27 MAYIS VE DARBE KÜLTÜRÜ

28 Şubat sürecinin kudretli generali İsmail Hakkı Karadayı ve onun izinden gidenler dahil, süreci yürüten asker ve sivil aktörlerin tutumları, Türkiye’deki darbe geleneği üzerinde önemle durmayı gerektirmektedir

27 MAYIS VE DARBE KÜLTÜRÜ

Yusuf Yavuzyılmaz yazdı;

28 Şubat sürecinin kudretli generali İsmail Hakkı Karadayı ve onun izinden gidenler dahil, süreci yürüten asker ve sivil aktörlerin tutumları, Türkiye’deki darbe geleneği üzerinde önemle durmayı gerektirmektedir. Karadayı’nın zamanın başbakanı Erbakan ile yaptığı görüşmenin resmi basına yansımıştı. Bu tutum aslında darbeci zihniyetin kodlarını okumak bakımından son derece önemlidir. Karadayı’nın Erbakan’a direktif verir gibi konuştuğu bu resim onu ve yaslandığı militarist zihniyet dünyasını çok iyi tanımlıyor. Atanmış ve hükümetin emrinde olması gereken bir bürokratın başbakana yaramaz bir çocuğu hesaba çeker gibi konuşuyor olması, Türkiye’de askeri bürokrasinin konumu açısından dikkat çekici olmuştur. Kuşkusuz bu hareketiyle o, asıl kudretin kendisinde olduğunu hatırlatıyor. 

27 Mayıs darbeci militarist faşizminin ürettiği bir zihniyet uzun yıllar Türk siyasetinin üzerine çöktü. Darbecilerin çoğu, artık her faninin varacağı mutlak ve zerre miktar hata yapılmayan bir yargılayıcının önünde. Binlerce insanin zulüm görüp gözyaşı dökmesine neden olmanın bedelini ödeyecekler. Darbecilerin suçu çok büyük ve dosyaları kabarıktır.

Siyasal açıdan darbeciler, militarist faşizmin samimi bir temsilcileridir. Darbeciler, Atatürk ilke ve devrimlerinin ve Kemalizm’in savunucusu olarak tanımlıyorlar kendilerini. Kemalizm’i kendi görüşleri doğrultusunda araçsallaştırarak kullanıyorlar. Bu yüzden buna muhalif olarak konumlandırdıkları herkesi düşman görüyorlardı.  Darbeciler kendilerini Kemalist olarak tanımlayabilir; ama asla demokrasi, hukuk, özgürlük ve halk iradesi taraftarı olarak tanımlayamaz. Demokrasi, halk iradesi gibi kavramlar sözlüklerinde yoktur. Çoğu ömrünü verdiği kavgayı kaybetti. Sosyoloji ideolojiyi yendi. Ancak yine de darbeciler,  27 Mayıs faşizminin açtığı yolda samimi bir şekilde yürüdüler ve yürümeye devam etmektedirler.

Menderes'in alçakça darbe ile indirilmesinin ardında CHP, üniversiteler, yargı, barolar ve darbeci askerlerin işbirliği vardır. Kuşku yok ki 27 Mayıs darbesinin arkasında CHP ve ona bağlı sivil güçlerin varlığı demokrasi açısından büyük bir talihsizlik, aynı zamanda açık bir gerçekliktir.

Bunu darbe sonrası askerlerin tavırlarından açıkça anlamak mümkündür. 27 Mayıs: Sol ve sağ militarist darbeci zihniyetin halk iradesini alçakça çiğnediği tarih olarak kayıtlara geçmiştir.

27 Mayıs' tan 28 Şubat'a, oradan 15 Temmuz’a darbeciler, “İrtica” adı altında İslam’ın kadim değerlerini hedef aldılar. Darbeciler Cemil Meriç'in deyimiyle Hira dağının değil, Olimpos Dağı’nın temsilcileriydi.

28 Şubat, bu toprakların kadim değerlerine düşmanlık bakımından, 27 Mayıs ruhunu en iyi yansıtan darbedir. Açıkça blirtmek gerekir ki, eşitlik ve özgürlüğü izlediğini savunan Türk solu da darbe karşısında sınıfta kalmıştır. Deniz Gezmiş ve radikal Türk solu, 27 Mayıs darbesini, İlerici Kemalist darbe olarak görüp desteklemiştir. Temel amaçları ordu ile kol kola girip cici demokrasi dedikleri gerici güçlere karşı devrim yapmaktır. Onun için radikal sol, yerli değildir.

Radikal sol, darbeci, militarist ve İslam karşıtı olarak bu topraklarda kök salmaya çalıştı. Bu özellikleriyle marjinal kalmaya ve terörize olmaya mahkumdu; öyle de oldu.