DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Öcalan çıkışıyla başlayan tartışmaları ve gündemdeki konuları değerlendirdi.
Fatma Tuncer, Prof. Dr. Müfit Selim Saruhan’ın “Bir gün de olsa vanalarımızı kapatıp depremzede kardeşlerimizin soğukla olan mücadelesini anlayalım” ifadesinin anlamına işaret ediyor.
Fatma Tuncer, sanayiye koşut olarak küresel güçlerin oluşumuna etkisi olan iklim değişikliği bahanesiyle, insanları kendi çıkarları için doğal olmayan sentetik bir hayatı yaşamaya zorladıklarını belirtiyor.
İndependent Türkçe’den Gökçen Tuncer uluslararası hukuk uzmanı Richard Falk, Türkiye'nin seçim sürecinde Washington'ın nasıl tavır alabileceğini ve Türkiye'nin Ortadoğu'daki ülkelerle yakınlaşma konusunu görüştü.
Fatma Tuncer, insanın, çoğu kez yaşadığı hayatta pek faydası olmayan, onların varlığına sığınıp insanlardan ve toplumdan kopmalarına sebep olan ve psikolojilerini değişten nesnelere vurgu yapıyor.
Fatma Tuncer, yıllar önce Meksika’da yaşayan iki kız kardeşin, trenle yolculuk yapan mültecilere yönelik yardımlarının şimdide düzenli bir şekilde artarak devam ettiğini ve iyiliğin kapitalizme karşı mücadelesine işaret ediyor.
Fatma Tuncer, kapitalizmin kışkırtmasıyla yaşlı kadınların büyük bölümünün bilgelik ile öne çıkacağına fiziki güzelliğe önem verdiklerini, ölmeyi düşünmediklerini, ama sonunda keşke” diyeceklerini belirtiyor.
Fatma Tuncer, sınav dönemlerinde, ebeveynlern çocuklarına moral verecekleri yerde, kaygı ve stres oluşturarak, aksi durumlar sergilediklerini, bundan kaçınılması gerektiğine işaret ediyor.
Fatma Tuncer, Sudan gibi yoksulluğun kol gezdiği bir ülkeden kalkıp, bir umutla Türkiye’ye gelen ve burada da umudu tükenen mazlum Müslümanların hayatına şahitlik ettiğini belirtiyor.
Fatma Tuncer Yazdı;
Fatma Tuncer, Müslümanların büyük bölümünün, ihtiyaç sahibi olan insanlara yardım ederken seküler anlayışla hareket ettiğini; esas olanın ise İslam kardeşliği çerçevesinde olması gerektiğinin altını çiziyor.
Milli Gazete yazarı ve yılların mizah ustası Necati Tuncer, güncel siyaseti, kendi üslubu ile ironik bir şekilde okuyucunun dikkatine sunuyor.
Fatma Tuncer yazdı;
Fatma Tuncer, Rachel Corrie'yi yazdı;
Fatma Tuncer, İstanbul Tarlabaşı’da kendi evini, çoğunluğu dünyanın çeşitli ülkelerinden kalkıp gelmiş maddi imkanı kıt olan insanlara tahsis eden bir aileye yaptığı ziyarete dikkat çekiyor.
Fatma Tuncer, Batılı emperyalist güçler tarafından sömürülen Afrikalı insanın durumunu, eğitim imkanları oldukça kısıtlı Kenyalı öğrenciler üzerinden dikkatimize sunuyor.
Fatma Tuncer, laik rejim karşısında sinik ve silik şahsiyetli Müslüman bekleyen Demirel’e karşılık, Müslümanlara birçok alanda bilinç aşılayan merhum Erbakan’ın,vefatı münasebetiyle bir değerlendirmede bulunuyor.
Fatma Tuncer, Dr. Ernest Berhradt’an hareketle, toplumsal hafızada yer alan baba figürünün yeniden işlevselleşmesini ve bununla birlikte annenin de şefkatli bir koruyucu olmasının üzerinde duruyor.
Fatma Tuncer, anne ve babaların sevgilerini veremediği çocuklarının, o sevgiyi, yine onların verdiği yiyecek yoluyla elde etmesinin sonucunda; ileri yaşlarda “maddi-manevi” türlü sıkıntıların oluşacağını belirtiyor.
Fatma Tuncer, sevginin, yansıtıldığı oranda insana olduğu kadar çiçeğe de etki ettiğini, zamanının büyük bölümünde çiçeklerle ilgilenen yaşlı bir insan üzerinden belirtiyor.
Fatma Tuncer, annesi vefat eder küçük bir çocuğun annesini aradığını, onun nereye gittiğin öğrenmek isteyen ve onun cennete gittiğini öğrendiğinde buruk bir sevince kapılan çocuk üzerinden bir gerçeğe parmak basıyor.
Fatma Tuncer, diktatörler misali, çevresine korku salarak yaşadığına inanan yaşlı bir kadından hareketle; toplumun ve haliyle ailenin düçar olacağı felaketlere dikkat çekiyor.
Fatma Tuncer, Katolik bir çevrede yetişen ve daha sonra araştırmaları sonucu Müslüman olan Farnsız Eva de Vitray Meyerovitch’in vahiyle tanışmasını ve buluşmasına işaret ediyor.
Fatma Tuncer, yazısında toplumda engelli insanların ne zorluklar içerisinde yaşadıklarını ve kötülerin sayısının iyilerden çok olmasına rağmen engellilerin yalnız olmadıklarını vurguluyor.
Fatma Tuncer, lise eğitiminde, sorgulayıcı tavırlarından dolayı hocalarının çoğu tarafından sevilmeyen öğrenci konumuna indirgenen bir öğrencinin durumunu; o anlamak istemeyen hocalarının tavrı üzerinden değerlendiriyor.