İYİ Parti lideri Meral Akşener parti grup toplantılarından birinde “Bozlağı susturulmuş bir Türkiye için Avşar ellerinde, dengbeji susturulmuş bir Türkiye için serhat illerinde, horonu susturulmuş bir Türkiye için Karadeniz’de olacağız” dedi.
Taşcı’ya göre Akşener Kürtlere değil, Türklere konuşuyor. Türkiye Cumhuriyeti çok uzun bir süre Kürt meselesini münhasıran bir ekonomi problemi olarak gördü. Taşcı, Akşener’in bu açıklaması ile bir defa daha bu imtiyazı sağlamaya çalıştığını söylüyor:
Konu ile ilgili videonun linki: https://youtu.be/-tzmPX0nN4E
“Dengbej susturulmuş Türkiye için nerede olacakmış? Serhat illerinde. Serhat illeri neresi?”
Meral Akşener, işini kendisi zorlaştırıyor. Sonuçta ne yaparsa yapsın; isterse eline silah alıp birkaç Kürt vursun, yine de Cumhur İttifakı tarafında olanlar onun Kürtçü olduğunu, Kürtçülerle kol kola olduğunu söylemekten imtina etmeyecekler. Yani onlar bizim için referans değil. Onların ne dediklerine bakarak Akşener hakkında bir bilgi edinemeyiz. Onların derdi kendi kafalarına göre siyaset yapmak. Akşener’in daha akıllıca davranmasına mani olacak saptırmalar yapmak. Benim açımdan bakıldığında Akşener’in aslında nerede olduğu, yani Kürtlerle ilişkisi konusunda aslında nerede olduğu, senin de alıntı yaptığın grup konuşmasındaki ‘dengbej’ meselesi ile görülüyor. ‘Dengbeji susturulmuş Türkiye için nerede olacakmış? Serhat illerinde. Serhat illeri neresi? Kars, Ardahan, Ağrı… Hadi çok zorlarsan Van. Hakkari, Şırnak, Mardin serhat illeri olarak geçmiyor. Diyarbakır hiç geçmiyor. Netice itibariyle Kürtü bir kere serhat illerine ittirmiş oluyor. Birincisi bu. Akşener’in Türkiye coğrafyasında, Kürtün coğrafyası anca serhat illeriyle ilişkilendirilebilirse bir mana taşıyor. Bu görünüyor yani. İkincisi, sonuçta ne demeye çalışıyor burada? Bizim aslında bir tane ortak derdimiz var: Hepimizi susturuyorlar.
“Kürt’ün uzun süredir hissettiği kendisine yönelik ekstra bir zulüm var”
Bu kadar edebiyat yapıp, bir sürü şairanelik içinde boğulup aradan da manâyı çıkartma işini sana bırakarak seni uğraştırırlar. Bu edebiyat tutkusu da Meral Akşener’in hâlâ nerede durduğunu gösteriyor. Bizim temel meselemiz şu: Horon da susturulmuş, bozlak da susturulmuş, dengbej de susturulmuş. Tamam, bu konuda ortağız. Ama sonuçta dengbejin susturulmasının diğerlerinin susturulmasına kıyasla bir farkı var. Dengbej zaten konuşturulurken de Türkçe konuşturuluyordu. Şimdi aralarında sanki bir eşitsizlik olduğunu unutturmaya çalışıyor bize Akşener. Sanki hepimiz aynı zulme maruzuz gibi… Susturulmak konusunda evet, hepimiz aynı zulme maruz durumdayız; ama bunun dışında, Kürtün uzun süredir hissettiği kendisine yönelik ekstra bir zulüm var ve Akşener bu zulmü görünmez kılıyor. Bu söylediği lafla demeye çalışıyor ki: Siz, size yönelik olan o ekstra zulmü unutun. Hepimizin ortak zulmü üzerinden biz bir mücadele verelim.
O Kürt biliyor ki: Akşener iktidara gelirse, iktidar ortağı olursa; dengbeji, ancak Türkçe konuşursa susmayacak.
“Eşit olmayanlara eşitmişler gibi davranmak dünyanın en büyük zulmüdür”
Biz eşit değiliz. Devletin karşısında eşit vatandaşlar değiliz. Eşit olmayanlara eşitmişler gibi davranmak dünyanın en büyük zulmüdür. Kürt ve Türk Türkiye’de devletin karşısında eşit değil. Kürt olduğun zaman bir adım geriden başlıyorsun. Akşener, çıkıp da dengbejin Kürtçe konuşulabileceğini, söylenebileceğini söylerse işte o zaman bir mana taşıyacak. Ama burada hitap ettiği kitle bariz bir biçimde, çok net bir biçimde görünüyor ki aslında Kürte konuşmuyor. Türke konuşuyor. Türke şu imtiyazı sağlıyor bir defa daha: Türkiye Cumhuriyeti çok uzun bir süre Kürt meselesini münhasıran bir ekonomi problemi olarak gördü. Şunu demeye çalıştı: Bizim ortak bir problemimiz var: Yoksulluk. Bu yoksulluğu aşarsak, problemlerimizi aşmış olacağız.
“Akşener, kendi tabanındaki Türke demiş oluyor ki: Kürtlere bir ayrımcılık yapılmıyor. Zulüm herkese”
Kürtlere yönelik olarak söylenen şey: Size fabrika getireceğiz, ekonomiyi düzelteceğiz. Bu Kürt olmayan ve Kürt karşıtı olan Türk kamuoyunun yüreğini ferahlatıyordu. ‘Ya meğerse aslında biz haksızlık ve adaletsizlik yapmıyormuşuz. Bir haksızlığın, adaletsizliğin ortağı değilmişiz. Aslında mesele ekonomi imiş. Zaten de hepimiz yoksuluz. Yozgat’taki Türk de Diyarbakır’daki Kürt kadar yoksul. Hatta belki daha yoksul.’ Bu masala talip oldu Türk kamuoyu. Şimdi de Akşener’in bize yaptığı şey bu. Kendi tabanındaki Türke demiş oluyor ki: Kürtlere bir ayrımcılık yapılmıyor. Zulüm herkese. Türk de gönlü rahat olarak Kürte yapılmış olana gözünü kapatabilir.