Suriye niçin karıştı, 10 yılı aşkın niçin bir çatışma alanı haline getirildi gibi daha pek çok soruyu sıralamak mümkün. Çatışmaların ilk başladığı günlerde ülkemiz yöneticileri yaptıkları açıklamalarda birkaç ay içinde zalim Esed yönetiminin sona ereceği, Suriye’de demokratik bir yönetimin oluşturulacağını belirtiyorlardı. Hâlbuki Irak’ta diktatör Saddam’dan kurtarılacak diyerek işgal edilmiş ve bölünmüştü. Sonuç olarak bırakın birkaç ayı yıllar geçti Suriye’de rejim değişikliği olmadığı gibi böyle bir durumu ABD ve koalisyon ortakları ile Rusya’nın istemediği görüldü. Suriye’de kısa süre içinde bir takım terör örgütleri ABD ve yandaşlarının temsilcisi olarak sahaya sürüldü. Bu ise Suriye’de hedefin Esed yönetimi değil, Türkiye olduğunu; bunun için de sömürgecilerin terör örgütlerini maşa olarak kullandıkları kısa sürede anlaşıldı. Sınırımızın öte tarafında terör örgütlerinin devreye sokulması ve bunun da ABD ve koalisyon ortakları eliyle yapıldığı ortaya çıkınca, ister istemez güneyimizi teröristlerden temizlenmek için ne zaman harekete geçilmiş, başlangıçta ses çıkarmayanlar bir süre sonra Türkiye’nin ilerlediğini görünce Ankara’nın yolunu tuttular. Terör örgütlerini kurtarmak için ateşkes çağrısında bulundular. Bunun için de gerek ABD gerek Rusya Türkiye’nin isteklerinin yanında yer aldıklarını söylediler. Sonunda da Türkiye harekâtını durdurdu. Hem bir defa değil, iki defa başarı ile süren harekât durduruldu. Bunun karşılığı olarak da ABD ve Rusya Suriye’nin terör örgütlerinden temizlenmesini sağlayacakları sözünü verdiler. Ama söylenenlerin hiçbirinin aslı çıkmadı. Çünkü onlar Türkiye’ye bir takım sözleri teröristlere ve rejime nefes aldırmak için veriyorlardı.
Sonuç olarak Türkiye harekâtını durdurdu ama ABD ve Rusya Suriye’nin teröristlerden temizleneceğine dair sözlerini bir iki göstermelik ortak devriyeye çıkma dışında unuttular. Ancak, Türkiye tek taraflı olarak ateşkese uydu. Aradan geçen zamana rağmen Rusya doğrudan olmak üzere, ABD’de birlikte hareket ettiği terör örgütleri eliyle ateşkese uymadılar. Özellikle Rusya her fırsatta rejim adına sivillere yönelik saldırılarını sürdürdü. Sonuç olarak Rusya doğrudan ya da rejimi destekleyerek, ABD de maşası terör örgütleri eliyle çatışmaları hep sürdürdüler. Bu bakımdan Suriye’de ateşkese uyan tek ülke Türkiye oldu. Bir başka ifadeyle Suriye’yi ateş topuna çevirenlerin açtığı yaraları ve yaptıkları tahribatın zararlarını elinden geldiği kadar Türkiye gidermeye çalıştı, Suriye halkını düşünen, acılarını paylaşan tek ülke Türkiye oldu. Bunun ötesinde ne BM, ne AB, ne ABD ve Rusya için Suriye halkının acıları hiçbir zaman önemli olmadı. Büyük Ortadoğu Projesi’ni hayata geçirmek için yolla çıkanlar Suriye’nin parçalanması, Esed rejiminin devamı için birlikte hareket ettiler, ediyorlar. Çünkü Haçlı ittifakı Siyonistlerin isteklerini emir telakki ediyor. Bu bakımdan parçalanmış, zayıf düşmüş bir Suriye projelerinin uygulanması konusunda işlerine yarıyor.
Tüm bunları hatırlayınca Suriye’de ateşkesin fiilen sona erdiğine dair haberlerin gerçeği yansıtmadığını söylemek yanlış olmayacaktır. Çünkü Suriye’de sadece Türkiye tek taraflı ateşkese uydu, ancak, çatışmalar ve saldırılar devam etti. Saldıran bazen rejim, bazen Rusya oldu, çoğu zaman da fırsat buldukça teröristler kendilerini gösterdiler. Kısaca, Suriye’nin teröristlerden temizlenmesini ABD ve Rusya engelledi. Bu arada birkaç gün önce teröristlerin bir Rus konvoyuna saldırısında bir Rus generali hayatını kaybetmiş. Olay insanın aklına ilk anda ‘etme bulma dünyası’ sözünü getiriyor. Çünkü Suriye’nin teröristlerden temizlenmesi tüm tarafların menfaatine idi. Sonuç olarak Suriye’de çatışmalar giderek artacağa benziyor. Çünkü şimdiye kadar kendi topraklarında sürüp gelen çatışmaları seyreden aşiretler harekete geçmişler. Şimdiye kadar niçin kendi ülkelerindeki çatışmaları seyrettiler diye sormayın.
