Araştırmacı yazar Hasan Köse, FETÖ’den hareketle, tarikat yapılarının tarih içerisinde ve günümüzde durumlarına dair, onların STK vs. sayılıp sayılamayacağı düşüncesi üzerinde duruyor.
Kitap laikliğin ve sekülarizm Hıristiyan ve İslam algısındaki yerinin ne olduğu anlamak için yazılmış muazzam bir eser niteliğindedir.
12 Eylül ve tüm darbelere dair muhasebe yapmak ve halen var olan darbe düşüncesini ıskartaya çıkaracak yeni bir dil, yeni bir söylem, yeni bir anlayış ve kavrayış artık kendini apaçık bir şekilde hissettirmektedir.
Fehmi Koru, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, şimdiki sistemi oturtmaya çalışırken, devleti “anonim şirket” tarzında yönetilmesi düşüncesinin bugün apaçık görülen yanlış taraflarına dikkat çekiyor.
S. Seyfi Öğün, Maraş merkezli deprem üzerine, siyasal kadronun da kabahatli olduğunu; son 70-80 yılda rant düşüncesinden dolayı kayıplar olduğunu bununda sadece bir partiye ya da bir gruba mal edilemeyeceğini belirtiyor.
Abdülaziz Tantik, modern anlayışa sığınıp Müslüman kalma düşüncesinin muhafazakarlık, siyasetten arınmışlığın ise dindarlık olarak tanımlandığı bir vasatta İslamcılığın işinin zorluğuna dikkat çekiyor.
Fehmi Koru, iktidar bloğunun izlediği akılcı ve sonuç alıcı taktiklerinin yanında, CHP’de Kılıçdaroğlu kazanır düşüncesinin risklerine dikkat çekip,bir sürpriz yapmanın imkansız olmasa da, çok zor olduğunu belirtiyor.
Abdullah Muratoğlu, Carl von Clausewitz ‘in,” savaşın belirsizlikler alanı” na dair tespitinden ve Arnold Toynbee’nin, tarih ile savaşın değişkenliği düşüncesinden hareketle Ukrayna-Rusya savaşına dair bir analizde bulunuyor.
Taha Akyol, Osmanlı son dönemi ile cumhuriyet’in ilk dönemi ve darbeler döneminde “herkesi ‘Türk olarak’ görme düşüncesinin yanlışlığına dikkat çekip üniter yapı içerisinde bir başka yolun bulunmasın doğru olduğunu belirtiyor.
Ahmet Taşgetiren, Cumhur İttifakı’nın, oylarını alma düşüncesinin yanında HDP’yi görmezden gelme siyasetinin, 6’lı Masa’ı oluşturan partilerin, özellikle de İYİ Parti’nin bu konudaki tavrına dikkat çekiyor.
Mikdat Karaalioğlu, birkaç gün önce ölen ve bazı olumsuz sıfatlarla anılan Papa 16. Benedict’in düşüncesi, Katolik Kilisesi ile ilişkisi ive İslam’la bazı Hıristiyan mezheplere yönelik tavrına dikkat çekiyor.
Ahmet Taşgetiren, Erdoğan’ın, ona atfedilen “kaybedeceği bir seçime girmez” düşüncesi ile hareket ettiğini, ama başta İstanbul’un kaybedilmesine yönelik, gideni telafi etmek için onun tüm tuşlara basmakta olduğunu belirtiyor.
Abdullah Muratoğlu, Rusya-Ukrayna savaşı’na atıf yaparak; sorunun müzakere ile sona ereceği düşüncesinin hilafına ABD’deki şahinlerle Putin ve çevresinin çözümü iptal ettirmeye yönelik durumlarına dikkat çekiyor.
Yusuf Ziya Cömert, iki eser üzerinden, ilgilisince çokça dile getirilen İslam’da liberalizm vurgusuna rağmen, liberalizmin kendini inşada İslam’dan yararlandığı düşüncesi çerçevesinde bir değerlendirmede bulunuyor.
Süleyman Seyfi Öğün, İran’da kitlelerin en başta ne istediklerine dâir belirliliğin ise mevcût olmadığını, ortada bir örgütsüzlüğün var olduğunu; rejiminde nasıl hareket edeceğine dair ciddi bir düşüncesinin olmadığını belirtiyor.
Taha Kılınç, Prof. Dr. Zekeriya Kurşun’un “Osmanlı Arapları - Hilafet, Siyaset, Milliyet” adlı eseri üzerinden, İngiliz şarkiyatçı W. S. Blunt’ın, “hilafetin Kureyşiliği” düşüncesi üzerinden Osmanlı düşmanlığına işaret ediyor.
Yasin Aktay, İslam düşüncesi üzerine kafa yoran Prof. Dr. Muhtar el-Şankıti’nin, “anayasa ve otoriterlik” olgusu üzerinden sunmuş olduğu bir konferansa atfen, konuya dair bir değerlendirmede bulunuyor.
Süleyman Seyfi Öğün, Rusya-Ukrayna Savaşı’nın çıkmasında etkin rol oynayan Atlantik hattının, bu kez Hazar enerji koridoru üzerinden Kafkasya’dan İran’a ve Türkiye’ye yönelik savaş açma düşüncesine değiniyor.
Taha Kılınç, 2022 FİFA Dünya Kupası çerçevesinde ev sahibi ülkenin, İslam’a uygun davranmasının temeline ve Almanya ile Belçika gibi “Batılı” ülke yöneticilerinin sömürge düşüncesinden kaynaklanan üstenci bakışlarına değiniyor.
Taha Kılınç, İsrail’in, bölgenin geçmişinde de sadece Yahudiler var düşüncesi ile tarihi figürler üzerinden hayali mezarlık yerinin tespiti ile bu yöntemi aynı zamanda İran’ın dsa Şiiliği kullanarak yapmaya çalıştığını belirtiyor.
Ayşe Böhürler, başörtüsü üzerine Mısır’da yapılan tartışmalara, İsmet Özel’in “Başını örten kızlar felsefe bilmelidir” düşüncesine atfen İsmail Kara’nın yaklaşımı bağlamında bir değinide bulunuyor.
Araştırmacı Fatih Yoncacık, Suriye iç savaşına dönen durumdan terör örgütlerinin yararlanma düşüncesi gibi İran’ın da işe müdahalesinin ona ekonomik ve toplumsal olarak pahalıya patladığını belirtiyor.
Yıldıray Oğur, toplumun çeşitli kesimlerine uygulanan yasakların HDP üzerinden muhalif Kürtlere de uyguladığını, buna rağmen, onları konser türü etkinliklerle kazanma düşüncesinin pek de faydalı olamayacağını belirtiyor.
Mütercim yazar Cemal Aydın, Fransız Müslüman düşünür Roger Garoudy’in, Fransa’da yayımı ve satımı yasaklanan kitaplarının Almanya’da basılma düşüncesi üzerine bir değerlendirmede bulunuyor.
Hakan Albayrak, Kürt halkını siyaset arenasında ciddi bir şekilde temsil etme düşüncesine bağlı olarak kurulan Destpéka Nu(Yeni Başlangıç)’un açıkladığı “Siyasi Tutum Belgesi”ne yönelik eleştirilerini belirtiyor.
Vahap Coşkun, Mersin saldırısı sonrasında, Demirtaş’ın ve HDP’nin silahın yerine siyaseti koyma düşüncesine PKK kanadından gelen sert ve şiddet içeren söylemin sonuçsuz kalacağını, kazanın ise HDP/siyaset olacağını belirtiyor.
Mehmet Göktaş, birinin sözde helalleşme düşüncesi, 6’lı masanın sağcılarının ketumluğu ve solun/Marksistlerin darbe vurma düşüncesinin pek de önemli olmadığını, bizi en çok “para da para” diyenlerin üzdüğünü belirtiyor.
Yasin Aktay, Kılıçdaroğlu’nun başörtüsü çıkışını; aslında çözülmüş bir konu olarak, buna yönelik CHP’lilerin bakışları ve AK Parti’nin, bu konuya ek olarak Aleviler ve Kürtlerle ilgili çözüm düşüncesi bağlamında değerlendiriyor.
MustafaKaraalioğlu, K. Kılçdaroğlu’nun, başörtüsü için anayasal güvence düşüncesinin, iktidar cenahının karşı çıkışı ile ötelenmemesi gerektiğini;bununda derinleşen başka problemlerin çözümü için bir model olabileceğini belirtiyo.
Fehmi Koru, ‘6’lı masada, bugüne kadar adayını “erkenden açıklanırsa yıpratılır” düşüncesinin hakim olduğunu ve buna benzer sebeplerden dolayı‘6’lı masa’nın işi hiç kolay olmadığını belirtiyor.