Hüseyin Akın yazdı;
Memleketimizin birçok yerinde art arda meydana gelen orman yangınları millet olarak hepimizi ziyadesiyle üzmüştür. Sadece ağaçlar değil konutlar da bu yangında yanıp kül oldu. Yüzlerce hayvan alevlerin ortasında kalıp kurtulamadı. Başta Manavgat olmak üzere kimi yerlerde yangında canlarımızı yitirdik. Motosikletiyle itfaiyecilere su taşırken kaza yapıp yangınların arasında kalan 25 yaşındaki Şahin Akdemir’i şehit verdik. Başka şehitler de var. Bir ağacı korumak bir insanı korumak gibidir, bir ormanı korumanın da bir milleti koruyup savunmaktan hiçbir farkı yoktur. Yangının sebebi ne olursa olsun millet olarak bunun üstesinden gelebileceğimizden şüphe yok. Ormanları yangınlardan korumak yangın başlayıp yükseldikten sonra değil, daha ilk ağaç tutuşur tutuşmaz olmalıdır, olabilmelidir. Sinyalizasyon, erken uyarı sistemi gibi kim bilir daha kaç türlü çözüm yolu vardır bu tür felaketlerin önlenebilmesi için. Ormanlarda ateş yakma, mangal yapma gibi sonu nereye varacağı belli olmayan alışkanlıklara son vermek gerekir. Bunun için yoğun biçimde bir halk bilinçlenmesine ihtiyaç var. Doğadan uzak kalışımız toplum olarak ona nasıl yaklaşacağımız konusundaki hassasiyetimizi de unutturmuştur. Yeniden ağaçlandırma seferberliği sadece yangın sonrasının işi değildir. Asıl seferberlik doğayı koruma ve kollama duyarlığıdır. Var olanı korumak yok olanı sıfırdan vücuda getirmekten çok daha tasarrufludur.
LANLAKO
Mekân Lanlako Bursa Nilüfer ve Yıldırım’da açılmış iki “kitap cafe”. Unutulan tabiriyle “kıraathane” yani okuma yeri. Lanlako isminin bu mekânlara çok yakıştığını ilk başta söylemeliyim. Bir efsaneyi değil bir ideali işaret ediyor bu kelime. Hadi ütopya diyelim. Yavuz Selim Sürer dostumuzun davetiyle geçtiğimiz Cuma akşamı Mekân Lanlako’nun ilk misafiri olduk. Önce Nilüfer’de ardından Yıldırım’da gerçekleştirdiğimiz söyleşilerde edebiyat-sanat bağlamında “ezber bozmak” ve “neyi kaybettiğini hatırlamak” üzerine konuştuk. Mekânın dikkatinin oldukça açık ve dinamik olduğunu teslim etmeliyim. Bursa ve çevresi AGD yönetici ve mensuplarını içtenlik ve çalışkanlıklarından ötürü kutluyorum. Bursa’da bize refakat edip dostluk gösteren Kadir Karip hocama, Fatih Alim Daşpınar ve söyleşimize iştirak eden herkese teşekkürlerimi sunuyorum. Dileriz Mekân Lanlako bütün memleket sathına yayılır güzelliklerin öncüsü olur.
USANMA HAKKI
Orhan Gazi Gökçe kalemi ve kelamı aynı istikamet üzere olan kalemlerden. Az yazdığına bakmayın, bu biraz geri durma biraz da okumanın ritmini bozmak istemediğinden olan bir tedbirlilik halidir. Birçok dergi ve gazetede yazılar yazdı, televizyonlarda program yaptı. Eğitimci tarafının yanı sıra aynı zamanda bir kültür sanat insanı. Daha çok denemeler yazıyor. İnceleme ve tez yazılarını ayrıca değerlendirmek lazımdır. Akademizme kapılmayan bir akademisyen olacağına dair işaretler taşımaktadır. Orhan Gazi Gökçe sesini bulunduğu ortamın dışına taşırmayacak kıvamda yazıp konuşan bir yazar. Yazdıklarının kendi içinde ahenkli bir bütünlük taşıdığı konusunda çevresi onu uyarmasaydı onu bir kitapla ve bir kitapta okumak için daha çok beklememiz gerekecekti. Zihnini toparlar gibi yazılarını Usanma Hakkı adlı bir kitapta topladı. Genç bir yazarın Usanma Hakkı var mıdır okuyucu buna kitap okuduktan sonra karar verecektir. Yazı başlıkları bir karakter olarak yazarını da okumamıza yardımcı olur. Buyurun öyleyse: “Kanan kim? Kandıran kim?”, “Yüksek Gerilim”, “Son Düdük”, “Hayretten Letafete”, “Bazı Gri Alanlar”… İlk kitaplar ikinci kitabın yolunu yaparlar, harcını dökerler, niyetini ortaya koyarlar. Usanma Hakkı’nı da bu minval üzere okumak gerek. Ben öyle okudum. Yeni Devir Yayınları kitaplığına böyle bir kitabı da kattığı için çok hayırlı bir iş yapmıştır kanımca. Neyse ben susayım, sen oku ey sevgili okur, kararı sen ver! Unutma namazlardan önce ve sonra üç sayfa. Bu tür kitaplar okudukça bitmez, çoğalır. Haydi hayırlısı.
