Kemalist sistem darbeciliğini, Osmanının modern döneminde vukubulan ve ihtilalci mantığın itelemesiyle kendine zaman ve zemin bulan bir vasatta yer bulan İttihatçılardan cevraldığı darbeci geleneği kendi tarihi bıoyunca sürdürmeye çalışmıştı.
İşte doksan küsur yıllık Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca lağvedilen 1.meclisten buyana, özellikle de Kemalist sistemin yıpranmaya yüz tutuuğu altmışlı yıllarla birlikte, Kemalistkarakterli askeri darbelerin aratarak devam etiği görülmektedir. Hangi ideolojik saikle yapılmış olursa olsun ve darbe sonrasında hangi toplumsal, siyasi, din/mezhebin yararına olursa olsun, yapılan bu darbelerin milletin iradesini yok ettiği ve vesayeti alabildiğine alenileştirdiği de ooranda görülecektir.
Yapılan darbeler aynı zamanda seçilmiş iktidarlara yönelik kurulan kumpaslarla belirginlik kazanmaktaydı. Ki, seçilmiş meşru iktidara kurulmuş kumpaslardan biri de 27 Nisan bildirisiydi. Bir sürecin temel taşlarından olan bildiri, ilk defa bir hükümetin karşı koyması ile savuşturulmuştu.
Bir gazetenin Ankara temsilcisi, o günün akşamında, ikidir, makam aracıyla Genelkurmay Karargâhı´nın önünden geçme ihtiyacı hissetmişti. Karargâhta ne olup bittiğini anlamaya çalışıyordu. Onun öncesinde savunma muhabirini görevlendirmiş ancak bir netice elde edememişti. Kendisi de emekli asker olan Ankara temsilcisini tedirgin eden, haber kaynağından gelen ?Genelkurmay´daki çalışmaların bitmediği, komuta katındaki ışıkların yandığı ve bir çalışmanın olduğu? bilgisiydi. Muvazzaf devre arkadaşları da bu bilgiyi teyit ediyordu: ?Komutanın karargâhta olduğunu ve çalıştığını belirttiler.? Kaynakları, komutanın bir bildiri yayımlayacağını da ifade ediyorlardı.
Türkiye Gazetesi Ankara Temsilcisi Nuri Elibol, o gece kuvvetle muhtemel Karargâh kaynaklı bir hareketlenmenin olacağını düşünüyordu. 27 Nisan e-bildirisi, o akşam, gece yarısına az bir süre kala böyle çıkmıştı ortaya. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan´ın haberdar olur olmaz bildiriye ilk tepkisi ise, yakın çevresinden öğrendiğimize göre, ?Gerekirse tankların üzerine çıkarım.? şeklinde olmuştu.
O günlere nasıl mı gelinmişti? Eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu; Turgut Özal, Süleyman Demirel ve Ahmet Necdet Sezer´in cumhurbaşkanı seçilmesi sırasında hiç aranmayan bir ?hukuk´ icat etmiş, Meclis´te 367 milletvekilinin bulunmasının şart olduğunu ortaya atmıştı. Kanadoğlu´nun 28 Aralık 2006´da heybesinden çıkardığı fikrin amacı, 16 Mayıs 2007 tarihinde görev süresi dolacak Cumhurbaşkanı Sezer´in yerine Köşk´e çıkacak yeni ismin ?karşı taraftan biri´ olmasını engellemekti.
Kanadoğlu´nun icadı, barikatlardan sadece biriydi. Sürecin başlangıcını biraz daha geriye, 17 Mayıs 2006´da, Türkiye´de kaos oluşturmak üzere Danıştay´a yapılan saldırıya kadar götürmek de mümkündü. Ondan bir iki hafta daha geriye, mayıs ayı başına geri döndüğümüzde, 2007 yılı dâhil, yaşanacakların ipucu apaçık ortadaydı neredeyse. Orada ne mi olmuştu? İlhan Selçuk, 2006 yılının mayıs ayı başında, Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer´le bir görüşme yapmış ve 8 Mayıs 2006 tarihli imzasız başyazısını o görüşmeye ayırmıştı.
Köşede, dikkatli gözler tarafından kayıt altına alındığında, Türkiye´nin geleceğine dair çok net ipuçları vardı. Selçuk, aynen şunları yazmıştı: ?2007´ye doğru Türkiye Cumhuriyeti büyük bir sınav yaşayacak ve gerilimden geçecek gibi görünüyor.? Ancak, Ertuğrul Özkök, Selçuk´un yazısının yeterince dikkat çekmediğini düşünmüş olacak ki, bir gün sonra yazıyı Hürriyet´teki gündemine taşıyacaktı: ?Cumhurbaşkanı Sezer, Erdoğan veya Arınç´ın Çankaya´ya çıkmasının önünü kesecek bazı girişimlerde mi bulunacak? (?) Cumhurbaşkanı Sezer ile İlhan Selçuk´un baş başa görüşmesinde nelerin konuşulduğunu doğrusu çok merak ediliyordu, doğrusu?(1)
Bildiri
27 Nisan gece yarısına az bir zaman kala resmi internet sitesi üzerinden yapılan açıklamada adaylık süreci ile 23 Nisan öncesi yurdun birçok yöresinde laiklik karşıtı ve din bezirganlığı olarak nitelendirdikleri olayların gelişiminin vahim derecede olduğu ve bunun rejime meydan okuma olarak değerlendirilmesi gerektiği yer almış, bununla birlikte TSK´nın yasalar ile kendine düşen görev ve yetkileri kullanmaktan çekinmeyecekleri de dile getirilerek dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt 2009 yılında katıldığı bir TV programında bu internet açıklamasının kendisi tarafından yazıldığını [13] fakat bunun bir muhtıra olmadığını söylemiştir.
Bildiri Süreci
Türkiye Cumhuriyeti´nin 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer´in görev süresinin Mayıs ayında dolacak olması sebebi ile başlayan Cumhurbaşkanı seçimi ile ilgili olarak özellikle anamuhalefet Partisi CHP´nin Türkiye´nin tepedeki üç makamın daMilli Görüşçü olmaması ve Cumhurbaşkanı´nın tüm partilerin uzlaşısı ile seçilmesi gerektiği düşüncesine birçok sivil toplum kuruluşu(5) ve (Cumhurbaşkanı´nın TSK´nın başkomutanı sıfatı taşıdığı gerekçesi ile) müdahil olması, bu görüşlere AK Parti ve diğer sivil toplum kuruluşları tarafından itibar edilmemesi, ülkede gerginliği tırmandırmıştır.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt 12 Nisan´da Cumhurbaşkanı´nın Türk Silahlı Kuvvetleri´nin Başkomutanı olması sıfatı ile bu seçimlerin kendilerini de yakından ilgilendirdiğini belirtmiş ve seçilecek Cumhurbaşkanı´nın cumhuriyetin temel ilke ve kuralları ile Atatürkçülüğün gereklerine özde bağlı olması gerektiğini beyan etmesine ve birçok sivil toplum kuruluşu tarafından organize edilen 14 Nisan Cumhuriyet Mitingi´nin netice vermemesi sonucu süreç doğal olarak başlamıştır.
AK Parti Merkez Yönetim Kurulu Erdoğan´a seçimle ilgili tam yetki vermişti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı adayını belirlemek üzere AK Parti içerisinde ağırlığı olan ve Milli Görüşçü olarak anılan TBMM Başkanı Bülent Arınç ile yaptığı görüşmeler sonucunda, sunduğu birkaç isimden hiçbirinin istenmemesi ve Arınç´ın ya kendisinin ya da Abdullah Gül´ün olmasını istemesi sonucu (6) Abdullah Gül´ü aday ilan etmiştir.
Etkileri
Hükümet bildiriyi üzerine almış ve hükümet sözcüsü Cemil Çiçek ertesi gün bir basın açıklaması yaparak hükümetin de laiklikten yana olduğunu bildirmiştir. Hükümet alışılmadık bir şekilde, daha önceki askeri müdahalelerin ardından hükümetlerin takındığı tavırların aksine muhtırayı sert bir tepkiyle karşıladı. Cemil Çiçek konuşmasında Genelkurmay Başkanı´nın resmi olarak Başbakan´a bağlı olduğunu, görevleri itibarıyla Başbakan´a karşı sorumlu olduğunu belirtti.(7)
Eski Cumhurbaşkanı ve 12 Eylül darbesini yapan Kenan Evren ordunun gerek gördüğü için böyle bir açıklama yapmış olduğunu ve bunun görevi olduğunu belirtmiştir
Mecliste temsil edilen CHP, ANAP, DYP, HYP, SHP ile TBMM´de sandalyesi olmayan DSP, MHP, İP liderleri erken seçim kararı alınarak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yeni Meclis tarafından yapılması gerektiğini basın açıklamaları ile belirtmişlerdir. Ancak hükümet böyle bir yolu tercih etmediklerini ve seçim sürecinin devam edeceğini açıklamışlardır. Abdullah Gül ise adaylıktan çekilmeyeceğini açıklamıştır.
TBMM´de 27 Nisan 2007 tarihinde yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimi 1. turunda toplantı yeter sayısı olan 367 sayısına ulaşılamadığı gerekçesiyle CHP tarafından Anayasa Mahkemesi´ne yapılan itiraz başvurusu 1 Mayıs 2007 tarihinde haklı bulunarak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin 1. turu iptal edilmiştir. Bu gelişmeler üzerine Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 24 Haziran ya da 1 Temmuz tarihinde erken seçime gidileceği açıklaması yaptı.(8)
Ayrıca, 1973 ve 1980´de olduğu gibi askerlerin Cumhurbaşkanlığı sürecine artık müdahil olmalarını engellemek için, Anavatan Partisi´nin teklifi TBMM tarafından kabul edilerek Anayasa değişikliği yapıldı ve bundan sonra Cumhurbaşkanlarının 5 senede bir doğrudan halk (cumhur) tarafından seçilmesi kabul edildi. Dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ve CHP itiraz ettikleri için bu değişiklik referandum ile halkoyuna sunuldu ve %68 oy oranı ile kabul edilerek kesinleşti.
Dönemin gazete haberlerinden başlıklar?
Dönemin Türkiye ulusal basın internet sitelerinde konuya ilişkin ilk haber başlıklarından ?darbe yanlısı´ başlıklardan örnekleri şöyle sıralayabilirdik; ; Zaman:Genelkurmay´dan laiklik açıklaması Hürriyet: Genelkurmay´dan çok sert açıklama], Milliyet: Genelkurmay´dan çok sert açıklama [26], Sabah: Genelkurmay´dan gece yarısı bildirisi Star: Genelkurmay´dan açıklama Vatan: TSK´dan muhtıra gibi açıklama
Birde, darbe karşıtı olan ve İslamcı duruşula bilinen Yeni Şafak: gazetesinin ?Genelkurmay geceyarısı açıklama yaptı? başlığı öne çıkmaktaydı.
Arıca 27 Nisan e-muhtırası sonrasında, Gülen ?fETÖ- grubuna ait Zaman gazetesinin ?Hayırlı Olsun? manşeti ile, İslamcı cenahı temsl ettiğini bildiğimiz ve gördüğümüz Akit Gazetesinin Fetullah Gülen´e atfen manşetine çektiği haberin başlığı olan ?Gülen, Hükümet Gitsin!? ifadesi kimin darbe yanlısı, kiminde darbe karşıtı olduğunu açık bir şekilde ortaya koyuyordu?
Konu ile ilgili laik?cenahtan ?bazı´´ yorumlarından örnekler?
CHP Parti Sözcüsü Mustafa Özyürek (Muhtıranın yayınlanmasından hemen sonra NTV´ye telefonla bağlanarak): ?Tabiî bu bir muhtıradır. Hükümetin bunun gereğini yerine getirmesi gerekir.?
CHP Genel Başkanı Deniz Baykal (Muhtıradan sonra verdiği ilk röportajında): ?Bu tablonun değişeceğini meydanlar gösterdi. Müdahaleye uğrayan yönetimlere halk sahip çıkmadı. Halkımız devlet organlarıyla çatışanlara sahip çıkmaz. Bu ortamda mağduriyet yok dayatma var. Anayasa Mahkemesi 367 kararını onaylamazsa ülke çatışmaya gider.?
Nur Serter (Muhtıradan bir gün sonra Çağlayan´daki Cumhuriyet Mitingi´nde yaptığı konuşma): Genelkurmay Başkanı´na ?memur? diyen bir zihniyete karşı Türk Silahlı Kuvvetleri´nin önünde, şanlı ordumuzun önünde saygıyla eğiliyoruz. Türk ordusu çok yaşa. Türk ordusu, 27 Nisan´da bizim sesimizi duymuş, bizim sesimize sahip çıkmış, demokrasiye sahip çıkmıştır. 27 Nisan´da Türkiye Cumhuriyeti´nin gerçek iradesine sahip çıkmıştır.
TÜSİAD Başkanı Arzuhan Doğan Yalçındağ: ?AKP toplumda git gide artan ve TÜSİAD´ın da paylaştığı laik rejimi koruma kaygısını yeterince dikkate almıyor. Genelkurmay Başkanlığı´nın açıklamasıyla yaratılan fiili durum demokratik teamüllere uygun değil. Laikliği ve demokrasiyi korumak için bir an önce genel seçimlere gidilmeli.?
Ertuğrul Özkök (Hürriyet): ?Demokrasi kaygısıyla, sadece askeri eleştirmek, ne adil, ne yararlı, ne de sonuç verici bir girişim olacaktır. Çünkü o bildiride savunulan görüşler, toplumun önemli bir bölümü tarafından paylaşılmaktadır.?
Yılmaz Özdil (Dönemin Sabah gazetesi): ?Hâlâ deniyor ki, bundan sonraki adım ne olur? Bundan sonraki adım, tank olur. Gücüm var diye dayatırsan, gücü olan sana dayatır.?
Ural Akbulut (Eski ODTÜ rektörü): ?Bu ikinci 28 Şubat´tır TSK her şeye rağmen soğukkanlı davranmıştır.?
Fikret Bila (Milliyet): ?TSK, türbanın ve temsil ettiği zihniyetin Çankaya´ya çıkmasına karşı ilkesel bir duruş sergilemiştir. ?
Emekli Orgeneral Tuncer Kılınç: ?Kamuoyuna bilgi veriliyor ve bunların gereği yapılmazsa istenmeyen şeylerin olabileceği mesajı verilmek isteniyor.?
Hadiseye yönelik oluşan tepkiler
Yabancı haber ajansları ise acil kodu ile üyelerine basın açıklamasını servis etmişlerdi. Avrupa Birliği´nin Genişlemeden Sorumlu Üyesi Olli Rehn, TSK´nın demokratik laikliğe ve demokratik değerlere saygı gösterdiğini ispatlaması için seçim sürecine karışmamasının gerektiğini söyledi(9)
Dönemin ABD Dışişleri bakanı Condoleezza Rice: "ABD Türkiye´nin demokrasi ve anayasal gelişim sürecini, dolayısıyla seçimle işbaşına gelenleri tam destekliyor. Cevabımız evettir, ABD de Avrupa Birliği´nin bu konuda Türkiye´ye verdiği destekle aynı pozisyondadır." şeklinde bir
açıklama yaptı(10)
Özgürlük ve Dayanışma Partisi genel başkanı Ufuk Uras ise "Muhtıraya Hayır! Sözde Değil, Özde Demokrasi İstiyoruz" başlıklı bir basın açıklamasında bulunarak Genelkurmay Açıklaması´nı eleştirdi. (11)
Basın açıklaması, Genelkurmay Başkanlığı web sitesinden yapılması nedeniyle esprili olarak "e-muhtıra" şeklinde anıldı(12)
Bülent Arınç bildirinin yayınlanmasından 4 yıl sonra katıldığı bir toplantıda yaptığı bir değerlendirmede "Sakın ha! Cumhurbaşkanını seçmeyin anlamında. Bize aba altından sopa gösteriyor. Kime, hükümete. Kime, Meclise. Hiç bir demokraside böyle bir müdahaleyi kabul etmek mümkün değil. Ama zannettiler ki ben böyle yazar, korkutursam onlar teslim olurlar. ´Hazır ol´ denildiği zaman hep baş üstüne diyen sivil iktidarla karşılaştı onlar" şeklinde demeç vererek, bildirinin müdahale niteliğinde olduğunu ifade etmişti. (13)
On yıl sonrasından 27 Nisan 2007´ye bakmak?
Laik oligarşik sistem karşısınd Müslüman kitleyi siyaset sahnesinde temsiliyeti üzerine aldığı görünen Refah Partisi´nin doksanlarda elde etiği görece başarılar laik sitemi ve yandaşlarını ürkütmüştü. Birde bunun yanınna, o da salt batıcı kulvarda bulunmasına rağmen, yapıp ettikleriylemevcut Kemalist sistemi korkuttuğu görülen Özal´a karşı yapılan sistemli saldırlar sonucunda doksanlı yılların örtülü darbe yılları olduğu konusunda hiçbir şek ve şüphe bulumamaktaydı?
Özal´ın ölümü/öldür(t)ülmesi sonrasında vukubulan 28 şuabt darbesinde, anlaşılan balans ayarı iyi yaplmamış olacak ki,2002 sorasında iktidarı alan ve bir daha iktidar elinden ?alınamayacak olan´ Ak Parti başarı elde ediyordu.
Bundan dolayı iktidar karşısında ?devleti´ temsil eden kurumsal güçlerle onların yarenlerinin hazırlanmaya çalıştıkları karşı çıkışlara olsı bir ivme kazandırma adına askeri bir muhtıranın, ?dışarıda bulunmalarına rağnen´ ?iktidar elitleri? tarafından mevcut iktidara veriliyordu.
Özal sonrasında, liberal çerçeveli özgürlükçü ortam ve buna bağlı uygulamaların, Batıcı olmalarına rağmen, Batının, dönemi açısından ? artık´´ farklılaştığını görmeyen, görmek istemeyen laik cephe, elbirliği etmişcesine, Özal´ın ölümü sonrasında,dönemi örtülü darbe olarak tesmiye deiyordu?
Ak Parti ile birlikte, kendinimerkezden alıkonulmuş olarak görmeleri sonucunda, oligarşik kurumlarla birlikte, mevcut iktidarın her tür icraatını vetolarla engellemeye çalışan sabık Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer´in uğraşılarına ek olarak, Cumhuriyet Başsavcılığı´nın Ak parti´ye yönelik açmış olduğu ?kapatma davası da 27 e-muhtırahsından güç alarak ortaya konuyorud.
Dönemin Genelkurmaybaşkanı sıfatıyla Yaşar Büüyükanıt´ın, iktidara yönelik ileri sürdüğü gerekçelerden belaldığı görülen Başsavcılığn, ödrdüncü kuvvet ?laik´ medya organlarından Ak parti alehhihe, çoğu da yalan, yanlış ve düpedüz iftiraya dayanan manşet haberlerini, kapatma konusunda delil olarak değerlendirmesi, komik, komik olduğu kadar da salt iftiraya dayanmaktaydı?
Gelecekte ne olacağı, bügünden bilinmez, ama dün(27 Nisan vb.) yapılmak istenen darbelere karşılık olarak, işi, toplumu germeden, sıkmadan, ama olması gerekeni ortaya koymaya çalışarak Ak Parti iktidarının 16 Nisdan sonrası oluşmasını umduğu ?yeni sistem´ eğer sağlam temellere dayandırılıra ve kurumsal kimlikleri yerli yerinde korur, kullanır ve değerlendirirse, darbe hatt-ı mailinden çıkmamız için bir gerekçe kalmaz diye düşünüyoruz?
KAYNAKÇA:
1).http://harbi-harbiye.blogspot.com.tr/2013/04/27-nisan-demokrasinin-direkten-dondugu.html
2).Anka Haber Ajansı, ´Baykal´dan Gül´e "süklüm-püklüm" benzetmesi´24 Nisan 2007 13:43:28 GMT Önbellek görüntüsü29 Nisan 2007
3).25 Nisan 2007 29 Nisan 2007
4).berler.com, Baykal´dan Arınç´ın "Dindar Cumhurbaşkanı" Açıklamasına Sert Yanıt: "Sen Kim Oluyorsun, Sana Ne?"17 Nisan 200729 Nisan 2007
5).Erol Manisalı, Hakimiyeti-Milliye Çevrimiçi 29 Nisan 2007
6).Gül´ün arkasındakigüç Arınç mı?30 Nisan 2007 /// Hürriyet Gazetesi, ´Bülent Arınç rolünü ilan etti´ 30 Nisan 2007 /// Bedavagazete, ´Abdullah Gül-Bülent Arınç görüşmesi AK Parti´yi rahatlattı´ 30 Nisan 2007
7).http://www.msnbc-ntv.com.tr/news/406662.asp
8).http://www.sandik.org/index.php?haberid=12902&parti=
9).http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=220037
10).http://www.turkishdailynews.com.tr/article.php?enewsid=72317
11).http://www.odp.org.tr/genel/bizden_detay.php?kod=168&tipi=3&sube=0 URL erişim tarihi: 1.Mayıs.2007
12).e-muhtıra, f-darbe, g-askeri yönetim, Maden, Perihan, Radikal gazetesi, 1 Mayıs 2005
13). Arınç: "Vatandaş hizmetle tanıştı"". hurriyet.com.tr. 21 Ocak 2011
Konu ile ilgili okunabilecek bazı yazı linkleri
1-http://www.haber7.com/yazarlar/resat-petek/1151921-27-nisan-muhtirasi-ve-cumhurbaskanliginin-isgali
2-http://www.sabah.com.tr/yazarlar/kutahyali/2016/05/04/27-nisanlarin-tarihe-gomulusu
4-27 Nisan 2015, PazartesiSETA´dan 27 Nisan 2015 tarihli Fahrettin Altun´un ?27 Nisan muhtırasının gerçek manası? adlı malakesi