Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) terör suçlularını tuttuğu Küba adasındaki tartışmalı Guantanamo Cezaevi’nde kalan bir mahkum, burada geçirdiği dört sene boyunca gördüğü işkenceyi resmetti.
El Kaide’ye üye olmak suçlamasıyla tutuklanan Abu Zubaydah adlı mahkum, söz konusu cezaeviyle ilgili 61 sayfadan oluşan bir rapor sundu. “Amerika Nasıl İşkence Yapar”(How America Tortures) adlı raporda Zubaydah, kendisine yapılan işkence yöntemlerini sekiz farklı görselle resmetti. Çizimler sanığın avukatı Mark. P. Denbeaux tarafından paylaşıldı.
Zubaydah yaptığı çizimlerde söz konusu işkence yöntemlerinin çoğunun ilk kez kendisinde denendiğini, ABD istihbarat servisi CIA görevlilerinin bunu Tayland’daki üslerinde Ağustos 2002’de yapmaya başladığını belirtiyor.
Bugüne kadar suç teşkil edecek herhangi bir eylemde bulunduğu kanıtlanamayan 48 yaşındaki Zubaydah, çizdiği sekiz farklı görselde her işkence yöntemini farklı başlık altında tanımlıyor. Kutuda hapsetme, basınçlı suyla işkence, vücudu parmaklıklara kilitleyerek germe, kafası kutuya geçilmiş bir şekilde sandalyeye kelepçeleme, elleri kelepçeli şekilde duvara başını çarpma gibi başlıklar kullanan Zubaydah’ın her görselde vücudunun çırılçıplak ve başının kazınmış olduğu en dikkat çeken ayrıntılar arasında.
Zubaydah New York Times’ın haberleştirdiği raporda en kötü işkence yöntemlerinden birinin uykusuz bırakma olduğunu belirtiyor. Zubaydah, elleri ve ayaklarının ters bir şekilde kelepçelendiğini, her fırsatta yüzüne su döküldüğünü ve dar bir alanda hapsedilerek 2-3 hafta kadar uykusuz kaldığını söylüyor. Filistin asıllı mahkum tam 83 defa vücudunun yatağa bağlandığını ve yüzüne su dökülmek suretiyle boğulma tehlikesi geçirdiğini ifade ediyor. Olayı araştıran ABD’li Başsavcı Jay S. Bybee’ye göre ise Zubaydah, yaklaşık 11 gün boyunca CIA görevlileri tarafından işkence edilerek uykusuz bırakıldı.
“Çok acı verici bir deneyim”
Zubaydah ayrıca vücudunun zar zor sığdığı küçük bir kutuya konulan Guantanamo’daki ilk mahkum olduğunu belirterek, “Beni küçük bir kutunun içerisine kitlediler. Ben buna köpek kutusu adını veriyorum. Kutuya oturmaya çalışıyorum ancak nafile. Kutu çok dar. Kıvrılmak istiyorsun ancak ellerin ve ayakların kelepçeli olduğu için bunu da yapamıyorsun. Çünkü çok sıkı bir şekilde bağlanmış. Bu çok acı verici bir deneyimdi. Bilinçsiz bir şekilde sürekli çığlık atıyordum.” diyor.