Fatma Barbarosoğlu, okuldan eve dönerken, kaldıkları evden çıkarılan ve başka bir eve yerleşen Suriyeli bir ailenin,o hengamede yolunu şaşırıp kaybolan ve daha sonra bulunan küçük çocukları üzerinden bir değerlendirmede bulunuyor.
Fatma Barbarosoğlu Yazdı;
Fatma Barbarosoğlu, dizilerle pekiştirilen köpeklerle birlikte yaşama çabalarında ve ona karşı çıkışlarda modern algıların önemli rol oynadığını, bu konuda işin esas sorumlusunun insanın kendisi olduğunu vurguluyor.
Fatma Barbarosoğlu, 50’li yıllarda bir hakimin, saldırgan bir köpekten dolayı çobanına ceza vermediğini, aksine köpekleri koruduğunu; buna binaen o hakimin “köpek sever” olarak tanındığını belirtiyor.
Fatma Barbarosoğlu, İstiklal Caddesi’den meydana gelen terör eyleminin medyada “olumsuz anlamda” yansıtılış şeklinden hareketle, bu tür konularda yeni bir dijital dilin kurulmasının gerekliğine dikkat çekiyor.
Fatma Barbarosoğlu, sosyolojik bir tespitle günümüz toplumunda adab-ı muaşeret(görgü) kurallarının, çoğu kez hak kavramının dışında değerlendirildiğini ve bu kavramın içeriğinin değiştiğini belirtiyor.
Fatma Barbarosoğlu, Yılmaz Erdoğan’ın başrolde olduğu, konusu 80’lerde İç Anadolu bölgesinde geçen ve Netflix’te yayınlanan ve iki buçuk saat süren Cici adlı filmine dair eleştirilerini belirtiyor.
Fatma Barbarosoğlu, anne karnında eğitim konusu ile ilgili, biri laik batıcı, diğeri ise dindar iki aile üzerinden, ebeveynlerin, çocuk eğitimi konusunda yanlışlarına ve abartılarına dikkat çekiyor.
Fatma Barbarosoğlu, Rusya-Ukrayna savaşı üzerinden, yaklaşık yüz yıllık süreçte Rusya’dan İstanbul’a ve dolaysıyla Türkiye’ye gelen, ama amaçları farklı olan Rus kadınlar üzerinden bir değerlendirmede bulunmakta…
Fatma Barbarosoğlu, kurtuluş günlerinde Halide Edip ile Yakup kadri’in dönemi anlatan eserlerine atıf yaparken, CHP’li İzmir BB Başkanı olan zatın, konser havasıyla emperyalist işgali görmemesinin yanlışlığına dikkat çekiyor.
Fatma Barbarosoğlu, Erich Fromm’un “Sevmek Sanatı” kitabına atıf yaparken, sevme eyleminin çoğu kez; sevenlerde artış göstereceği gibi, bir azalışa da ve durağanlığa da yol açabileceğini belirtiyor.
Fatma Barbarosoğlu, iki gencin(ikisi doktora öğrencisi de olabilir), “sürdürülebilir olmayan şartlar” altında evlenmektense “sürdürülebilir bir hayata kavuşuncaya kadar” ailelerinin yanında kalma kararına değiniyor.
Sosyolog yazar Fatma Barbarosoğlu, ileride yayınlamayı düşündüğü” Olmayan Meslekler” adlı eseri üzerinden, günümüzün çoğu da ekonomik ağrlıklı sıkıntıları üzerinden bir değerlendirmede bulunuyor.
Sosyolog Fatma Barbarosoğlu, yeni dünyada eskisini aratmayacak “yeni meslekler” babında, bir kısa film üzerinden ahirete değil de, ölen kişinin yaşarken “iyi yaşadım” düşüncesini ima ettiği bir noktaya dikkat çekiyor.
Fatma Barbarosoğlu, hikaye yazarı Josep Roth’un “Barbara” adlı eserinden hareketle, evladı için fedakarlık yapan bir anneye rağmen, teoloji okuduğu halde o fedakarlıkları anlayamayan evladın resmini çekmekte…
Fatma Barbarosoğlu yazdı;
Fatma Barbarosoğlu, belli bir yaştan sonra yalnız başına kalan ve yalnızlığı yaşayan insanların, bir ihtiyaç olan birileriyle konuşma konusunda farklı davranışlar ortaya koyabileceğini belirtiyor.
Sosyolog yazar Fatma Barbarosoğlu, boşanma sonucu hukuken çocuğu kendisinden alınan bir babanın, yazarı “Çocuklar annelerinindir” ifadesi yüzünden eleştirmesini, sosyolojik açıdan değerlendiriyor.
Fatma Barbarosoğlu, birçok konuda olduğu üzere başörtüye karşı yapıldığı bilinen ve bin yıl süreceği öngörülen 28 Şubat darbesinin, aileyi vurmak için tv programları üzerinden yürütüldüğünü belirtiyor.
Fatma Barbarosoğlu, kadınlar üzerinden, eski köy ve eski şehir mahallelerinde kadınlar arası muhabbetin doyuruculuğunu aksine sıkıntılarından kurtulmak isteyen günümüz insanının melankoli ve depresyon ile imtihanına işaret ediyor.
Fatma Barbarosoğlu, bir kitaptan uyarlanan bir diziden yola çıkarak gençler, yaşlılar ve orta yaşlılar üzerinden; hayata, olaylara ve olgulara yönelik bakış açılarına değiniyor.
Fatma Barbarosoğlu, tıp öğrencisi Enes Kara’nın intiharı üzerinden söylenenlere ve yapılması gerekenlere dair görüşlerini sosyolojik açıdan değerlendirmeye çalışıyor.
Fatma Barbarosoğlu, birçok alanda olduğu üzere edebiyat alanında da verilen ödüllerin veriliş şeklinde çoğu kez liyakat esassına uyulmadığını belirtiyor.