Diriliş Postası Gazetesi yazarı Kenan Toprak'ın "konuya dair" analizi...
Bu yazımda öncellikle şunu belirtmek isterim, Afrika kıtasında uluslararası insani yardım ve kalkınma alanında faaliyet gösteren, ancak ana amaç ve hedefleri ideolojik, ekonomik ve politik olan STK’ları dahil ettiğim için, dünyayı yoksul, ve mahzunlar için daha iyi bir yer haline getirmeye adanmış iyi niyetli STK’ları hariç tutuyorum. Aynı zamanda STK’ların amaçlarından bağımsız olarak birçok aktivistin iyi niyetlerinden şüphe etmediğimi de açıkça belirtmek istiyorum.
AFRİKA’DAKİ YOKSULLUĞA SEBEP OLANLAR
Afrika kıtasında aşırı yoksulluğa yol açan tarihi anlamadan, hali hazırda kıtada devam eden yoksulluğu anlamak bizi sonuca götürmez. Bu nedenle Afrika kıtasında yoksulluğun bu kadar aşırı bir şekilde nasıl ortaya çıktığını, aynı zamanda bu birleştirilemez uçurumun kimler tarafından korunduğunu tam olarak bilmemiz gerekiyor. Daha da keskin bir şekilde, 500 çokuluslu şirketin veya 250 en zengin insanın kirli zenginliğinin nasıl meydana geldiğini bilmemiz icap eder. Bu açıdan bu kirli zenginliğin kendisini nasıl yeniden ürettiğini ve nasıl giderek derinleştiğini ve genişlediğini sorgulamalıyız. Bu kirli zenginliği sorguladığımızda sömürge ve emperyal tarih şu anki Afrika yoksulluğunun ve az gelişmişliğin merkezinde yer alıyor.
Sömürge teşebbüsünün bir medeniyet misyonunun kıyafetini alması ve kiliseyi avantaj olarak kullanması gibi, günümüzde küreselleşme uzmanları da STK’ları ideolojik askerleri olarak kullanarak insan hakları, insani yardım ve kalkınma dilini konuşmaktadır. Afrika kıtasında kilise, hayırseverlik ve din öğreticileri sömürge teşebbüsünde meşrulaştırma rolünü oynadıkları gibi, kapitalistler de fonladıkları STK’ları yoksul yanlısı sunarak sömürge döneminin misyonerlik konumlarının yeniden canlandırdığını ve sömürücü kapitalist sistemin meşrulaştırma yolunu açtığını görüyoruz.
SİVİL TOPLUM KURULUŞUNUN AMAÇLARI
Öncelik olarak Sivil Toplum Kuruluşu (STK) kavramını nasıl tanımladığımıza bağlı olarak büyük ölçüde değişebilir ve sayısız farklı organizasyon türlerini içerebilir. Sivil Toplum Kuruluşu tamamen veya büyük ölçüde hükümetlerden bağımsız çalışan, kar amacı gütmeyen, ticari hedeflerden ziyade öncelikle insani amaç içeren grup veya kurum olarak tanımlanmaktadır.
STK’ların amacı, siyasi etnik, dini veya diğer bağlılıklardan bağımsız olarak insanların acılarını hafifletmektir. Bu yüzden insani yardım çalışmaları yürüten STK’ların tarafsızlık politikasını korumaları birincil görevleri arasında yer almalıdır. Uluslararası STK’ların faaliyetleri, gelişmiş ülkelerdeki insanlardan, vakıflardan veya hükümetlerden toplanan fonlarla gelişmekte olan ülkeleri hedeflemektedir. Gelişmekte olan ülkelerin sosyal ve ekonomik koşullarını iyileştirmek ve değiştirmek için STK’ların ekonomik kalkınma, tarım, barış inşası, acil durum müdahalesi, eğitim, halk sağlığı, toplum kalkınması, ihtiyaç duyulan nüfuslara yiyecek, temiz su ve ekipmanı sağlamak, evsiz insanlara barınma, kurtarılabilir yapıların onarılması, hastalıkların önlenmesi ve tedavisi gibi ilgili birçok projeyi içermektedir.
Yukarıda anlatılanlar gerçek anlamda bir STK’nın yapması gereken görevleri arasında yer alıyor. Ancak kapitalist etiketli STK’lar özellikle fakirleri yoksulluğu azaltma politikalarına alet ederek, ideolojik, ekonomik ve politik amaçları dahil olmak üzere Bill Gates benzeri zenginlerin sağlık, eğitim ve tarım alanındaki zararlı projelerini meşrulaştırmak için STK tanımı içinde kullanılan tüm işlevleri kullanıyorlar. Böylelikle neoliberalizmin rahminde doğan batı STK’ları emperyal projelerde kendilerine verilen statüleri yerine getiriyorlar.
Bu bakımdan bilerek veya bilmeyerek Batılı STK’lar ile işbirliği içinde çalışan yerel Afrika STK’ları “küresel bir köy oluşturma” çizgisi altında iyi niyetli olmayan uluslararası örgütler tarafından yürütülen küresel yağma için saygınlık ve ahlak kaplamasını meşrulaştırmayı, rasyonelleştirmeyi ve sağlamayı reddetmelidirler.
BAĞIMSIZLIK SONRASI AFRİKA VE BATI STK’LARI
Batı STK’ları sömürge döneminden bu yana sağlık, eğitim ve temiz su alanlarında, özellikle de sömürge yönetimleri tarafından büyük ölçüde göz ardı edilen alanlarda sosyal hizmetlerin sağlanmasıyla ilgili programlarda yer aldılar. Ancak o günden bugüne kadar Afrika kıtasında Batı STK’larının faaliyetlerine rağmen yoksullukta ve ekonomik büyümede kıta orantılı bir gelişme görmedi, hatta zamanla artış gösterdi. Bu nedenle uzun süredir Afrika kıtasında önemli bir şekilde dahil olmaları nedeniyle kıtadaki ekonomik büyüme ve kalkınmaya ne kadar katkıları olduğu tartışmalıdır Aynı zamanda Afrika’da Batı STK’larının gerçekte ne yaptığı sorusunu da beraberinde getirdi. Bu açıdan bakıldığında, bu tip STK’ların yeni bir emperyalist yayılma yöntemi olarak işlev görmesi yanı sıra sömürge yönetimleri tarafından boyun eğme aracı olarak kullanılan Afrika’nın erken misyonerlerine benziyor.
BATI STK’LARININ LOBİCİLİĞİ VE CASUSLUĞU
Devlet destekli Batı STK’ları birçok ülkede olduğu gibi Afrika kıtası ülkelerinde de doğrudan veya dolaylı olarak hükümetlerin kararlarını etkilemek için lobi grupları ve bilgi sağlayıcılar olarak işlev görmektedir. Bu açıdan Batı hükümetleri çoğu zaman devlet kurumları yerine hükümetler tarafından organize edilen kuruluşları (GONGO) tercih etmektedir. Bu tercih nedenlerinden birincisi, hükümetler özel bilgi ve kaynaklara doğrudan Gongo olarak adlandırılan kuruluşlar aracılığıyla erişmek istemektedir. İkinci olarak hükümetler gündemi Gongo’larla kontrol etmeyi ve beklenmedik sivil hareketleri başlatmayı veya bastırmayı amaçlamaktadır. Üçüncü tercih nedeni ise hükümetler Gongo’lar aracılığıyla yurtdışındaki çıkarlarını ilerletmek istemektedir. Ayrıca hükümetler, yurtiçinde veya yurtdışında herhangi bir projeyi açıkça yürütmek istemediğinde veya bunu yapmaya yetkili olmadığında, Gongo’ları devlet kurumlarının görevini yerine getirmek için kullanmaktadırlar.
STK’lar ister demokratik ister demokratik olmayan sistemler altında faaliyet göstersin, hükümetler için zengin bilgiler sağlayabilir. Afrika kıtasındaki herhangi bir çatışma bölgesinden hükümetler için bilgi kaynağı uluslararası STK’ların yardım ve insan hakları çalışanlarıdır. Örneğin Nijerya, Boko Haram terör örgütüne yönelik yürütülen operasyonlarda teröristleri desteklemekle suçladığı ABD merkezli yardım kuruluşu olan Mery Corps ve Action Against Hunger adlı kuruluşun faaliyetlerini 2019 yılında askıya aldı. Aynı zamanda Nijerya hükümeti, bazı UNICEF çalışanlarının Boko Haram teröristlerine casusluk yaptığı iddiasıyla faaliyetlerini geçici olarak yasakladı. Ancak daha sonra yasakları kaldırıldı. Nijerya’daki duruma benzer şekilde, 2017 yılında Suriye’de PYD’ye lojistik ve ekonomik destek sağlayan Mery Corps’un Türkiye’deki faaliyetleri durdurulmuştu.
STK FAALİYETLERİ ASKIYA ALINDI
STK’ların kendi çıkarları veya fon sağlayıcılarının çıkarları tehdit edildiğinde tepki göstermeleri olağandışı değildir. Örneğin 1986 yılında Zambiya hükümeti IMF ve Dünya bankası ile sübvansiyon konusunda ilişkisini kestiğinde, ilginç bir şekilde birkaç STK faaliyetlerini askıya aldı.
Özellikle Afrika kıtasında rekabet halinde olan ülkeler kıtada faaliyet gösteren STK’larına veya yerel STK’lara fon sağlayarak diplomatik ajanlar veya taşeronlar olarak kullanmaktadır. Bu STK’lar eliyle elde edilen bilgiler raporlaştırılarak ilgili ülkelere gönderiliyor. Bazen bu raporlar devletlerin dış yardım politikalarını ve hatta diplomatik ilişkilerini değiştirebilmektedir. Ayrıca, STK’lar siyasi ve hükümet yetkilileri ile ağlar kurarak hükümetlerin karar alma süreçlerini bir şekilde etkilemeye çalışabilmektedir. STK’lar lobi grupları oluşturarak, ülkede yapılacak herhangi bir silah alımı veya başka bir ihale için ülkeler arasında bağlantı köprüsü olarak da işlev görmektedirler. Bu süreçte STK’lar kendi hükümetleri için bilgi sağlar ve doğrudan hükümet yetkililerini kararları konusunda harekete geçirirler.
LOBİ GRUBU STK’LAR
Bilgi sağlama ve lobi faaliyetlerinde ilgili STK’lar son derece çeşitlidir. Bunlar çevre, sağlık, kadın, eğitim ve dini örgütlerden büyük uluslararası yardım ve kalkınma örgütlerine kadar hemen hemen her konuyu içermektedir. Bu doğrudan veya dolaylı ilişki içinde STK’lar lobi grupları olarak işlev görürken, medyanın her çeşidi STK’ların en etkili araçları arasında yer almaktadır.