Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

2023 Eğitim Vizyonu: Paradigmal Bir Dönüşüm mü, Palyatif Bir Çözüm mü?

Yazarımız Hasan Postacı´nın, ?eğitimin yeniden ele alınması´na yönelik bakanlığın açıklamış olduğu ?2023 Eğitim Vizyonu´da dair yaklaşımlarını içeren analiz yazısını, siz değerli okuyucularımızın istifadesine sunuyoruz...

2023 Eğitim Vizyonu: Paradigmal Bir Dönüşüm mü, Palyatif Bir Çözüm mü?

Ülkemizin en önemli sorunlarının başında eğitim sistemimizdeki arayışlar ve bu alanda birçok boyutta yaşanan yetersizlikler gelmesi konu ile ilgili uzmanların ortak düşüncesidir. 15 yılı aşkın bir süredir iktidar olan AK Parti´nin kurucu lideri ve yeni sistemin seçilmiş ilk Başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan´ın da birçok beyanında, başarısız olduğumuz alanların başında Milli Eğitimin geldiğinin söylemesinin de bu bağlamda altını çizmek gerekir.

Kuşkusuz eğitim sistemi bir ülkenin en istikralı, köklü değerlerle yönetilmesi gereken alanların başında gelmektedir. Osmanlı sonrası kurulan yeni Türkiye Cumhuriyeti ile her alanda olduğu gibi eğitim alanında da devrim niteliğinde radikal değişimler yaşandı. Eğitim Birliği Yasası (Tevhid-i Tedrisat Kanunu) ve Latin Alfabesine geçiş bu değişimlerin en önemli olanları. Yaşanan yaklaşık bir asırlık süreç sonrası küreselleşen dünyada yaşanan hızlı değişimler göz önüne alındığında kalkınmanın ve gelişmenin temelini oluşturan eğitim politikalarındaki yetersizlikler ülkemizin de diğer tüm alanlardaki performansını yeterli seviyelere çıkaramamasının en başat nedenini oluşturduğu görülür.

24 Haziran seçimleri sonrası oluşan ve ilk kez ?Başkanlık Sistemi´ olarak tanımlanan bir sistemin yaşama geçirilmesi ile her alanda yeniden bir değişim sürecinin yaşandığını gözlemlemekteyiz. Eğitim sistemimizde de bunun yansımalarını ilk kez alanında uzun yıllar çalışmış bir akademisyenin Milli Eğitim Bakanı olarak görevlendirilmesi ile yaşadık.

Bu yeni sürecin ilk önemli eylemi olan ve yaklaşık 5-6 aylık bir çalışmanın ürünü olarak kamuoyuna açıklanan ?2023 Eğitim Vizyonu´ belgesi, eğitim sistemimizdeki arayışların ve çözüme yönelik bir planlamanın heyecanını sistemin tüm paydaşlarına taşıdığı söylenebilir. Belgenin bilimsel ve akademik değerlendirmeleri henüz daha gündem oluşturmamasına rağmen değişimin planlamasına yönelik önemli bir adım olarak tarihe not düşüldüğünü belirtmek gerekir. Uzun bir yol haritası niteliğindeki belgenin eğitim sistemimizi pratikte nasıl değiştirip dönüştüreceğini ise zaman gösterecek.

Bu makalede?2023 Eğitim Vizyonu´ belgesinin Eğitim Felsefesi disiplini açısından bir analizinin yapılaması hedeflenmektedir. Her bir alt başlığın ayrı ayrı incelenmesi yerine genel bir değerlendirme ve seçilen önemli konularda örnek açılımlar üzerinden bir analiz yapılması yöntem olarak benimsenmiştir. Kuşkusuz birçok boyutta bu belge üzerine ayrıca çalışmalar yapılmasının önemli yararları olacaktır.

?2023 Eğitim Vizyonu´ belgesinin temel perspektifini Milli Eğitim Bakanı sayın Ziya Selçuk´ un sunuş yazısında ki temel vurgularda bulmak mümkün. Sunum yazısında ;´ ..eğitimin evrensel manada programatik veya pragmatik değil, paradigmatik bir dönüşüme ihtiyacı olduğunu savunuyoruz.´ ifadeleri ile sisteme yönelik köklü bir değişimin hedeflendiği vurgulanmaktadır. Yine sunum yazısında; ?2023 Eğitim Vizyonu, Türk Millî Eğitim Sistemi´nin nicelik ve erişimle ilgili sorunlarının birçoğunu geride bıraktığımız şu günlerde, önümüzdeki döneme ait nitelik devrimini gerçekleştirmek konusundaki kararlığımızı tüm açıklığıyla ortaya koymaktadır.´ ifadeleri ile vizyon belgesinin temel stratejisi tanımlanmaktadır.

Yöntem ve strateji bağlamında köklü niteliksel bir değişimi öngören vizyon belgesinin bu dönüşümü nasıl gerçekleştireceğine dair yaklaşımlara baktığımızda ise eğitim felsefesinin temel kuramlarının bir sentezi diyebileceğimiz yaklaşımların öne çıktığını görürüz. Bir yandan hızla değişen dünyadaki gelişim hızını yakalamak ki bu yönüyle ilerlemecilik kuramının pragmatik dinamiklerine vurgu yaparken, yapısalcılık kuramının temel yaklaşımlarını, yani öğrenmenin yaşama dönük karşılıklarına, uygulama ve inovasyona yönelmenin gerekliliğinin altı çizilirken, öte yandan daimicilik ve esasicilik kuramlarının temel öncülleri olan toplumsal değerleri kuşanma, ahlaki değerleri güçlü bireyler yetiştirme, kendi medeniyet iklimi ile barışık kişiliklerin inşasına yönelik kazanımlara önemli vurgular yapılmaktadır. Bu sentez yaklaşımla ulaşılmaya çalışılan kendimize özgün bir eğitim paradigması üretme çabasını özetleyen ifadeler; ? Bugün eğitim ekosisteminin evrensel ölçekte kafa yorması gereken asıl sorular bunlardır. Bizim mücadelemiz dünyaya ve doğaya pusu kuranlara, bilimi ve eğitimi kötüye kullananlara karşıdır. Sıraladığımız sorunları düzeltmenin yolu da bilimden ve eğitimden geçmektedir. Bilimin rehberliğinde ve vicdanımızın pusulasında bir bakış geliştirdiğimiz sürece Anadolu´daki varlığımızın bin yıllık iyi örneklerle bezeli birikimine ve mirasına tam manasıyla sahip çıkmış oluruz.´ şeklinde vizyon belgesinin ruhu tanımlanmaktadır.

Eğitim sisteminin asli aktörleri olan öğretmen, öğrenci, okul ve aile/veli işlev ve tanımlamalarına da yeni yaklaşımlar ortaya konulmaya çalışılan belgede bu aktörler, sistemin temel bileşenleri olarak görülmekte ve her biri için temel kavramsal tanımlarına yeni derinlikler kazandırılmaya çalışılarak eğitim sistemini değişim sürecinde önemli alt başlıklarda ayrı ayrı yeni işlevler üzerinden güçlü bir inşa motivasyonu üretilmek istenmektedir. Eğitim sistemimizin sorunlarını parçalı tartışmalarında konu edilen bu aktörlere yönelik önemli işlevsel düzenlemelerin olduğunu alt başlıklarda görmek mümkün. ?Öğrenci, ebeveyn, öğretmen ve okul vizyon belgemizin dört temel kavramıdır.Öğrencilerimiz bu ekosistem içerisinde ortak paydayı temsil etmektedir. Ailelerimizin çocuklarımız ortak paydasında buluşabilmesi adına desteklenmesi, 2023 Eğitim Vizyonu´nun temel beklentileri arasındadır. Unutmayalım ki dallar kökten çıkar. Ailelerin zaman,özne, nesne ve mekân ilişkilerinde gereken derinlik ve tasarruf bilincine sahip olmaları çocuklarının doğal biçimde yeşermelerine ve yetişmelerine imkân tanıyacaktır.Çağımız eğitim kavram haritasında çok konuşulan kavramlardan biri olan müfredatı dünyanın en iyi tiyatro oyunu mecazıyla bağdaştırsak, sahneye çıkacak, replikleri okuyacak olanlar öğretmenlerimizdir.

Türk Eğitim Sistemi´nde okullar arasındaki eşitsizliğin yüksek olmasından kaynaklanan sınav baskısı altında müfredat ne yazık ki araç olmaktan çıkmakta ve amaç hâline gelmektedir. Geleceğimize yön verecek vizyonumuz, müfredatı bilgiden beceriye, beceriden görgüye taşımayı hedeflerken, başarının anahtarı olarak öğretmen eğitimini, okullar arasındaki eşitsizliği asgariye indirmeyi ve dolayısıyla sınav baskısını azaltmayı ön koşul olarak görmektedir. İyi yetişmiş öğretmenlerin olduğu bir sistemde çerçeve müfredat yeterlidir. Usta bir öğretmen, müfredatı çocukların ihtiyacına göre anında yeniden inşa eder, fırsat eğitimi yapar. Müfredat kelimesinin kökü ?fert?ten gelir. O fert çocuktur, öğrencidir, onun içinde saklı olan cevherdir. Bu cevheri mücevher yapacak oyuncularsa öğretmenlerdir. Biz bu sahnede ancak rehber olabiliriz. Şahsiyeti şahsiyet bina eder. Öğretmenin güçlü şahsiyeti yeterince olgunlaşmadıkça içerik, teknoloji, fiziksel alt yapı değerini bulamaz. Bu yüzden vizyonumuzun ana aktörü, Başöğretmen Gazi Mustafa Kemal Atatürk´ün de işaret ettiği gibi öğretmendir.´ ifadelerinde bu dört temel aktöre yönelik yenilikçi yaklaşım ve tanımlamaları gözlemleriz.

Eğitim kurumunun diğer tüm kurumlarla ilişki ve etkileşim bağlamlarına yönelikte önemli yaklaşımlar yer verilen vizyon belgesinde özellikle toplumsal boyutta demokratik kültürün derinleştirilmesi ve ülke boyutunda ekonomik kalkınma, büyüme ve gelişmenin temel zemini olarak eğitim kurumunun görülmesi ve bu boyutları ile diğer kurumlarla etkileşimin en güçlü dinamiği olarak tanımlanması belgenin temel paradigmal yaklaşımının önemli bir boyutu olarak görmek gerekir. Belgede yer alan ;?Demokrasi ve ekonomiyle bütünleşmiş bir eğitim anlayışı, Türkiye´nin her alanda atılım hareketini başlatacağı ve sürdüreceği temel platformdur.´ ifadelerinde bu temel yaklaşım görülür.

?2023 Eğitim Vizyonu´ belgesinin teknik analiz ve hedeflerinin yapıldığı alt başlıklar öncesinde belgenin felsefesi ve temel politika ve yaklaşımlarının tanımlanmaya çalışıldığı bölümlerde de kendi medeniyet iklimimiz ve değerlerimizin gerçekliğinde özgün bir kuramsal yaklaşım ortaya konulmaya çalışıldığı görülmektedir. Son birkaç yüzyıllık modern batı paradigmasının yaşadığı bilimsel, düşünsel/felsefi serüven dikkate alınarak ortaya çıkan eğitimle ilgili temel kuramlar ve deneyimlerin dikkate alınması gerektiği vurguları üzerinden ?insan´ merkezli bütüncül bir eğitim yaklaşımını yerel, sosyokültürel gerçekliğimiz üzerinden özgün bir arayışın çabaları görülen belgede buna dair önemli göndermelerin olduğunun altını çizmek gerekir. ?Eğitim felsefesinin ontolojik boyutu kadar epistemolojik boyutu da meseleyi bütünsel olarak ele almak açısından önemlidir. Bilginin teorik, pratik, ideolojik ve inançsal biçimlerde parçalandığı bir bakış açısı, gelecek için umut vermemektedir. İnsan doğasındaki bütünlük kadar bilginin bütünlüğüne de ihtiyaç vardır. Bu bakımdan yeni kuramlara gereksinim olduğu aşikârdır. Bilgiyi yalnızca uygulanabilirliği ve işe yaradığı ölçüde doğru kabul eden pragmatizm, varlığın birliğini parçalayarak sadece ontolojiden uzaklaşmakla kalmamakta; aynı zamanda epistemolojiyi de kısırlaştırmaktadır. Türk toplumunun bilgiyle olan pragmatik ilişkisini yeniden düşünmesi ve varlık-bilgi dengesini yeniden yapılandırması önemlidir. Aksi hâlde varoluşu sadece maddi varlık dünyasını tecrübe yoluyla anlatmak, tek kanatla uçmaya ve yükselmeye benzeyen nafile bir çabadır. Epistemoloji, bilginin ve eğitimin ötesinde irfanı ve maarifi anlamak için de değerlidir. Sözlüklerde epistemoloji sözcüğünün karşılığı olarak marifet bilgisi/nazariyesi yazması boşa değildir.

İnsan odaklı eğitim anlayışının ve felsefesinin zirve yaptığı nokta, ontoloji ile epistemoloji birlikteliğini bir ahlak telakkisiyle taçlandırmaktır. Böylelikle eğitim düşüncesine yaklaşım bir bakıma modern eğitim süreçlerinin kısıtlayıcı sınırlarını da aşmalıdır. Nihayetinde modern eğitim, bizim çift kanatlı paradigmamızın çoğunlukla tek kanadı konusunda araç, gereç ve bilgiler sağlamaktadır.´ Analizleri ile bir yandan modern paradigmanın yaşattığı insanlaşma krizi eleştirilirken, öte yandan bilimsel, teknolojik gelişimin önemi üzerinden dikkate alınmasının değerlendirilmesinin ve yararlanılmasının gerekliliğine vurgu yapılmaktadır.

Sınav, ödev, zekâ testleri, notlar ve diplomalar sonrası meslekten alınacak maaşlara indirgenmiş eğitim bakış açısının sığlığı eleştirilerek, insanın ontolojik bütünlüğünün merkeze alınması vurgulanmaktadır. ?Eğitimde başarının yegâne ölçüsü ders notları, sınav sonuçları, zekâ testleri ve mezuniyet sonrası edinilen mesleklerin maaşlarından ibaret olamaz.2023 Eğitim Vizyonu Belgesi´nin en temel felsefi önermesi insanın, ontolojik birlik ve bütünlüğü içinde yeniden ele alınmasıdır. İnsanı tekrar hak ettiği biçimde eğitimin gündemine taşımaktır. Medeniyetimizin kutsallık atfettiği insan, düşünen, sosyal bir hayvan sınırlarına hapsedilmekten azat edilmeli; somato-psiko-spiritüel (beden-psişe-ruh) fıtratıyla kabul görmelidir. 2023 Eğitim Vizyonu, insanı maddi-manevi tüm varlık unsurlarıyla bir bütün olarak gören bakışı temsil etmektedir. Zira insan, duyumsal, duygusal ve bilişsel ihtiyaçları olan bir beşerdir. Beşerin evrensel bilince ulaştığı insana erme, insan olma yolculuğunun başkahramanıdır.´ Tanımlamaları ile eğitim felsefemizin salt yapısalcılık ve ilerlemecilik kuramsal çerçevelerine hapsedilmemesi gerektiği, esasicilik ve daimicilik kuramlarında öne çıkan insan ve toplumsal ontolojik uyum, ahlaki ve kişiliksel gelişimin ilke ve değerleri üzerinden bir sentez yaklaşımdan yana bakış açısı benimsenmektedir.

Eğitim felsefemizin temellerini yeniden inşa etme bağlamında temel meselenin köklü bir zihniyet değişiminden geçtiğinin vurgulandığı belgede akıl ve kalp birlikteliğinin çift kanatlılığı varlık ve bilgi anlayışının merkezine alınması gerekliliği vurgulanmaktadır. Düşünce, duygu ve eylemi insanda birleştiremeyen, kuramı ve pratiği uzlaştıramayan bu tek kanatlı uçma hevesi en önemli sorunumuzdur.İnsan doğasını savunduğumuz şekilde çift kanatlı ele alabilmek temelde bir medeniyet ve zihniyet konusudur. Türk Eğitim Sistemi için felsefi temelli sistematik bir paradigmaya engel ne kanunlar, ne bütçe, ne de alt yapıdır. Temel sorunumuz bir zihniyet meselesidir. Bu mesele çözülmeden, insan tasavvurumuzun paradigmatik muhtevası anlaşılmadan dünya ile rekabet şöyle dursun, geleceğe yönelik belirlenen hedeflerin ve politikalarının başarı şansı çok düşüktür. Zihniyet meselesi çözülmeden, insan ve toplum meselesi çözülemez. Hakikati/gerçeği parçalama çabasına girişmeyen, insanın evren içindeki kutsal yerini putlaştırmayan çift kanatlı bir varlık ve bilgi anlayışı, bahsettiğimiz zihniyet sorununa çözüm getirebilir. Gerçeğin bütünlüğüne saygı duyan bir eğitim sisteminin her şeyden önce evrensel bir zemine gereksinimi vardır. Daha sonra bulunduğu toprağın boyasıyla boyanır ve millîleşir.´ Değerlendirmeler ilerlemecilik kuramı ile merkeze alına aşırı pragmatizmin eleştirisi yapılarak köklü zihniyet değişikliğimizin merkezine insanın bütüncül yapısı üzerinde akıl-kalp/maddiyat-maneviyat çift kanatlılığının evrensel ve yerel zeminlerinin doğru koordinatlarda buluşmasının gerekliliğine haklı vurgular yapılmaktadır.

Vizyon belgesinde öne çıkarılan ve uygulamalara dönük temel stratejiler ve politikalara bakıldığında öncelikle ?öğrenci´ kavramı yerine ?çocuk´ kavramının bilinçli seçilmesinin temel bir bakış açısı farklılığı getirdiğinin altını çizmek gerekir. Bu tanımlama farklılığı doğrudan öğretmen, okul ve dış paydaşlar ile ilgili fonksiyonlara da yeni bakış açıları getirmektedir. Öğretmeni sadece müfredat bilgisi aktaran bir aktör olmanın dışında çocuğun total gelişimini dikkate alan bir yaşam koçluğu misyonu öğretmene yüklenmektedir. Dolayısıyla eğitimi sınıf/okul sınırları dışında da öngören bir program ve etkinlikler sürecine dönüştürmektedir. ?Çocuk, ebeveyn ve öğretmen kendileri ve çevrelerindekileri tanıdığında birlikte gelişme imkânı doğacaktır. Mizaç ve yetenek temelli bir tanıma yaklaşımı, eğitim sisteminin aktörlerinin gelişimi için kritik bir öneme sahiptir. Bireyin kendini tanıması ve bu tanımanın takibi onun eğitim yolculuğunda kişiselleştirilmiş bir yol haritasına sahip olmak demektir. Birlikte yapılan bu yolculukta ana aktör öğretmendir. Zira öğretmen aynen anne şefkati gibi hayatlarına dokunduğu bireylerin eğitiminde ustalığını ortaya koyar ve insanlaşmanın vasıtası rolünü üstlenir. Bir öğretmenin bilgiden ve beceriden önce çocuğa şefkatini vermesi öğrenme etkileşiminin en önemli kısmıdır. Böyle olduğunda her çocuğun kendi içinde saklı olan müfredat açığa çıkacaktır. Ancak o zaman merak tetiklenir, cesaret yeşerir ve tutku vücut bulur. Çocuklar arasındaki farklılıkları doğal bir zenginlik olarak gören öğretmen, duygusal güveni, fiziksel hijyeni ve bilişsel merakı birleştirerek, bir fidana su verircesine sözü geçen tutku ve cesareti güçlendirir. Çocuğun varoluşu´ köklenir. Aksi takdirde, çocuklara bir şey enjekte edilmeye çalışıldığı anda doğal eğilim kaybolur, çocukta saklı olan müfredat değil, yetişkinlerin normatif kalıpları gündeme gelir. Fidanın büyümesi ve gelişmesi için lazım gelen doğal habitat bozulur. Öğretmen ve diğer yetişkinler bilgi transferi yerine hissetme, düşünme ve yapmayı tetikleyen yöntemlerle rehberlik ettiği sürece doğal öğrenme ekosistemi korunur. Öğretmen yönetmez, gütmez; rehberlik ve ustalığını konuşturur. Tüm çocukları, öğrenme topluluğunun saygın birer ferdi olarak görür. ifadeleri bu yöndeki yeni arayış ve yaklaşımları ortaya koymaktadır.

Tek tip bireyler yetiştirmeden çok çocukların farklılıkları üzerinden eğitim süreçlerinin ele alınması gerektiğinin vurgulandığı belgede bu yönüyle çoklu zekâ kuramını ve öğretimde görsel, işitsel, bedensel, soyut vb. yöntemlerin birlikte uygulanabildiği yapısalcılık kuramının yaklaşımların öne çıkarıldığı bir anlayış görülür. ?´Öğretmen, her çocuğun farklı olduğu ve her beynin farklı öğrendiği yaklaşımıyla hareket eder. Çocukların hazır bulunuşluklarını tespit ederek müfredatı, öğrenme ortamını ve materyallerini bu farklılıklara uygun olarak düzenler. İzleme-değerlendirmeyi korku ve baskıya yol açmayacak şekilde öğrenme sürecini iyileştirici bir araç olarak ele alır. Tüm değerlendirme süreçlerinde kendini karşı taraf olarak değil, çocukların yanında konumlar. Kendi öğretmenlik becerilerini de değerlendirmeye tabi tutar; sürekli öğrenmeye açıktır, heveslidir ve bunu etrafındakilere hissettirir. Öğrenme, öğrenen bireyin öz sorumluluğu ve tatmini ile ilgilidir. Ancak günümüzde zorunlu eğitim daha çok yetişkinlerin istek, plan ve programları çerçevesinde şekillenmektedir. Temel bir hak olarak eğitim, öğrenen bireyin doğal motivasyonuna dayalı olduğunda yarar sağlar. Ne yazık ki dünya genelinde paket müfredatların zorunlu olarak bir kutuya doldurulduğu gibi çocuğa yüklendiği bir çağı yaşıyoruz. Bütün okul kademelerinde öğrenenin bireysel farklılıklarını gözeten bir amaç-yapı-davranış ilişkisi hedeflenmelidir. Bu hedef doğrultusunda insanlığın ürettiği ortak değerler ile yeniçağ becerilerini birlikte içselleştiren bir öğrenen kendisine, ailesine, ülkesine daha yararlı olacaktır. Söz konusu yarar; her türlü öğrenme yaşantısında bilgi ve katma değer üretimi bilinci ve insanın hayrı merkezli bir bakış açısı olduğunda artacaktır. Bu gerçekten yola çıkarak, iradesi gelişmiş, doğal merakını koruyan ve öğrenmenin kendisini bir ödül olarak gören öğrenenler, 2023 Eğitim Vizyonu´nun temel hedefleri arasındadır.´

?2023 Eğitim Vizyonu´ belgesinin teknik konulara yer verilen alt başlıklarında, bakanlıktan taşara teşkilatlarına kadar idari boyutta, okul öncesi eğitimden mesleki eğitime kadar, öğretmen performans ve yetiştirilmesinden yüksek öğretimin bu alandaki durumuna kadar, ders program ve müfredatlarından sınav sistemlerine kadar eğitim sistemimizdeki tüm paydaş ve boyutlara yönelik yeni yaklaşım ve düzenlemeler getirilmesi hedeflenerek üç yıl sürecek bir yol haritası öngörülmektedir.

Özellikle kendi medeniyet değerlerimize yönelik duyarlılıkların önemine ayrıca dikkat çekmek gerekir. Ayrıca batı kökenli kuramların taklidine yönelik bir sistem ihracı kaygısı olmaması, tersine kendi sosyokültürel gerçekliğimiz ikliminde bir arayışın merkeze alınması sistemdeki düşünsel değişim çabası olarak görülebilir.

Sonuç olarak bu tür plan ve programların istenilen hedeflere ulaşabilmesi, paradigmal bir değişim gerçekleştirebilmesi toplumun tüm kesimlerinin destek ve sahiplenmelerinin yanı sıra siyasi aktörlerin çatışmacı ikliminden uzak bir uzun soluklu bir üst inisiyatif üretebilme becerisi oranında başarıya ulaşabilecektir. Tevhidi Tedrisat Yasası ile devletin ideolojik tek tipleştirici eğitim anlayışından sıyrılarak, toplum devlet karşıtlığında eğitimin bir asimilasyon aracına dönüşmesinin tüm olumsuzlukları ile yüzleşme ve kendimize özgü yeni bir kuramsal yaklaşım geliştirme çabasının ilk önemli açılımı olarak tanımlanabilir bu belge.

Vizyon belgesinin zayıf yönleri, eğitimde fırsat eşitliği sorunsalının her geçen gün derinleştiği bu süreçte bunun çözümüne yönelik vurguların çok yetersiz kaldığı, bu konuyla ilgili somut bir çözümün öngörülmediğini belirtmek gerekir. Eğitimin yerelleşmesi bağlamında anadil eğitim ve öğretimi, yaşanılan sosyokültürel çevreye göre yerel farklılaşmanın kaçınılmazlığı gibi konuların belgede yer almamasını bir olumsuzluk olarak görmek gerekir.



Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER