Erdoğan’ın gözlemleri, teşhisleri, yönetim tarzı artık iyice iflas etmiş durumda
“Enflasyon aşılmaz bir tehlike değildir, ben ekonomistim. Şu anda yüzde 8, yüzde 9 enflasyonun tehdit ettiği ülkeler var. Bizde yüzde 80. Biz şu anda 250 milyar dolar ihracatı yakalamış bir ülkeyiz.”
Bu konuşmasında birinci bölüm, her zamanki gibi övünüyor ama, boş!..
“Benim ülkemde marketlerde raflar boş değil. Ama, Amerika’da, Almanya’da, Fransa’da bile raflar boş.”
Bu konuşmasında ikinci bölüm, baştan sona yanlış.
“Tarım Kredi Kooperatiflerinde çok ucuz fiyatla satılıyor.”
Bu da, konuşmasında üçüncü bölüm, o da yanlış.
Tayyip Erdoğan Amerika’da bir TV’ye demeç veriyor, ekonomiyle ilgili sorulara yanıt verirken, söze “ben ekonomistim” diye başlıyor, ardından yukarıdaki sözlerle devam ediyor.
Ne kadar parlak bir ‘ekonomist’ olduğu Türkiye’nin içine düştüğü derin ekonomik kriz ve sefaletten belli!..
Ülkelere bakalım
Erdoğan enflasyonun tehdit ettiği ülkelerden söz ederken, ‘onlarda yüzde 8 – 9, bizde yüzde 80’ diyor.
Eh… Doğruya yakın, enflasyon Batı ülkelerinde yüzde 5.2 (Fransa) ile yüzde 8.7 (Amerika) arasında. Ancak, pek çok konuşmasında aynı ülkeleri defalarca “çok yüksek enflasyon var” gibi gösteriyor.
İhracatımızla övünüyor, ‘250 milyar doları yakaladık’ diyerek.
Eleştirdiği Batı ülkelerinden birkaç örnek verirsek:
“- Amerika’nın ihracatı 2 trilyon 409 milyar dolar.
– Almanya’nın ihracatı 1 trilyon 380 milyar dolar.
– Fransa’nın 592 milyar dolar.
– İtalya’nın 580 milyar dolar.
– İspanya’nın 392 milyar dolar.”
Devamında Türkiye’nin büyüme oranıyla övünüyor. Hep aynı soru?..
“O büyüme kime yarıyor?..”
Eleştirdiği ülkelerde kişi başına düşen gelir 42.250 dolar ile 63.358 dolar arasında değişiyor.
Türkiye’de bir zamanlar 12 bin doların üzerinde iken, ‘ekonomist’ olarak izlediği ekonomik politika sonucunda, yoksullaşıyoruz ve kişi başına düşen gelir 8.610 dolara düşüyor.
Raflar boş mu?
Raflar konusuna gelince…
Erdoğan ‘Amerika’da, Almanya’da, Fransa’da bile raflar boş’ diyor.
Zerresi doğru değil!..
Doğ- ru de- ğil!… Değil!..
Yine algı operasyonu vaziyeti.
O ülkeler diplomatik yoldan bu sözleri yalanlarsa ne olacak?..
Tarım Kredi Kooperatiflerine gelince…
Erdoğan açsın TV’lere baksın, kooperatifler artık bomboş, kimse gitmiyor!..
Çünkü, Erdoğan’ın dediğinin tersine:
“O kooperatiflerde de, fiyatlar artık ucuz değil. Ürünlerine zam yapılmış!..”
Lider tanımı
Amerikan TV’sine verdiği demeçte ruh hali ilgili ipucu veriyor:
“Hiçbir lider attığı adımdan sonra, ben yanlış yaptım, demez. Liderler girdikleri bir yoldan geri dönüşleri zor olan insanlardır.”
Yani diyor ki:
“Ben yanlışımdan geri dönmem, yanlışta ısrar ederim.”
Bu da, baştan sona yanlış.
İki kere yanlış.
Önce dünya tarihinde yanlışından dönen sayısız lider var. Bunu geçelim!..
İkincisi, kendisi açısından bile yanlış.
Belki hepimizin yoksullaşmasına yol açan ekonomik ısrarlarından vaz geçmiyor ama…
“Dış politikada sürekli vazgeçiyor!.. Kavga ettiği ülkelerle yeniden barışmaya çalışıyor. Kavga etmesi yanlış, Mısır, Arap ülkeleri, İsrail, Suriye dahil, şimdi onlarla barışmaya çalışması, kendi deyimiyle, girdiği yoldan geri dönüşün ta kendisi.
Kent planlamalarıyla ilgili geri dönüşleri var.
Aldatıldık itiraflarıyla ilgili geri dönüşleri var, en büyük örnek FETÖ macerası!..
Eskiden söylediği sözlerin pek çoğunda geri dönüşleri var, hele de yasaklar, yoksulluk, yolsuzluk iddiaları ve adalet, hukuk ve demokratik haklarla ilgili olarak.”
Borç alır mı, almaz mı?
Tutarsız olduğu bir başka alan, dünkü Sözcü gazetesinde yer aldığı gibi borç almakla ilgili sözü.
19 Temmuz 2020’de Türkiye Sigorta tanıtım töreninde:
“Bugün borç alan yarın talimat alır.”
10 Ağustos 2020 kabine toplantısı sonrasında aynı tekrar:
“Bugün borç alan yarın talimat alır.”
7 Eylül 2020’de Rize’de aynı tekrar:
“Bugün borç alan yarın talimat alır.”
Yani, Erdoğan iktidarda kaldığı sürece hiç borç almayacağını ilan ediyor.
Geçenlerde ne diyor?..
“Pek çok ülke gerekli desteği veriyor, onlardan gelen paralar Merkez Bankası rezervlerini güçlendiriyor.”
Hani borç alınmazdı?..
Özellikle Arap ülkelerine ve Rusya’ya para bulmak için giden kendisi değil mi?..
Borç aldığına göre, kendi sözü doğrultusunda, sormak gerek:
“Hangi talimatı aldın?..”
Ayrıca…
Hani, ‘liderler girdikleri yoldan geri dönüşleri zor olan insanlardı!..”
Nebati borsada
‘Ekonomist’ olarak yönettiği ekonomide…
TÜİK’e göre tüketici fiyatları yüzde 80, gerçekte yüzde 100’ün üstüne, üretici fiyatlarıyla ise yüzde 144’e çıkmış enflasyonda insanlar, hele de küçük yatırımcılar doğal olarak, tasarruflarını korumak istiyor.
Avro ile yüzde 83, altın ile yüzde 111, dolar ile yüzde 112 getiri elde edilirken, tasarruflar yine de enflasyonun altında kalıyor, insanların paraları eriyor.
Parayı korumak amacıyla, akla borsa geliyor. Çünkü:
“Son bir buçuk ayda borsada özellikle kamu bankalarının hisse senetleri yüzde 164 gibi büyük sıçrama gösteriyor.”
Borsa yükselirken, Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati 23 Ağustos’ta:
“Vatandaşlara şu anda en iyi getiriyi getiren Borsa İstanbul. Vatandaşlarımızın nereye kanalize olacağı ortada.”
Borsa eyvah
Nebati tasarruf sahiplerini açıkça borsaya çağırıyor. Ve insanlar borsaya yöneliyor, özellikle de kamu bankalarının hisse senetlerini satın alıyor.
Bir buçuk ayda yüzde 164 artan kamu bankalarının hisse senetleri önceki gün aniden yüzde 34 kayıp yaşıyor.
“Tasarruf sahiplerin açısından tam felaket!.. Büyük zarar!.. Gitti o tasarruflar, eridi, gitti!..”
Şimdi kim ödeyecek o zararı?..
Nebati mi, kim?..
Borsa tepetakla inince, dolar dün 18.30 TL’yi aşıyor, o da ayrı bir felaket.
Dramatik düşüş sonrasında, borsada önceki gün işlemler geçici olarak durduruluyor.
Borsanın ani düşüşünde manipülasyon mu var?.. Birileri borsa oyunları üzerinden açıktan para mı kazanıyor?.. Akla ilk gelen soru bu.
Sermaye Piyasası Kurulu’nun olaya derhal el koyması gerekiyor.
Erdoğan ve Bakanlar TV röportajlarında, konuşmalarında döktürdükçe, ekonomi daha da dökülüyor.
Veda zamanı
Erdoğan’ın gözlemleri, teşhisleri, yönetim tarzı artık iyice iflas etmiş durumda.
‘Ekonomistim’ diyerek, sayesinde hepimizin düştüğü yoksulluğu görmezden gelerek…
‘Lider yanlıştan dönmez’ diyerek, yanlışlarını itiraf ederek ve fakat yine de bazı durumlarda dönerek, kendi ruh haliyle ilgili birbirini tutmayan sözleri eklendiğinde…
Artık hiç bir işe yaramayan algı operasyonları sadece çaresizliği gösterdiğinde…
Belli iyice yorulmuş.
Biz, hepimiz zaten çoktan yorgun düşmüş durumdayız.
En iyisi…
“Artık veda zamanı.
İster seçimde kaybederek…
İsterse, hatta seçime girmeden, kendi iradesiyle vazgeçerek!..”
Veda…
Hem kendisi kazanır, hem biz hepimiz.
Kaynak: Farklı Bakış