Mukaddses Kutlu(*) yazdı;
Her sabah uyanır ve tekrar tesettürlü olmaya karar verirsiniz. Her sabah uyanır ve sizin niçin tesettürlü olduğunuza karar verirler. Türkiye’de tesettürlü bir kadın olmak; tüm kesimlerin size dair yorumlarının, yargılarının, tanımlamalarının olması, ancak hiçbirinin sizin kendinize dair fikirlerinizi dinlemek gibi bir derdinin de olmaması demektir. Bir sabah uyandığınızda birtakım erkeklerin türbanlı bacısı olmuşsunuzdur, başka bir sabah ise cinsiyetçi bir unsuru kabul etmiş özgür olmayan bir kadın.
Bireyi toplumda konumlandıran tüm unsurlarda görülebileceği gibi, tesettür de birçok yönüyle politikleştirilmiştir. Yıllar boyunca tesettürlü kadınların kamusal alanda tercih ettikleri kimlikleriyle barınmalarına izin verilmemesi de, bu haklarını -hâlâ hukuki olarak korunma altına alınmamasına rağmen- geri kazanmaları üzerinden siyasi propaganda yapılması da oldukça politiktir. Asıl soru ise bir yönüyle politik hale getirilmiş olmasının, tesettürü özü itibariyle politik bir unsur haline getirip getirmediğidir. Bu sorunun cevabını ise tesettürlü Müslüman kadınlardan başka hiçbir grup, kişi ya da kurum veremez.
Tesettürlü olmayı tercih ettiğinizde, kendinizi Müslüman bir kadın olarak tanımladığınızı başka hiçbir detaya ihtiyaç duymadan muhatabınıza iletmiş olursunuz. Hal böyle olunca tesettürlü oluşunuzla birlikte size farklı kimlikler yüklenmesi de hiç zor olmaz. Kimileri için cinsiyetçi, kadının özgürlüğünü kısıtlayan, gerici bir eylemde bulunuyorsunuzdur. Özgürlük hakkında kendi tanımlarını yapmaktan ve bunu size dayatmaktan hiç çekinmezler. Onların istediği şekilde “özgür” olmadığınız için kendi kararlarınızı vermenizin bir önemi yoktur, özgür olmanızın tek yolu tesettürden vazgeçmenizdir. Diğer yandan, siyasi bir simge haline gelmenizi isteyen milyonlarca insanla karşı karşıya kalırsınız. Adınızın sık sık birlikte anıldığı ve size haklarınızı verdiği için minnet duymanız beklenen bir grup söz konusudur. İktidarlarını yitirdikleri durumda tekrar tüm ellerin sizin başörtünüzde olacağına dair korku politikalarını sürdürmekten hiç çekinmez, hukuki olarak haklarınızı neden koruma altına almadıklarına dair bir açıklama yapmaya gerek dahi duymazlar. Sokakta yürürken birilerinin hakaretlerine, bir tiyatro salonunda küçümseyen bakışlara maruz kalabilirsiniz. Giydiklerinizi ve ilgi alanlarınızı beğenmeyen ve bunlar üzerinden Müslümanlığınızı sorgulayan başka bir gruba açıklama yapmak zorunda kalmanız ise işten bile değildir. Özetle, bir hukuk devletinde temel bir özgürlüğünüzün farklı gruplar tarafından tartışmaya açılması kimseyi rahatsız etmez.
Tüm bunlara rağmen her sabah tekrar tesettürlü olmaya karar veren, karşılaştıkları zorluklara karşı birbirlerine destek olan ve tüm bu tartışmaların arasında kendi seslerini duyurmaya çalışan tesettürlü kadınlar için tek bir motivasyon vardır: Yaratıcılarının isteğine uymak. Özü itibariyle tesettür ibadeti Müslüman kadınlar için ne politik bir anlam taşır, ne de birilerine yaranmak maksadıyla gerçekleştirilir. Özgür iradeleriyle inandıkları dinin gereği olarak tesettüre girer ve buna uygun yaşamak için emek harcarlar. Tesettür hakkında kadınların karar mekanizmalarını yok sayacak şekilde yapılan tüm yorumlar ise politik, ayrıştırıcı ve cinsiyetçidir. Tesettürlü Müslüman kadınların kendileri hakkındaki fikirleri yeterince dinlenmediği ve tesettür bir yargı unsuru olarak kullanıldığı sürece de böyle olmaya devam edecektir.
_______________
Mukaddes Kutlu, İbn Haldun Üniversitesi Felsefe ve Karşılaştırmalı Edebiyat bölümleri öğrencisi. Argüman Fabrikası Münazara Eğitimi ve Organizasyonu şirketinde Yönetim Kurulu üyesi, aynı zamanda birçok farklı okul ve kurumda münazara eğitmenliği yapıyor. Halihazırda bir çocuk edebiyatı yayınevinde stajyer olarak çalışıyor.