Süleyman Seyfi Öğün, 12 Eylül öncesinde kendi ideolojiler gereği ekonomik bir anlayışa sahip solcu ve sağcı aydınların, Özal döneminde liberal politkalara alıştırıldığını belirtiyor.
Süleyman Seyfi Öğün, bundan önceki süreçlerde ABD’nin Avrupa kadar Türk ve Türkiye ile ilgili net bilgilere sahip olmadığını şimdi ise durumların değiştiğini, onun yeni düşman oluşturma sevdasını vurguluyor.
Süleyman Seyfi Öğün, ilericilik-gericilik mottosu üzerinden dünyaya acı yaşatan ABD ile yeni durumda kendini dünya kurucu olarak gören Çin üzerinden bir değerlendirmede bulunuyor.
Süleyman Seyfi Öğün, bu yazısında da şehirleşme ve konut mimarisi ile ilgili olarak eskiden de belirttiği gibi, yaşadığımız deprem sebebiyle de, şehirleşme ve konut mevzua değiniyor.
Süleyman Seyfi Öğün, bundan önceki yazısında ele aldığı konuya, bu yazısında da devam ediyor.
Süleyman Seyfi Öğün, apartman formunun, geçmişte din/ler-adına mabetlerin görkemini yansıtma unsuru iken, kapitalizm tarafından işçi sınıfının mecburi yaşam alanı olarak ele alındığını belirtiyor.
Süleyman Seyfi Öğün, palavra ile yalan arasındaki farka dikkat çekiyor; ilkinin az, çok masumiyet, ikincisinin ise kaos ürettiğini; bundan hareketle geldiğimiz noktada, maddi ve hakikat alanında savrulma yaşandığını belirtiyor.
S. Seyfi Öğün, Maraş merkezli deprem üzerine, siyasal kadronun da kabahatli olduğunu; son 70-80 yılda rant düşüncesinden dolayı kayıplar olduğunu bununda sadece bir partiye ya da bir gruba mal edilemeyeceğini belirtiyor.
Süleyman Seyfi Öğün, Kahramanmaraş merkezli depremle ilgili olarak çeşitli konuları içeren kaygılarını ve olumlu olarak görülmesi gereken konulara dikkat çekmektedir.
Süleyman Seyfi Öğün, ulus devlette siyasetin demokratikleştirilmesinin yanında, dış politikanın demokratikleştirilmesinin, genelde seçmen tarafından önemsenmediğini, bununda kapitalizmin işine yaradığını belirtiyor.
Süleyman Seyfi Öğün, İran’ın, kendi iç meselelerini de zikrederek, Türkiye dahil birçok bölge içi ve bölge dışı ülkeler bazında, bu manzaranın Kafkasya’ya ve İran’a yönelik etkisine değiniyor.
Süleyman Seyfi Öğün, ABD’nin, Almanya üzerinden Avrupa’ya yönelik baskısının bir sonucu olarak, Avrupa’dan tecrit edilmiş bir Avrasya’nın; Avrasya’dan tecrit edilmiş bir Avrupa’nın ne tadı ne de hayrı olmayacağını belirtiyor.
SüleymanSeyfiÖğün, insanlık târihinin, belli bir nokta-i nazardan seyredildiğinde, içevurumcu ve dışavurumcu arzular arasında salıncaklandığını. bu itibarla, kadim dünyâlardan modern olanlara doğru bir değişim olduğunu belirtiyor.
Süleyman Seyfi Öğün Yazdı;
Süleyman Seyfi Öğün, Batı’nın, Sevr’in (Sevres) yerine birçok oyunla birlikte, bugün bölgede Rusya ile Türkiye’nin Balkankar'da ve Kafkasya’da karşı karşıya getirilme durumuna dikkat çekiyor.
Süleyman Seyfi Öğün, dış politikada kompartıman siyasetinin doğru olduğunu; sıfır sorun işinin başımıza yeterince dert açtığını, bu hatadan uzak durmak gerektiğini, zira dökülen suyun her zaman toplanamayacağını belirtiyor.
Süleyman Seyfi Öğün, modern demokrasilerin müzakere temelli olduğu iddiasından hareketle, yapılanın müzakere ve münazara olmayıp münakaşa seviyesinde kaldığını; bu durumun aşılması gerektiğini belirtiyor.
Süleyman Seyfi Öğün, Çin’in, Körfez ülkeleri ile başlattığı ilişkilerin stratejik hâl aldığında; ağırlığı güneye kaydıracağı ve Türkiye dahil Türkistan gazı ile ilişkili Avrupa’nın bypas edilebileceğini belirtiyor.
Seyfi Öğün, orta sınıflaşmanın, burjuvaların, toplumsal iddialarından vazgeçmelerini ve yeniden içlerine çekilmelerini, ehlileşmelerini anlattığını, ama toplumsallıklarının da topyekûn yok olmadığını belirtiyor.
Süleyman Seyfi Öğün, İran’da kitlelerin en başta ne istediklerine dâir belirliliğin ise mevcût olmadığını, ortada bir örgütsüzlüğün var olduğunu; rejiminde nasıl hareket edeceğine dair ciddi bir düşüncesinin olmadığını belirtiyor.
S. Seyfi Öğün, CHP üzerinden, Ludistlerin kapitalizm karşıtlığından, o sistemi onarmaya yönelme eğiliminden hareketle Jeremmy Rıfkınların ortaya koydukları şeyin vizyon ile bir alakasının olmadığını belirtiyor.
SüleymanSeyfiÖğün, Çin'in kapitalistleşme sürecine atfen Sermâye birikiminin insânî yollardan sağlandığı tek bir misâl göstermek mümkün olmadığını, servet ve sermaye birikiminin tarihinin kan ve gözyaşı ile yazıldığını belirtiyor.
Süleyman Seyfi Öğün, Rusya-Ukrayna Savaşı’nın çıkmasında etkin rol oynayan Atlantik hattının, bu kez Hazar enerji koridoru üzerinden Kafkasya’dan İran’a ve Türkiye’ye yönelik savaş açma düşüncesine değiniyor.
Süleyman Seyfi Öğün, başkaları için yaşamak demek olan diğergamlığın, insanların hakir ekseriyetinin ilgisi dışında bulunan bir erdem olduğunu, aksini ise klasik ve modern tarihe işaret ederek belirtmeye çalışıyor.
Süleyman Seyfi Öğün, Hint asıllı birinin İngiltere’de başbakan olması ile önümüzdeki dönemde bir Hintlinin ABD başkanlığını kazanma olasılığı ve Çin’in ekonomik açıdan daralması üzerinden bir değerlendirmede bulunuyor.
Süleyman Seyfi Öğün, belli bir hırsa dayanan siyaset ile var olan sisteme bir nevi karşı çıkış saylan anarşizm ile birlikte kapitalizmin, geldiğimiz aşamada, lümpenleşmeyi artırdığını ve daha da derinleştirdiğini belirtiyor.
Süleyman Seyfi Öğün, Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell'in, Avrupa’yı “bahçe”, dünyanın geri kalanını ise orman olarak tanımlamasına eleştiri getiriyor.