18 Mart denilince aklımıza iki olay geliyor!
Birincisi, 18 Mart 1915, ikincisi 18 Mart 2011…
18 Mart 1915 yılı, emperyalist güçlerin Türk devletini yıkmak, yok etmek, esir almak için topyekûn bir olup saldırmaları, ancak karşılarında vatanını, milletini, namusunu, özgürlüğünü korumak için yekvücutolmuş, asker- millet el ele vermiş, kısıtlı imkânlarla Çanakkale’de düşmanı durdurmuş, denize döktüğü büyük bir zaferin tarihidir. Çanakkale’de başta Suriye’den Bosna’ya, Filistin’de Kafkasya’ya kadar ümmetin tüm neferleri, düşmana karşı savaşmış, onbinlercesi şehit veya gazi olmuşlardır. Bu zaferle Müslüman Türk milletinin özgürlüğü ve bağımsızlığı için her daim mücadeleye hazır olduğunu, gerektiğinde malını ve canını feda edebileceğini dosta ve düşmana göstermiştir.
Rabbimizden, Çanakkale’ Şehit veya Gazi olanlara Rahmetiyle muamele etmesini diler, Şehit ve Gazilerimizi şükranla yâd ederiz.
18 Mart 2011 yılında ise, onlarca yıldır, Baba ve Oğul Esed yönetiminde baskı ve zulümlere maruz yalan Suriye halkının masumane olarak sokağa çıkıp, biraz hak hukuk ve özgürlük taleplerine, Esed rejiminin silahlarla, tanklarla müdahale etmesi, yüzlerce masum insanı öldürmesi ile olaylar patlak verdi.
İlk başta, sokak gösterileri ile başlayan olaylar, halkın kendi canını korumak için silahlanması, Esed ordusunda olup bu zulümlere sessiz kalamayan duyarlı subay ve askerlerin, silahları ile birlikte ordudan ayrılıp, Özgür Suriye Ordusu adıyla yeni bir ordu kurmasıyla olayların seyri ve gidişatıdeğişti, Esed rejiminin devrilmesi ve adil yeni rejimin kurulması intifadasına dönüştü.
Esed rejiminden memnun olmayan, dünyadaki pek çok ülke gibi Türkiye’de ılımlı muhalefetin bu intifada hareketine destek oldu. Ilımlı muhalifler çok kısa sürede Suriye’nin çoğunluğunu ele geçirip Şam’a girmek üzereyken, Türkiye harici diğer devletler muhalefete desteği kestiler. İran, Esed’e destek için, muhaliflere karşı, örgütlerini Suriye’ye gönderdi. ABD, Kürtleri silahlandırıp PYD(PKK) kurdu. Derin güçlerin kurduğu İŞİD(DEAŞ) devreye girdi. FETO(CIA) operasyonu ile MIT tırlarına operasyon yapılarak, Türkiye’nin yardımlarını engellediler, Suudi Arabistan ve bazı Arap ülkeleri farklı muhalifleri destekleyerek, muhalif unsurları parçaladı. Rusya devreye girdi, acımasızca sivil yerleşimleri bombaladı. Esed, kimyasal gaz kullanmaya başladı Bir anda gidişat tersine döndü, muhalifler, bulundukları yerleri terk ederek, anlaşma gereği İdlip’te toplandılar.
Suriye rejimi ve destekçilerinin yaptıkları katliamlar sebebiyle, 8 milyon insan ülke dışına gitti, 8 milyon insan ülke içinde yer değiştirmek zorunda kaldı. Yaklaşık 1 milyon insan öldü, yüzbinlerce insan sakat kaldı.
Türkiye, kendi güvenliği için operasyon yaparak sınırlarındaki DEAŞ ı yok etti. Suriye’de PKK(PYD) ye iki defa operasyon yaparak sınırında terör devleti kurulmasını önledi.
Şu an Suriye fiilen üçe bölünmüş haldedir. ABD’nin desteklediği PKK(PYD) bölgesi, Türkiye ve SMO kontrolündeki bölge ve Rusya ve İran’ın desteklediği Esed rejimi.
2011 yılından bu güne kadar, ülkelerindeki katliamlardan kaçarak ülkemize sığınmış yaklaşık 4 milyon Suriyeli kardeşimiz, Türkiye’de huzur ve güven içinde yaşamakta olup, kendi ülkelerindeki zulüm ve karışıklıkların bir an önce bitmesini ve kendi vatanlarına tekrar dönmeyi heyecanla beklemektedir.
Kayseri Suriyeliler Ensar Derneği olarak, Suriye’deki Esed rejiminin bir an önce değişerek, halkın kendi kendini yönetebildiği adil yönetimin tesis etmesini ve dünyadaki tüm Suriyeli mültecilerin kendi ülkesine dönüp, yeni Suriye’yi inşa etmelerini, geliştirmelerini ve huzurla yaşamalarını temenni ediyoruz
Uğurcan YILDIRIM
Kaseri Ensar Derneği Başkanı
