15 TEMMUZ İNANCIN ZAFER GECESİ

Yazarımız Seyit Ahmet Uzun, 15 Temmuz darbe girişimine dair görüş ve düşüncelerini yazdı.

15 TEMMUZ İNANCIN ZAFER GECESİ

15 Temmuz gecesinin ülkemiz açısından büyük bir önemi bulunmaktadır.

İnsanların hayatlarında kırılma noktaları vardır. Çoğu zaman aldığımız kararlar kaderimizi belirler.  Evlilik, okul, iş seçimleri ve bu seçimleri alırken verdiğimiz kararlar ve kararları gerçekleştirme bilinci hayatımızı bir bütün olarak etkiler.

Ortaokulda okuyanın LGS, lisede okuyanın ise TYT, AYT gibi sınavlardaki tercihleri geleceklerini şekillendirir.

Evlilik aşamasında olanların ise evlilikle ilgili kararları hayatlarını yönlendirir.

Hazırlanmadığınız bir imtihanda başarı beklemek boş bir hayalden ibaret olacaktır. İşte geleceğinizi tayin etme noktasındaki kararlılığınız sizi başarıya götürecektir.

İşte 15 Temmuz gecesi hain darbe girişimine karşı halkın kararlılığı, cesareti ve inancı da ülkemizin kaderini belirlemiştir.

Darbeye karşı direniş kararı ülkemizi gelecekte olası bir kaostan kurtarmıştır. Burada çok çarpıcı bir olayı sizinle paylaşmak isterim.

1905 yılında 21 Temmuz günü Sultan Abdülhamit’e karşı Ermeni Devrimci Federasyonu tarafından Yıldız Hamidiye cami önünde bir suikast tertip ederler. Ancak o gün Şeyhülislam Cemaleddin Efendi’nin bir sorusu üzerine sultan camiden bir müddet geç çıkar. Bu geç kalış olası bir felaketin önüne geçen takdiri ilahidir.

Kimilerinin hesabına karşılık Allah’ın da bir hesabı vardır.

Ve Abdülhamit’in metaneti ve sağduyusuyla olay yatıştırılır. Ancak patlama sırasında 26 kişi ölmüş ve 58 kişi de yaralanmıştır. Şayet suikast gerçekleşmiş olsaydı ülkenin birçok yerinde yeni patlamalarda gerçekleştirilecek ve bir ayaklanma başlatılacaktı.

Ama olmadı başaramadılar.

Tevfik Fikret bu suikastın gerçekleşmemesinden duyduğu üzüntüsünü şu beytiyle dile getirir.

“Ey şanlı avcı, damını bihude kurmadın

Attın fakat yazık, yazıklar ki vurmadın”

Bu ve buna benzer kişilerde 15 Temmuz hain darbe girişiminin başarılı olamamasından duydukları üzüntüyü o geceyi tiyatro olduğunu söyleyerek dile getirirler.

251 şehit 2196 gazinin yer aldığı bir tiyatro!

İşte o gece düzenlenen hain darbe girişimi, 1905 suikastında olduğu gibi amacına ulaşmadı. Burada da takdiri ilahi devredeydi. Darbe başarıya ulaşsaydı çok büyük bir felaket yaşanacaktı. 

Darbeler ve işgaller ülkelerin özgür insanlarının iradesine düzenlenen bir suikasttır. O gece halkın inancıyla, kararlılığıyla gerçekleştirdiği mücadele beraberinde sabahın aydınlığını getirmiştir.

Buna kalkışanların ise dini bir kisveyle hareket etmesi samimi Müslümanları ve çalışmalarını olumsuz etkilemiştir. Uzun bir zaman insanlarımız bu tür yapılara temkinli yanaşmıştır.

Bu gece de bir liderin duruşunun halk için ne kadar önemli olduğunu çok açık bir şekilde gördük. Dik duruşlu, kararlı, cesur bir liderin böyle kalkışmalara karşı halkı meydanlara davet edip kendisinin de meydanlarda olması halka büyük bir cesaret vermiştir.

Söz sahibine göre değer kazanıyordu.

O gece bütün bir millet dışarıdaydı. Halk meydanlardaydı. İşte liderin duruşu, halkın kararlılığı ve cesareti hain darbecilerin hiç hesaba katmadığı bir husustu.

Karşılarında silahlardan, bombalardan korkan bir halk beklerken, tankların üstüne yürüyen, uçakların kalkmasını engelleyen, kurşunlara kendilerini siper eden bir milletle karşılaştılar.

Sanıyorlardı ki halk, bir kurşunla kaçacak delik arayacaklardı.

Öyle olmadığını gördüklerinde daha da kudurdular. Gözlerini karartıp halka hedef gözetmeksizin ateş açmaya başladılar.

Meydanlar bir savaş alanını andırıyordu.

Helikopterler, uçaklar, tanklar, ateş açan askerler…

Ama inançlı yürekleri sindirecek, korkutacak bir güç yoktu. Ve geceyi anlamlı kılan olaylardan birisi de salaların göklerde yankılanmasıydı. Halk bu sesle daha büyük bir aşkla meydanlara yürüdü.

O gece gördüğümüz en güzel manzaralardan birisi de gençlerimizin en ön saflarda oluşuydu. Gençler damarlarında akan deli kanla kızıyla erkeğiyle yürekli bir şekilde var oldular. Hain darbecilere geçit vermediler.

Ve gençlik;“Mesele vatansa gerisi teferruattır.” diyerek canlarını ortaya koyacak kadar gözü kara vatansever yiğitler olduklarını gösterdiler. Bir genç kızımız bayrağı omzuna takmış babasıyla meydanda… Ve serseri bir kurşunun yanındaki babasının kafatasını parçalayıp kanların ve kemik parçacıklarının yüzüne geldiğini görür. Babası yanı başında şehit olmuştur. Bir gencimiz atılan bombaların parçalarıyla bağırsakları dışarıya çıkmış bir vaziyette saatlerce güneşin altında öylece kalmıştır.

O gece şehit olanların yakınlarıyla görüştüğümde birçoğunun düğüne gider gibi hazırlandıklarına şahit oldum. Beyaz gömleğini giyinerek gidenler, o güne kadar giyinmediği takım elbisesini ve çorabını giyinerek, saçlarını tarayarak çıkanlar… Şehadete düğüne gider gibi gidenler…

Bu konuyu özetlersek; o gece inancın zafer gecesiydi.

Halkın kararlı duruşuyla, hain darbe girişimi engellenmişti. İnsanlar canlarını feda etmekten çekinmemişlerdi. Çünkü insanın canını feda edeceği bir vatanı yoksa özgürlüğü, namusu, şerefi ve inancı da olmayacaktır. En yakın örnek Suriye’dir.

ŞEHİDİN KANI, toprak parçasını vatan fidanına çeviren CAN SUYU’dur. Şehitlerimizi rahmetle anıyoruz.

Selam olsun tüm şehit, gazi ve milletimize!