayan Zeytin Dalı Harekâtı´yla yeni bir aşamaya ulaşan bu girişim, Türkiye´yi dışardan ve dışarının desteğiyle içerden tehdit eden -darbe, terör, kaos çıkarma, ülkeyi iç-çatışmanın eşiğine sürükleme vesaire gibi- girişimlerin püskürtülmesi mücadelesidir.
Türkiye, emperyalistlerle savaşıyor asıl.
Bütün örgütler, yalnızca maşa burada.
Türkiye´nin emperyalistler tarafından içerden ve dışarıdan kuşatılma, durdurulma ve karıştırılma saldırılarını püskürtme, gerçek anlamda istiklâl ve istikbaline kavuşma mücadelesi veriyor Türkiye...
28 ŞUBAT VE 15 TEMMUZ: TÜRKİYE´NİN
İSLÂMÎ OMURGASINA VURULAN DARBELER!
15 Temmuz süreci, 28 Şubat sürecinin uzantısı, son derece karmaşık, sinsi ve postmodern bir saldırılar dizisidir.
15 Temmuz´da yaşadığımız hâdise, bir darbe girişimi değildi sadece.
Türkiye´nin kendi kaderini kendisinin belirleme girişimlerinin sona erdirilmesi için başlatılan ve Türkiye´ye diz çöktürünceye kadar çeşitli şekillerde sürdürülmesi planlanan kapsamlı, çok yönlü, çok cepheli bir saldırılar dizisinin en ürpertici ayağıydı.
28 Şubat süreciyle, zihnen Batı´ya bağımlı olan, Türkiye´nin İslâmî bir yörüngeye kaymasını önleme sürecinde sömürgecilerin kapıkulu veya garantörlük rolünü çok iyi oynayan laikçilerle, Türkiye´nin güçlenen İslâmî omurgasına büyük bir darbe vuruldu.
28 şubat süreci, sürgit güçlendiği gözlenen, orta ve uzun vadede Türkiye´nin Batı´dan zihnen ve fiilen kopmasına yol açacağı, kendine gelip bir medeniyet fikri geliştirerek Türkiye´nin ve coğrafyamızın kaderini bölge ülkeleriyle birlikte belirlemeye başlayacağı düşünülen bu ülkenin İslâmî omurgasının içerden, laikçi elitler üzerinden felç edilmesi girişimiydi.
28 Şubat sürecinin, Türkiye´nin İslâmî omurgasına büyük darbe vurduğu, İslâmî kesimleri sekülerleştirme sürecinde gözardı edilemeyecek ölçüde başarılı olduğu su götürmez bir gerçek.
Yine 28 Şubat sürecinin, beyinsiz ya da hâin laikçilerin marifetiyle, İslâmî duyarlıkları yüksek Güneydoğu halkının İslâmî duyarlıklarını bastırarak, dolayısıyla etnik kimliği kaşıyarak laik PKK´nın önünü açtığı da apaşikâr bir gerçek.
Ama 28 Şubat süreci, bütün zaaflarına rağmen bu toplumun İslâmî bir geleceğe doğru -iyi kötü- yürüme girişimini durduramadı.
Altını çizerek söylüyorum: 28 Şubat süreci, laikçi elitlerin, bir irtica tehlikesi heyûlası icat ederek toplumun İslâmî duyarlıklarına ve İslâmî omurgasına darbe vurma girişimiydi.
15 Temmuz ise, Türkiye´nin İslâmî yörüngesini bulması, zamanla, sömürgecilerin bölgeden uzaklaştırılması yolculuğunun FETÖ maskesiyle vurulması ve durdurulması savaşıdır.
FETÖ, bu süreçte, tam bir karartma operasyonudur. Maskedir.
O yüzden, öncelikli olarak, FETÖ maskesi kullanılarak, bu toplumun bin yıllık ruh köklerini -iyi kötü- yaşatan, geleceğe taşıyacak olan tarikatler ve cemaatler hedef tahtasına yatırılıyor.
İkinci olarak, PKK, DAEŞ ve diğer bütün terör örgütleri kullanılarak Türkiye´nin dışardan ve içerden kuşatılması amaçlanıyor.
Üçüncü olarak, Türkiye´nin güney hattına, giderek bütün bir Arabistan Yarımadası´na İran yerleştiriliyor; böylelikle hem özelde Türkiye dışardan terör örgütleri ve İran tarafından kuşatılıyor hem de genelde İran´ın Arap dünyasını kuşatmasının önü sonuna kadar açılıyor...
ZEYTİN DALI: 3 KATMANLI YARMA HAREKÂTI...
İşte Fırat Kalkanı´yla ?ön-denemesi? yapılan Zeytin Dalı Harekâtı, bütün bu saldırılara karşı başlatılan çok amaçlı bir yarma harekâtı işlevi görüyor.
Bu yarma harekâtının üç temel hedefi var:
Birincisi, başta ekonomi olmak üzere ülkenin kaderini şekillendiren sivil ve askerî oligarşiye, teknokrasiye, akademyaya, düşünce, kültür, sanat ve medya dünyasına yön, şekil ve çeki düzen veren elitler, bu ülkenin ruh kökleriyle kavgalı olan elitler hâlâ.
?İpler? henüz bu ülkenin has çocuklarının elinde değil tam olarak.
Zeytin Dalı Harekâtı, ?ipler?in tam olarak bu ülkenin has çocuklarının eline geçmesinin zeminini oluşturacak inşallah.
İkincisi, bu laikçi, yabancılaşmış elitlerle açık veya örtük şekillerde iş tutan, onlara bel bağlayan, 12 Eylül darbesi için ?our boys have done it? (bizim çocuklar başardılar!) diyecek kadar fütursuzlaşan emperyalist güçlerin Türkiye´yi içerden karıştırma, dışardan kuşatma girişimlerine karşı başlatılan bir yarma harekâtıdır.
Üçüncü olarak, emperyalistlerin açıkça maşa olarak kullandığı, Türkiye´yi her bakımdan tehdit eden terör örgütlerine karşı gerçekleştirilen bir yarma harekâtıdır Zeytin Dalı.
Bu yarma harekâtı, sonuç alınıncaya kadar sürecek...
Türkiye, ülkenin yürüyüşünün önünde takoz gibi duran iç ve dış engelleri ortadan kaldıracak, hem bizim tarihî yürüyüşümüz başlayacak hem de bizim ayağa kalkışımız bölge ülkelerinin de toparlanmasının, ayağa kalkmasının fitilini ateşleyecek biiznillah...
KUCAKLAYICI BİR DİL VE STRATEJİ
O yüzden bu meselenin aslâ siyasete malzeme yapılmaması gerekiyor. Toplumun bütün kesimleri, bu harekatı destekliyor zaten.
İkinci olarak da, toplumun kenetlenmesi, bunun için de özellikle Erdoğan´ın bütün kesimleri kucaklayacak bir dil ve strateji geliştirmesi hayatî önem arzediyor.
Böylesi bir dil ve strateji, bu konudaki çatlak seslerin kabak gibi ortaya çıkmasını ve toplum tarafından mahkûm edilmesini sağlayacaktır. Vesselâm.