Haram, insanın kendi nefsi arzularının esiri olmaktan kurtulması için ilahi bir lütuf olarak verilmiştir. Helal sınırları ise, kişinin kendisi için daraltarak kendi varlığının anlamını kendisi için yükseğe taşıyabildiğidir.
Kulak verilecek, açık olacağımız, bizi değiştirebilecek, düzeltebilecek bir din yerine “işimize yarayacak din” daha ziyade devletin iktidar arzusunun bir parçasıydı.
Türkiye’de merkez sağın, muhafazakarların, İslamcıların veya milliyetçilerin dile getirdikleri farklı “Büyük Türkiye” arzuları (quest for grandeur) emperyal bir tahayyülün güncel versiyonlarını teşkil eder.
30 Kasım Cumartesi günü İktibas’a konuk olan Abdurrahman Arslan,“Hakikat ve Gerçeklik” başlığını taşıyan bir sohbet gerçekleştirdi.