Haram, insanın kendi nefsi arzularının esiri olmaktan kurtulması için ilahi bir lütuf olarak verilmiştir. Helal sınırları ise, kişinin kendisi için daraltarak kendi varlığının anlamını kendisi için yükseğe taşıyabildiğidir.
Kulak verilecek, açık olacağımız, bizi değiştirebilecek, düzeltebilecek bir din yerine “işimize yarayacak din” daha ziyade devletin iktidar arzusunun bir parçasıydı.