Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

Ayasofya kimler için tamamlanmamış bir meseledir?

Selçuk Türkyılmaz, Temel Karamollaoğlu ve Taha Akyol’un, birlikte katıldıkları programda belirttikleri görüşlerden hareketle Ayasofya’nın kimler için tamamlanmamış bir mesele olduğu sorusunu soruyor.

Ayasofya kimler için tamamlanmamış bir meseledir?

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu katıldığı bir televizyon programında Ayasofya Camisi’yle ilgili birtakım sözler sarf etti. Konuşan kişi, geçmişte Necmeddin Erbakan tarafından kurulmuş bir partinin genel başkanı olunca Ayasofya hakkında sarf edilen sözlerin ilgi uyandırması gayet tabiîdir. Karamollaoğlu şunu söyledi: “Sayın Kılıçdaroğlu’nun da bir başkasının da Ayasofya’yı tekrar cami olmaktan çıkarma ihtimali yok. Ancak Ayasofya büyük bir müessese, büyük bir bina. Cami olarak kullanılan kısımların ötesinde diğer bölümler turistlere de açılır, gelirler ziyaret ederler.” Programı sunan kişi Karar gazetesi yazarlarında Taha Akyol’du. O da Karamollaoğlu’nun sözlerine gerekçe oluşturma gayretiyle Ayasofya’nın “çok geniş bir mekân” olduğunu söyledi. Konuşmanın bu bölümü haklı olarak birtakım soru işaretlerini beraberinde getirdi ve tartışmalara konu oldu. Karamollaoğlu mevcut seçim sürecinde bir ittifakın üyesi olarak gayet mühim bir mevkiden konuşuyor, Akyol da bu ittifaka verdiği destek ile öne çıkıyor. Dolayısıyla Ayasofya gibi sembolik değeri çok yüksek bir meselede sarf edilen bu sözler siyasî bir tavır olarak görülmelidir. Bu sebeple sarf edilen sözlerin analiz edilmesi, muhataplarının belirlenmesi ve bağlamının ortaya çıkarılması gerekir.

Alıntıladığımız bölümde konuşan kişiler bellidir fakat konuşmanın muhatapları özellikle belirsiz kılınmıştır. Örneğin Ayasofya Camisi’nin açılmasından memnuniyet duyan çevrelere mi hitap edilmektedir? Eğer böyle ise verilmek istenilen mesaj nedir? Kılıçdaroğlu veya bir başkasının Ayasofya’yı cami olmaktan çıkarma ihtimalinin olmadığı belirtilirken muhatapların caminin açılmasından memnuniyet duyanlar olduğu çok açıktır. Bu bölümde Kılıçdaroğlu adının geçmesi analizimizi doğrular. Buna mukabil Ayasofya’nın büyük bir müessese, büyük bir bina olduğu ifade edilirken muhatapların biraz daha genel olduğu anlaşılıyor. Burada Ayasofya’nın cami olarak açılmasını kabul etmeyenlerin muhatap alındığını söyleyebilirim. Fakat içeriye ve dışarıya aynı anda hitap edilmiştir. Konuşmada Ayasofya Camisi’nin turistlere açılmasından bahsediliyor. Bina ve mekânın onların gelip kullanabilecekleri kadar büyük ve geniş olduğu ifade edilmiş. İfadelerin bu kısmında muğlaklık artıyor. Turistlerin kim oldukları sorusu cevapsız bırakılmış. Muhtemelen “dışarıdan” gelenler kastediliyor. Muğlaklık bununla da bitmiyor, çünkü mevcut durumda Ayasofya, turistlere kapatılmış bir mekân olarak gösteriliyor. Gerçek bu olmamasına rağmen “turist” kavramı özellikle tercih edilmiş. Bu ifadenin muhataplarının “dışarıda” olduğunu söyleyebilirim.

“Büyük bir bina ve çok geniş bir mekân” tanımı üzerinde de uzun uzun durmamız gerekir. Bu ifadelerin bina ve mekânın paylaşılmasıyla ilgili bir düzenlemeye alan açma gayreti olarak görülmesi doğaldır. Bu da konuşmanın bağlamını tespit etmemizi zorunlu hâle getirir. Konuşan kişi muhatapları ile pazarlık içindedir ve belirli merkezlere mesaj verme gayretindedir. Kişisel bir bina ya da mekândan bahsetmediğimize göre siyasî bir pazarlık veya taahhüt içinde olunduğuna dair yorumumuz havada kalmaz. Daha ileri tahlil yapmak isteyenlerin Wael B. Hallaq’ın “Şarkiyatçılığı Yeniden Düşünmek Modern Bilginin Eleştirisi” adlı kitabını okumaları gerekir. Müstemleke meselesiyle doğrudan ilişkili bir durum üzerinde durduğumuzu söyleyebilirim. Müstemleke kavramının bina ve mekân göz ardı edilerek anlaşılması mümkün değil.

Temel Karamollaoğlu ve Taha Akyol’un Ayasofya hakkında yeni bir düzenleme vaadi anlamına gelecek konuşmasının bağlamını tespit edebilmek için rahmetli Necmettin Erbakan’ın konuşmalarının hatırlanması gerekir. Aynı şekilde geçen yüzyılın ikinci yarısına damga vuran siyasî hareketlerin Ayasofya’nın cami olarak açılmasıyla ilgili mücadeleleri de hatırlanmalıdır. Karamollaoğlu ve Akyol’un konuşmalarının bağlamını ancak bu şekilde ortaya çıkarabiliriz. Erbakan, “Ayasofya’nın sırf Batılılardan korkulduğu için kapalı tutulduğu”nu söylerdi. Bu kişisel bir düşünce değildi. Ayasofya’nın siyasî bir önemi vardı ve bağımsızlığın sembolü olarak görülüyordu. Tayyip Erdoğan’ın siyasî hayatında da Ayasofya’nın cami olarak ibadete açılması merkezî bir öneme sahipti. Geçmişte o da birçok defa Ayasofya’nın ibadete açılması hayaliyle Fetih mitinglerine katılmış, konuşmalar yapmıştı.

Ayasofya Camisi ibadete açıldı ama Karamollaoğlu ve Akyol açısından bunun nihaî bir aşama olmadığını anlıyoruz. Muhtemelen belirli merkezlerin gündeminde Ayasofya vardır ve süreç onlar açısından tamamlanmamıştır.



Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER