Şer Güçler, 21. yüzyılda, “Büyük Sıfırlama” yapıp “Dijital Diktatörlük”ün hâkim olduğu “Yeni Dünya Düzeni”nin inşa edilebilmesi, mevcut dünyaya yeni bir şekil verilebilmesi için başta Avrasya coğrafyası olmak üzere dünyanın her tarafında pek çok olay meydana getirecektir. Bu hedefi biyolojik, ekolojik ve bölgesel savaşlarla başaramadığında ise 3. Dünya Savaşı çıkaracaktır. Bugün Ukrayna-Kazakistan hattında olanlara; bundan sonra olacak olaylara bu açıdan bakılması ve değerlendirilmesinde fayda vardır.
Bu nedenle Rusya – Ukrayna Savaşının sebeplerini, muhtemel sonuçlarını Türkiye, Bölge ve Dünya açısından değerlendiren bir seri basın açıklaması yapacağız.
Bu basın açıklamasında Ukrayna’da meydana gelen göç olayını, Batı dünyasının bu olaya yaklaşımı üzerinde duracak, Irak-Suriye hattındaki göç olayları ile mukayese edeceğiz.
Öncelikle şunu ifade etmekte fayda vardır: Bizim için tüm zalimler aynıdır. Ukrayna’yı işgal eden zalim Rusya ile ona çanak tutan, onu teşvik eden, işgal için gerekli psikolojik ortamı hazırlayan işgalden sonra da sadece ekonomik yaptırım uygulamakla yetinen ABD-AB-NATO-İngiltere-İsrail zalimler arasında hiçbir fark yoktur.
Bu işgal, zalimlerin işbirliği ile gerçekleşmiş ve dünyaya yeni bir şekil vermenin ilk basamağı olarak görülmelidir.
Irak -Libya hattında da zalimlerin aynı işbirliğini gördük ve muhtemelen bundan sonra da göreceğiz.
Bu sebeple basın açıklamaları yaparak kamuoyunu aydınlatmak istiyoruz.
Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmeye başlamasının 11. günündeyiz. İşgal en acımasız bir şekilde önüne gelen her şeyi yakıp yıkarak ilerliyor. Evler, hastahaneler, okullar, ibadethaneler, nükleer santraller gözetilmeden vuruluyor. Askerler, siviller, yaşlılar, çocuklar, bebekler ölüyor…; doğadaki canlılar ve hayvanlar ölüyor; ağaçlar, bitkiler, ormanlar yanıp kül oluyor.
Sebebi ne olursa olsun; inancı, ırkı, kavmi, soyu, derisinin/teninin ve gözlerinin rengi ne olursa olsun, Ukraynalılar ve insanlık böyle bir olayı hak etmiyor.
Ukrayna’daki savaştan kaçarak canını kurtarmaya çalışan kadın, erkek, genç, yaşlı ve çocuk olan göçmenlerin Ukrayna’ya yakın ülkeler tarafından alınıp misafir edilmesi erdemli bir olaydır.
Fakat aynı Avrupa ülkelerinin Irak, Suriye, Afganistan, Libya, Somali, Yemen vb. olaylar ve savaşlar nedeniyle ülkelerine sığınmaya çalışan mültecilere karşı da aynı erdemi göstermeleri gerekirdi. Aylan bebeklerin cansız bedenlerinin sahillere vuruşu, Yunan askerleri tarafından botları parçalanarak denizin hırçın dalgaları arasında tutunacak bir dal bulamayarak ölen adı sanı bilinmeyen bebeklerin, kadınların ve erkeklerin dramatik hikayeleri gözümüzün önünden hiç gitmiyor. Bir gazeteci bayanın, “Evladını kucaklamış zorlukla yürümeye çalışan bir babaya çelme takarak yere düşürmesi” iğrençliğini asla unutmadık ve unutturmayacağız. Yunan askerlerinin aç bırakıp dayak atarak üzerlerindeki elbiselerini, paralarını alıp Meriç nehrinin Türk tarafına bırakılan göçmenlere reva gördüğü insanlık dışı davranışı unutmayacağız.
Amerikan CBS Kanalının Ukrayna muhabiri canlı yayın esnasında şunları söylüyor: “Burası Irak ya da Afganistan gibi bir yer değil. Burası nispeten medeni, nispeten Avrupalı bir şehir.”
İngiliz BBC, Kiev muhabiri ise: "Benim için çok duygusal. Çünkü görüyorum ki, sarı saçlı ve mavi gözlü Avrupalı insanlar ve çocuklar her gün Putin'in füzeleriyle öldürülüyorlar."
Fransız BFM canlı yayınında spiker: "Bunlar Suriyeli değil, bunlar bizimki gibi arabalara binen Avrupalılar."
Amerikan NBC kanalı, muhabir, Ukraynalı göçmenler hakkında konuşuyor:
"Açık söylemek gerekirse, bunlar Suriye'den değil, Ukrayna'dan gelen mülteciler. Hristiyanlar, beyazlar, birbirlerine çok benziyorlar."
Kendi vahşiliklerinin yol açtığı Irak, Suriye ve Afganistan kaynaklı göç dalgasını şiddetle bastıran, Alman siyasetçi ve Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, "Ukrayna bize ait, bizden biri." dedi. Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür.
Biz; çaresizlik içinde sınırımıza dayanan dört milyon mülteciyi, “sarı saçlı ve mavi gözlü insanlar ve çocuklar” olup olmadığına bakmadan, “Yaratılanı hoş gör, yaratandan ötürü.” ilkesi doğrultusunda bağrımıza basarken onlar kapılarını ardına kadar kapatıp botlarını batırarak, binlerce göçmenin denizlerde boğulup can vermelerini seyrettiler.
İşte, Batı ile farkımız...
Avrupalılar ve Türkiye’deki batıcılar, TV ekranlarında Ukrayna’daki insanların, çocukların durumuna gözyaşı dökerken (dökmesin demiyoruz) aynı Amerikalıların, Avrupalıların ve Rusların sebep olduğu -özellikle- Afganistan, Irak, Suriye, Libya, Yemen, Somali vb. ülkelerdeki vahşetlerine seyirci kalmaları, onları görmezden gelmeleri ve onlara düşmanca tavır takınmaları, onların kovulmasını istemeleri çok düşündürücü ve ibret vericidir. Bu durum onların ne kadar iki yüzlü ve çifte standart içinde olduklarını da ortaya koymaktadır.
Avrupa’nın bu iki yüzlü tavrını şiddetle kınıyor, tüm dünyayı mazlumlara ve dünyanın neresinde olursa olsun savaş mağdurlarına adil bir şekilde davranmaya davet ediyoruz.
Bütün insanların; can, mal ve namus güvenliğinin olduğu, inancını rahat bir şekilde yaşadığı, adaletin hâkim olduğu, hiç kimsenin başkasının toprağında gözünün olmadığı, barış ve güven içinde, adil bir dünyada yaşamalarını istiyor, Umran Kültür ve Medeniyet Hareketi olarak bunun için mücadele veriyoruz.
BÖYLE ADİL BİR DÜNYA, ANCAK İSLAM’IN RAHMET İKLİMİNDE BULUŞMAKLA MÜMKÜNDÜR.
HENÜZ VAKİT VARKEN BU İKLİMİ İNŞA EDELİM.
UMRAN KÜLTÜR VE MEDENİYET HAREKETİ